İbrahim GÜÇLÜ
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, 28 Kasım 2015 tarihinde, cumartesi günü öğle vakti, “Dört Ayaklı Minare’nin” önünde basın toplantısı yaparken – üzülerek ve zor bir ifade ile belirtiyorum ki – öldürüldü.
Tahir Elçi öldürüldüğü zaman, bende TRT KURDÎ ‘de “Bölge Gündemi” programındaydım. Programda Tahir Elçi’nin arkadaşı ve baro üyesi üç arkadaş (M.D. Akar, Ben, S. Korkmaz) bulunuyorduk. Ayrıca onu yakından tanıyan Ş. Cıziri’de programdaydı.
Haber aldığımız zaman, elimizde somut verileri yoktu. Genel anlamda konuyla ilgili görüş belirtmek durumunda kaldık.
Programdan sonra, birkaç televizyon, haber programlarında benim görüşlerime başvurdular. Televizyonlarda görüşlerimi, iki alternatif üzerinden, çatışma sırasında kaza kurşunuyla öldürülebileceği ya da suikast yapılmış olması hali üzerinden belirtmeye çalıştım.
Arakasından da facebook ve internet üzerinden kısaca görüşlerimi belirttim. O aşamada T. Elçi’nin ölümüyle birçok veriye ve görsel bilgilere ulaşmıştım.
Daha sonra da, bir televizyonda, 2 saat boyunca, iki hukukçu arkadaşla birlikte T. Elçi’nin ölümünü konuşma fırsatı bulduk. Bu programda elimizde olaya ilişkin daha çok somut bilgiler vardı.
Benim görüşlerimi belirtmemden sonra, bana ait olmayan görüşler bana aitmiş gibi tartışılmaya başlandı. Hakaretler yapıldı. Tehditler savruldu.
Peki, akla gelenler neydi? Gerçekte olan neydi? Tahir Elçi’nin öldürülmesiyle ilgili ilk planda üç gücün öldürebileceği akla geldi ve konuşulmaya başlandı.
( I )
“Hükümet öldürtmüş olabilir” denildi. Bu görüşte olanlar, bir dönem önce Tahir Elçi’nin “PKK terörist bir örgüt değildir” açıklamasını ve bu açılamaya bağlı olarak hakkında soruşturma başlatılmış olmasını gerekçe gösteriyorlardı. Bu görüşte olanlar, PKK/HDP taraftarları ve verilere dayalı hareket etmeyen vasat insanlardı. Bu kesim, kolay kabul edilir ve görünür bir gerekçeye sahiptiler.
Oysa Hükümetin T.ahir Elçi’yi öldürmemesi için daha çok gerekçe vardı:
1-AK Parti Hükümeti, devlet iktidarı güçleri ve geçmişte bazı hükümetlerin yaptığı gibi: Muhaliflerini öldürerek ortadan kaldırma metoduna sahip olmadığı pratiğiyle açığa çıkmış durumda. Hükümet muhaliflerini enterne etmek için başka araçlara ve enstrümanlara sahip. Tutuklama ve yargılama. Bunu da yapıyor. Tahir Elçi’yi öldürme yerine, tutuklama ve uzun dönem hapiste tutma olanakları vardı.
2-Türkiye’nin içinde geçtiği koşullar, Rusya ile çatışma aşamasında olması,, bölgedeki sorunlu durumu, içeride daha yıkıcı ve devirici muhalif güçlerinin olması karşısında Tahir Elçi’yi öldürmenin Hükümetin çıkarlarına uygun olmayacağı, rasyonel bir hareket yapmış olmayacağı, riskli bir hareketi yüklenemeyeceğidir.
3-Eğer hükümet Tahir Elçi, “PKK terörist değildir” dediği için öldürse, o zaman çok daha dramatik bir durumu beklemek gerekir. Çünkü HDP, DBP’nin yöneticileri, belediye başkanları, onların belediye meclis üyeleri, onlara bağlı sözüm ona sivil kuruluşlarının yöneticileri ve üyeleri, birçok Kürt aydını ve Türk aydını, gazeteci de PKK’ya terörist demiyor. Bunların hepsinin öldürülmesi düşünülebilir mi?.
( II )
PKK’nın Tahir Elçi’yi öldürtmüş olacağı görüşü de hemen akla gelen ilk görüşlerden biriydi. Bu görüş sahipleri için de birkaç gerekçe vardı.
1-Tahir Elçi’nin, PKK’nın son dönemlerde şehirlerde yürüttüğü stratejiye, “hendek siyasetine karşı olduğunu Aydınlık Gazetesinde açıkça belirtmişti. Buna karşılık, Kandil’deki PKK yöneticileri Tahir Elçi’nin devletin operasyonlarına destek olduğunu açıklamışlar, bir nevi tehdit yapmışlardı. Tahir Elçi, öldürülmesinden önce yaptığı basın toplantısında, hendeklere yani şehir merkezlerindeki silahlı yapılanmaya, aynı zamanda devlet operasyonlarına karşı olduğunu açıklamıştı.
2-PKK, Kürdistan’da Kürtlerin çıkarlarına aykırı olan, Kürdistan’ı insansızlaştıran, sömürgeci devletlerin isteğini yerine getiren bir strateji izliyor. Bu stratejiyi de halk destek vermiyor. Hükümetin operasyonları karşısında sıkışmış durumda. Tahir Elçi, Baro Başkanı ve tanınmış bir sima. Onun öldürülmesi halinde, Hükümetin aleyhine güçlü ve fiili bir tepkinin yaratılmasının olanaklı olacağını düşünmüş olabilir.
3-PKK için insan öldürmek sorun değil. PKK, binlerce kendi arkadaşını, Kürt toplumsal öncülerini ve kanaat önderlerini, Kürt liderlerini, Kürt siyasetçilerini, Kürt yurtseverlerini, pêşmergelerin binlercesini Kürdistan’ın dört parçasında öldürdüğü, köylüleri, köy koruyucularını, onların çocuklarını ve eşlerini, bugün kendisiyle ittifak içinde olan Türk Solcu Örgütlerin üye ve yöneticilerini öldüren bir örgüt olarak, Tahir Elçi’yi kurban seçmesinin onun için çok rahat olacağı.
4-Tahir Elçi’nin öldürdüğünde de “PKK terörist değildir” dediği için ölüm olayını hükümete kolaylıkla mal edeceği.
5-Kürt hukukçuları, aydınları, siyasetçileri, özellikle de halk içinde korkunun yayılması ve pekişmesi için.
PKK’nın Tahir Elçi’yi öldürmesi için çok gerekçe olmasına rağmen, onlar için de çok kolay olmayacağı ortada.
( III )
Devletin derin güçlerinin Tahir öldüreceği de hemen düşünülen bir alternatif oldu. Bu güçler, Türk Sömürgeci Devleti’nin kuruluşundan sonra Kürtlere, İslamcılara, sol dahil tüm muhaliflere karşı öldürme, katletme metodunu kullanmışlardır.
Günümüzde de AK Parti Hükümetini zora sokma, çatışmaları derinleştirmek, AK Partiyi devirme stratejisini farklı metotlarla yaşama geçirme siyasetinin bir gereğidir.
Tahir Elçi’ye suikast yapılmışsa bu güçler tarafından yapılmış olması en büyük ve yakın ihtimaldir.
Bu güçler, günümüzde de PKK yandaşı bir tutum içindedirler. PKK/HDP eliyle AK Parti Hükümetini yıpratmak ve yıkmak istemektedirler.7 Haziran Genel Seçimlerinde de HDP’nin bir Koçbaşı ve Truva atı gibi kullanılması bu stratejinin bir ürünüdür.
( IV )
Verili durum: Devlettin güvenlik güçleriyle PKK silahlı güçleri arasındaki çatışmada Tahir Elçi’nin öldürülmüş olduğunu gösteriyor. Tahir Elçi’yi öldüren kursun polisin de, PKK’lıların da kurşunu olabilir.
Ben başından beri zaten PKK’nın Tahir Elçi’yi öldürdüğünü söylemedi. Ama bunun PKK’nın Tahir Elçi’yi öldürmeyeceği ve öldürtmeyeceği anlamına gelmiyordu.
Benim dediğim ve yazdığım şuydu: “DİYARBAKIR BARO BAŞKANI TAHİR ELÇİ DE, PKK’NIN, HALKA RAĞMEN, KÜRT VE KÜRDİSTAN ÇIKARLARINA AYKIRI, SÖMÜRGECİ DEVLETLERİN YOL HARİTASI ÇERÇEVESİNDE YÜRÜTTÜĞÜ STRATEJİNİN KURBANI OLDU.”
Verili durum da bunu ispat ediyor. PKK, şehirlerin kan gölüne çevrilmesi, halkın şehirleri terk etmesi, devletin kolaylıkla operasyon yapması, kendisinin halkı korkutması için bir strateji yürütüyor. Bu strateji, her tarafı mayınlamış durumda. Bu strateji, onlarca insanın öldürülmesine yol açmış durumda. Aslında devletin daha fazla Kürd’ü öldürmesi istenen durum. Her an her yerde bir Kürt aydını, hukukçusu, kanaat önderi, yurtseveri kurban olabilir.
Amed, 4 Aralık 2015