KÛRDÎSTAN DA
MÜCADELE BiÇiMLERi-YÖNTEMLERi
VE GÃœNCEL POLiTIKA ÃœZERiNE
RIFAT SEFALI
Kürdistan’ın sömürgeci zordan kurtulup, bağımsızlığa ulaÅŸabilmesi için izlenecek mücadele biçim ve yöntemleri üzerine çok fazla tartışılmasına raÄŸmen. ulusal mücadele güçleri; mücadele biçim ve yöntemlerinde sorunu coÄŸunlukla uç notdalarda ele almışlardır. Bu tarzda yapılan stratejik ve taktik belirlemeler ya devrimci durumu aÅŸağı çekmiÅŸ veya kitleler nezdinde ete kemiÄŸe bürünmemiÅŸtir. Bundan ötürü de gerek silahlı mücadele kavramı ve gerekse de mücadele biçim ve yöntemleri üzerinde daha çok fazla tartışacağız gibi görünüyor.
Ulusal kurtuluÅŸ mücadelesi nihai hedef açısından ele alındığında, ulusal bağımsızlığı hedeflediÄŸi için “silahlı mücadele” kavramı stratejik ve taktik boyutlarıyla ele alınmalıdır. Ancak: silahlı mücadele kavramına yapılan vurgu, silahlı mücadelenin dışında bir kavram veya yöntemi tanımayı veya uygulamayı gerektirmez anlamına gelmiyor. Aksine ulusal kurtuluÅŸ mücadelesinin, uzun erimli ve çetin bir mücadele sürecini gerektirdiÄŸi dikkate alınırsa, bagımsızlığı hedefleyen örgüt veya ulusların mücadele biçim ve yöntemlerinden hangilerinin-nasıl uygulaması gerekti ini iyi tespit etmek ve bu tespitlerde iyi yogunlaÅŸmak durumundadırlar.
Silahlı mücadele anti sömürgeci mücadelede, hiç bir zaman unututmaması veya gözardı edilmemesi gereken mücadele biçimlerinden biridir. Ancak, bu silahlı mücadele dışındaki mücadele biçim ve yöntemlerinin yadsınması anlamına gelmez. Siyasal konjoktürün gerektirdiği mücadele biçim ve yöntemlerini yerli yerinde uygulamamak, ya gelişen devrimci durumu geriye çekmeyle özdeşleşir veya devrimci durumu olgunlaştırma yönünde etkisizleşir. Bu saydıklarımız demokratik mücadele biçim ve yöntemleri açısından da aynı önemi arzetmektedir. Demokratik mücadele koşullarının ortadan kaldırıldığı dönemlerde anılan mücadele biçiminde ısrarcı olmak yukarıda altını çizdiğimiz handikapın bir ve aynısıdır. Kısaca mücadele biçimlerinden herhangi biri tali plana düştüğü zaman, tali plandaki mücadele biçiminde ısrarcı olmak ulusal kurtuluş mücadelesini ileri bir aşamaya sıçratmaz. Keza silahlı mücadelenin, kaçınılmaz bir mücadele biçimi olarak kendisini dayattığı dönemlerde de farklı bir mücadele biçiminde ısrarcı veya uygulayıcı olmak da bir o kadar yanlış ve ulusal kurtuluş mücadelesini sekteye uğratacak taktik bir hatadır.
Sömürgecilik esas otarak politik bir sorundur. Doğal olarak politik sorunlar da politik bir mücadeleyle çözülür. Silahlı mücadele kavramı tamda bu boyutta iyi ele alınırsa veya uygutanırsa sorunun çözümünde en etkin bir mücadele biçimi olur. Yani siyasal zeminin daraldığı dönemlerde kaçınıımaz olarak uygulanması halinde. siyasal zemine hizmet edebilir. Eğer mücadele biçimleri paralellik ve uyumluluk içinde kullanılamazsa, büyük taktik hataların yapılması da kaçınılmaz olur. Kürt halkının artık bu türden taktik hatalara tahammülü kalmamıştır.
Genel bir kavram olarak ele alındığında: Bir ulusun sömürgeleştirilmesi doğal olarak zora dayandığı için, sömürgecilikten kurtulmakta ancak ve ancak silahlı mücadele ile yani karşıt zoru geliştirmekle mümkündür.Tabi ki silahlı mücadelenin dışındaki mücadele biçim ve yöntemlerini gözardı etmemek koşuluyla.
Kürt halkının tahammül sınırını zorlayan diğer bir olgu ise, Kürt aydınlarının ve siyasal organizasyonlarının birbirleriyle barışık olmamalarıdır. Oysa öylesine zor bir siyasal süreçten geçiyoruz ki: belki de tarih boyunca Kürtler biribirleriyle barışık olmaya bu günkü kadar muhtaç olmamışlardır. Siyasal sürecin gereği olarak en geniş yelpazede, gerek siyasal güçler arası ve gereksede ulusal bağımsızlıktan yana olan bütün kurum ve hatta bireylerin en temel ilkelerde birlikteleğini sağlamak en can alıcı sorun olma özelliğini korumaktadır. Siyasal güçler açısından ise en temel gorevdir. Ulusal sorunun çözumü noktasında sorun ele alındığında ise ittifaklar politikasının gereği olarak bile en geniş yelpazede birliği savunmak vaya sağlamak en acil görevlerimizden biridir. Bu görev ve sorumluluk bilinciyle hareket edilmemesi halinde Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mucadelesi ve bu mücadelede yer alan kurumlar ve hatta bireyler yeterli olgunluğa erişemezler. Bu da ulusal kurtuluş mucadelelesinin başarıya ulaşmasının önunde en belirleyici engel olma özelliğıni korur.
Açık mücadele yöntemlerini benimsernek yada bu yöntemlerde yoÄŸunlaÅŸmak, eÄŸer siyasal koÅŸulların gereklerinden ise, anılan gerekliliÄŸin en iyi ÅŸekilde yerine getirilmesine çalışılmalıdır. Ancak: Siyasal sürecin dayatması sonucu gereklilikten kaynaklanan açık mücadele yöntemi uç noktaya taşınılırsa, mücadele biçimlerinin renk harmonisi dikkate alınmaksızın salt başına açık mücadele biçimi temel mücadele biçimiymiÅŸ gibi ele alınacak olursa, bu sadece böyle düşünenleri deÄŸil – böyle düşünenlerin içinde yeraldıkları siyasal organizasyonu da sapmalara sürükler. Oysa aslolan Günün siyasal koÅŸullarının gerektirdiÄŸi mücadele biçimlerinden birini esas alan ve uygulayan bir siyasal yapı her an farklı bir mücadele yöntemini uygulamaya hazır gibi organize olmalıdır. Yani, her an yeraltına çekile bileceÄŸini hesaba katmalı, tabiiki alanları da birbirine katmamayı temel bir ilke olarak, hiç bir zaman gözardı etmemeli, neyi?, nasıl?, nezaman? ve nerede? yapması gerekyiÄŸini de çok iyi hesabetmelidir.
Güncel politikaya ilişkin gereklilikler:
Sömürgeci devlet mekanizmasının bu denli kirlendiÄŸi günümüzde, özel savaÅŸ kurumları ve bu kurumlara baÄŸlı çeteler ancak ve ancak bunalım üretebiliyor. İşçi sınıfına, memurlara, aydınlara kısaca bir bütün olarak halka karşı çok yönlü savaşı en acımasız yöntemlerle sürdürüyor. Ä°ÅŸte böylesi bir süreçte Kürdistan Ulusal KurtuluÅŸ Mücadelesi güçleri en geniÅŸ yelpazede cephesel birliktelikleri yaratmayı gündemlerinin birinci maddesi haline getirmelidirler. Ancak böylesi bir birliktelik Kürdistan Ulusal KurtuluÅŸ Mücadelesi güçleriyle Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halkını ortak paydalarda mücadele birlikteliÄŸi için ortak organizasyonların oluÅŸturulmasına taşır. Acil görev böyle bir süreci yaratmak için en geniÅŸ yelpazede -adına ne konursa konsun – bir birlikteliÄŸi saÄŸlamaktır.
Israrla tekrarlamak istiyorum, Kürdistani devrimci güçler siyasal sürecin gerekliliÄŸi anlamında Türkiye devrimci muhalefet güçleri ile birleÅŸik bir cephe oluÅŸturmak istiyorlarsa – ki istiyorlar – ,bu istemin ayaklarının yere basması açısından ilk önce kendi içlerinde barışıklığı yakalamak zorundadırlar. Kendi içlerinde barışıklığa muktedir olunmaması, bu barışıklığın dışa taşırılmasına da engel olur. Bu anlayış ve sorumluluk içinde her kes üzerine düşen görevi layıkıyla yapmak zorundadır. Bu sorumluluktan kaçanlar ağır bedeller ödemek zorunda kalacaklardır.Tarih nezdinde bunun hesabını da ödemeye hazırlıklı olmalıdırlar.
Kastımız, en geniÅŸ yelpazede, en temel ilkelerdeki birlikteliklerden bahsederken, hiç bir siyasal çevrenin hatta bireyin bile karşı çıkamayacağı ilkeler ekseninde yapılacak çerçevesi belirlenmiÅŸ bir organizasyondur. Ama yaptırım gücü olan bir organizasyon olmalı ki; Türkiye cephesini açma ÅŸansını yakalayabilsin. Nufus olarak 25 milyon’a dayanan bir ulus düşünün ki bütün siyasal aksiyonlarına uygun siyasal organizasyonlarını oluÅŸtursun ama genel çerçevede bir ulusal erk’ini yaratamadan bir Türkiye cephesini açmayı düşünsün ne kadar makul olur bilemiyorum. En geniÅŸ yelpazeden bahsederken Kürdistan’da, gerek legal ve gerekse ilegal alanda olsun en liberal veya muhafazakar kesimden tutun burjuva demokrat aydın kesime oradan da küçük burjuva aydın, sosyalist, komunist kesime kadar en azından kendilerini öyle ifade eden siyasal yapılanmalar var. Bu yapılanmaların tümünün bir Kürtlük problemi, büyük bir kesiminin de nihai anlamda bir bağımsız Kürdistan problemi var Hal böyle olunca en temel ölçekte ki ulusal taleplerde hatta Kürdistan’da yaÅŸayan Kürt halkının soluklanması – nefes alması ölçeÄŸinde de olsa bir ulusal organizasyonu yaratmak kaçınılmaz bir ÅŸekilde kendisini dayatmıştır. Bugunden yarına Kürt örgütlerinin en fazla kafa yormaları gereken problemleri bu olmalı diye düşünüyorum.
Aksi halde; kendi içinde en temel hatta humaniter talepler ekseninde bile birliktelikler yaratılmaksızın “bir baÅŸka ülkede ortak mücadele cephesi açmak “pekte gerçekçi görünmüyor. En azından pratik politika ve yaptırım gücü açısından gerçekçi görünmüyor Aynı problem cephe açılması istenen ülke açısından da geçerlidir. Çok ciddi direkt sistem karşıtı bır muhalif potansiyel olmasına, günbegünde çığ gıbi büyümesine raÄŸmen ortak paydalarda butünleÅŸme mümkün görünmüyor. En azından bugünden yarına mümkün görünmüyor. Her iki taraf açısından da kendi içsel birlikteliklerinin ÅŸartlarını zorlamak en temel görevlerden biri olsa gerek.