“Sular yükseldikçe balıklar karıncaları yer, sular çekildikçe de karıncalar balıkları yer.”Bugün, Kürdistan bir bütün olarak uluslararası işgalci devletlerin ve yerel maşaların saldırıyla karşı karşıyadır. Bu saldırı ne 1.dünya savaşındaki paylaşıma ne de 2. dünya savaşı sonrası düzenlemeye benzer. Bu saldırı, Kürdistan Ulusal Kurtuluş Güçlerinin tasfiyesini ve Kürd ve Kürdistan gerçekliğini tarihin tozlu raflarına kaldırmayı arzulayan sömürgeci güçlerin ortak girişimidir.
Yüreğinde, beyninde, vicdanında hala kürd ve Kürdistan düşüncesi ve inancı olan her birey bu barbarlar karşısında Kürdistani bir duruş sergilemek zorundadır. Bu duruş insan olmanın başlıca göstergelerindendir. Düşman ayağımızın altındaki halıyı çekmeden gelin birbirimizi boğazlamaktan ve uçuruma sürüklemekten vazgeçelim! Hiç olmazsa bu sıkıntı süreçlerde parti, örgüt, çevre kimliklerimizi, siyasal ve sosyal sıfatlarımızı cebimize koyalım yalnız ve yalnız KÜRDİSTAN kimliğimizle KÜRDİSTAN BAYRAĞININ altında düşmanlarımıza karşı ORTAK CEPHEDE buluşalım ve Kürdistani bir duruş sergileyelim.
Gün akla karanın netleştiği gündür. Gelin hep beraber bilgi kirliliğine ve kara propagandalara dur diyelim. Gelin içimize sızmış ve bizi birbirimize boğazlatmak isteyen kurtçuklara, görevlilere ve sömürgeci komiserlere dur demek için, hep birlikte karşı koyalım ve oyunlarını boşa çıkaralım! Sosyal şoven ve Kemalist müfettişlerin kadavrası olmak istemiyorsak at gözlüğüyle olaylara, olgulara bakmaktan vazgeçelim…
Gün ne ağıt yakma günüdür ne de kardeşinin yenilgisi üzerine hayal çadırında zılgıt çekme günüdür. Gün Kürdistan’ın bütün parçalarında topyekûn direnme
Ve mevcut kazanımlara sahip çıkma günüdür. Gün namus ve vicdan günüdür!
Farklılıklarımız ve karşılıklı duruşumuz üzerine inşa edilen ayrıştırıcı, küçümseyici ve yok sayıcı bir dil hepimizi yaralar. Gelin bu dili yaşatanlara hep birlikte dur diyelim. Gelin Kürdistan insanına yaraşır bir şekilde düşmanlarımıza farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğunu haykıralım ve bütünlüklü yeni bir dil geliştirelim. Demokrat ve demokrasinin gerçek ölçütlerini kendimizden başlatalım! Kardeşinin ölümü ve yenilgisi üzerine hayal kuran hastalıklı beyinlere, karanlık odaklara ve kozmik odalarda sicil kaydı olan sol etiketli transfer basın mensuplarına ve sosyal medya üzerinde gündem tayin eden sanal savaş senaristlerine hep birlikte dur demenin zamanı geldi geçiyor bile. Unutmayalım ki hepimiz aynı gemideyiz! Geminin su almasını arzulayanlarının sevincini kursağında bırakmak için korkmadan gerçekler etrafında kenetlemenin zamanıdır. Hiçbir kişisel, örgütsel kaygımız, düşünsel farklılığımız, siyasal duruşumuz bizi ayrı durmaya ve birbirimizin ölümünü arzulamayı haklı çıkarmaz. İşte bunun için hiçbir şart öne sürmeden darda olan kardeşlerimizin “hawari”sine koşalım, yardım edelim, maddi ve manevi olarak direnme coşkularını daha da güçlendirelim. Bu duygu ve düşüncelerimi bir Afrika atasözüyle bitirmek istiyorum. Derler ki, “Sular yükseldikçe balıklar karıncaları yer, sular çekildikçe de karıncalar balıkları yer.” Kimse bu günkü üstünlüğüne gücüne güvenmemeli… Çünkü kimin kimi yiyeceğine, suyun akışı karar verir. Ya da yaşamın öngördüğü gerçekler…. 08/08/2014