Mardin ve Diyarbakır’da 15 kişinin öldüğü yangının tanıkları yangının elektrik akımından çıktığını ve yangın sırasında yardım alamadıklarını söyledi. Köksalan Mahallesi muhtarı da yangından sonra DEDAŞ’In telleri gizlice onardığını belirtti.
Önceki gün akşam saatlerinde Diyarbakır’ın Çınar ilçesi ile Mardin’in Mazıdağı ilçeleri arasında çıkan ve 17 kırsal alanı etkileyen yangında şu ana kadar 15 kişi öldü. Yangında aralarında ağır yaralılarında bulunduğu 40’ı aşkın kişi de yaralandı. Çıkan yangında yüzlerce hayvan yangından dolayı yaralandı ve onlarca hayvan ise yanarak öldü.
Yangından en çok etkilenen yerlerden olan Mazıdağı ilçesine bağlı Yücebağ ile Diyarabakır’ın Çınar ilçesine bağlı Köksalan ve Yazçiçeği köylerindeki yurttaşlar tanıklıkları Artı Gerçek’e anlattı.Play
‘DEDAŞ YANGINDAN SONRA GİZLİCE TELLERİ ONARDI’
Yangının ilk görgü tanıklarından olan Diyarbakır’ın Çınar ilçesine bağlı Köksalan Mahallesi muhtarı Hüseyin Çelebioğlu yangının onarılmamış elektrik tellerinden kaynaklandığını vurgulayarak yangından DEDAŞ’ı sorumlu tuttu.
Alevlerin rüzgarın etkisiyle hızla yayıldığını ve karadan müdahalelerin yetersiz kaldığını söyleyen Çelebioğlu, yangının ardından DEDAŞ ekiplerinin sabah erken saatlerinde gelerek elektrik tellerini onardığını söyledi ve şöyle konuştu:
“Nasıl olduğunu anlamadık. Bir baktık yangın çoktan çıkmış bile. Yangın çıktığı zaman, yangın alanına sadece traktörler gitti. Ben de yangın alanına gittim, kolumda ve sırtımda yanıklar oluştu. Kimse o yangına yaklaşamazdı. Köye yaklaşık 100 metre yakın bir baktık ki 40 dakika da 20 kilometreye yakın arazi yanmış. Bu yangın elektrik direğinden dolayı çıktı. Belliydi zaten. Yangından sonra sabah erkenden, saat beşte DEDAŞ ekipleri gelip onu onarmışlar.”
Yangın sırasında yetkililerden gerekli yardımı alamadıklarını da anlatan Çebioğlu o gece yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Başvurmadığımız hiçbir yetkili kalmadı. Biz dört muhtar bütün her yere başvurduk ama bir çare bulunmadı. Kimse yaklaşmadı, kimse yardım etmedi. İtfaiye aşağıda duruyor yangına müdahale edemiyordu. Biz müdahale ettik ama önüne geçemedik”
‘DEDAŞ BUNU BİLİNÇLİ YAPIYOR’
Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı Yücebağ Köyü can kaybının en fazla olduğu nokta. Bu köydeki yangının tanıklarından biri olan Bedirhan Kaya da yangından DEDAŞ’ı sorumlu tutarak şöyle konuştu:
“Çevre köylere DEDAŞ elektrik paylaşımı yapıyor. 10-20 köyün elektriği kesildiği zaman elektrik akımı besledi, patlama oldu ve yangın başladı. Önce ekin alanları sonra meralara sıçradı gençlerde ne yapacağını bilemedi hayvanlarını kurtarmaya çalıştı. Aniden yangın tüm bölgeye yayıldı. Giden geri dönemedi yangının içinde kaldı. Bunu da ben tekrar söylüyorum DEDAŞ bilinçli olarak yapıyor. Sadece burası için konuşmuyorum Mardin’de, Urfa’da, Diyarbakır’da bütün ilçelerden bu yıl en az 80’e yakın yangın çıktı. Sebebi bir bölgede elektrik kesildiği zaman aniden akım verilince patlama oluyor. Bu tesadüf değil bilinçli olarak yapıldı. Bu yıl DEDAŞ bilinçli olarak bunu çoğu yerde yaptı. Milletin başına bela olmuşlar. Çetedirler. Ne yapacaklarını kestiremiyoruz. Bu milletin hakkını savunan hiç kimse yok. Biz hepimiz bu coğrafya da yaşıyoruz hep sıkıntı çekiyoruz. Zaten ekinlerden de pek bir kazancımız yok. DEDAŞ yüklü miktarlarda faturalar gönderiyor ama 24 saatin sadece 6 saati bölgeye elektrik veriyor. Örneğin 40 köyden 20 köye elektrik verilmiyor. Yangın sebebi DEDAŞ’tır.”
‘YETKİLİLERİN SESİ ÇIKMIYOR’
Köksalan Mahallesinde yaşayan yurttaşlardan Hasan Çelebioğlu da yangının ilk tanıklarından.
Çelebioğlu, köy olarak uzun süredir DEDAŞ ile ilgili sorun yaşadıklarını belirterek hiçbir yetkilinin kendilerine yardımcı olmadığını söyledi ve şöyle konuştu:
“Bütün Türkiye bunu duysun ve bilsin. Bizim köyde, asıl yaramız elektriktir. Bu yangında elektrikten dolayı ortaya meydana gelmiş, kasırgalı bir havada ve çok fazla fırtına olduğu için köylülerin müdahalesine rağmen dumandan etkilenenler, yoğun bakımda olanlar yani hepimiz köy olarak, çevre köyler olarak ve yardımımıza koşanlar bizim gibi yangında yandılar. Ama hiçbirimiz bu topraklara hakimiyet kuramadık. Bir tane itfaiye geldi ,40 dakika sonra Çınar itfaiyesi geldi. Beni aradı dedi ki “nereye müdahale edeceğimi ben de bilmiyorum.” Ben de “nereye gidebiliyorsan oraya git” dedim. Ondan sonra yangın devam etti, rüzgar yönünü değiştirdi. Bütün çevre köylerine dağıldı. Şu an mesela şu karşıdaki köyümüz sağ olsunlar bize yardıma gelerek canları pahasına yardıma geldiler ve hiçbir şey elde edemeden canlarından oldular. Biz artık hayatta kalmaya çalışıyoruz. Son iki aydır zaten doğru düzgün elektriğimiz yok. Köyün sondajları bile çalışmıyor. Biz suyu çevre köylerden alıyoruz. Çevre köylerden artık 2.5 litre- 5 litre bidonlarla suyu bize buzluğa koyuyorlar, bizi hayatta tutmaya çalışıyorlar, ama hiç bir yetkilinin 2 aydır bu sorunları yaşadığımıza rağmen sesi çıkmıyor”
‘BİZ ATEŞLE MÜCADELE EDİYORUZ’
Çelebioğlu, “TEDAŞ şu teli şu direğe kadar yetiştiremiyorsa bu ülke bitsin, bu ülkeyi istemiyoruz. Biz insan gibi yaşamak istiyoruz. Eğer biz bu yüzden bu kadar acı çekiyorsak bu kadar hem maddi hem manevi… biz bu ülkenin vatandaşıyız ama bu tellere layık görülmüyoruz. Bizde insanız bizde insanca yaşamaya çalışıyoruz. Herkes çoluğu çocuğu, rızkı için yaşamaya çalışıyor ama biz rızkımız için ölüyoruz, ölüme gidiyoruz. Niye çünkü ateşle biz mücadele ediyoruz. Şu tellerin haline bakın. Bilirkişi gelsin buraya, baksın bu teller bu köye oluyor mu? Olmuyor mu? Bizim yaşantımız değil. Biz bu halde bırakıp gitmişler. Bu insanca yaşamak değil” diyerek yaşananlara da tepki gösterdi.