CHP’de genetik ideolojik, sosyolojik, rejim kodları köklü değişmeli

İbrahim GÜÇLÜ 

Türkiye’de hâkim siyasi partilerin deyimiyle 14 Mayıs ve 28 Mayıs tarihlerinde “Yüzyılın seçimi” yapıldı. Bundan dolayı da bu seçimin kampanyası, hem uzun ve hem de oldukça şiddetli bir kampanya oldu. Hâkim siyasi partiler bundan dolayı bütün kozlarını seçim sahasına sürdüler. Yapılması gereken bütün ittifaklar ve işbirlikleri gerçekleştirildi. Hiç şüphe yok ki, bu seçim, iktidar partisi AK Parti ve Cumhur İttifakı ile tarihi siyasi bir tarikat olma özelliğini sürdüren ve sürekli müzmin muhalefet olan CHP ve Millet ittifakı için oldukça hayati ve önemliydi.

Seçim sırasındaki gelişmeler ve ifade edilenler, seçim sonuçları üzerine yapılan tartışmalar ve ifade edilen görüşler de ortaya çıkardı ki bu seçimler CHP ve Millet ittifakı için çok önemliydi.

Bu seçimin CHP ve Millet İttifakı için önemi, birkaç açıdan kendisini dışa vuruyordu. Birinci neden, 21 yıllık AK Parti iktidarına son vereceklerdi. Recep T. Erdoğan’ın 3. Sefer cumhurbaşkanı olmasını engellemiş olunacaklardı. Kendi ifadeleriyle bir “sultanlığı” ve bir “diktatörü” yıkmış olacaklardı. İkinci neden, CHP’nin halkın dostu, demokrat, hak ve özgürlüklerden, kendisinin değişime ihtiyacı olduğu halde değişimi gerçekleştirmeden yana bir parti olduğu ve bunun sonucu değişimi sağladığını ilan edecekti. CHP’nin muhafazakârlarla barıştığı ve helalleşmenin başarılı olduğu söylenecekti. Kürt dostu olduğu demagojisi yapılacaktı. Üçüncü neden, AK Parti’den ayrılarak, parti kuran Babacan ve Davutoğlu seçime kendi partileriyle katılma cesareti göstermedikleri halde, tezlerinin doğrulandığı ilan edilecekti. Dördüncü neden, seçim bir referandum olarak kabul edilecekti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin değiştirilmesi için gerekli milletvekili sayısıyla seçim kazanılmamış olunsaydı da, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” için kapı aralanmış olacaktı.

CHP ve Millet İttifakının seçim beklentisi gerçekleşmedi. Seçim sonuçları CHP ve Millet İttifakı için yenilgi oldu. Seçimim Cumhur İttifakının ve R.T. Erdoğan’ın zaferiyle gerçekleşeceği görülmesine rağmen, CHP ve Millet İttifakının Yüzde altmış oy oranı ile seçimin kazanacaklarını ileri sürerken, seçimde tersinin ortaya çıkması hayal kırıklığına ve psikolojik yıkımlara yol açtı. Yenilginin etkileri, özellikle de Millet İttifakının öncüsü CHP’de kendisini açıkça ve derince his ettirmeye başladı. CHP’de değişim sesleri yükselmeye başladı. CHP’nin fanatik destekleyicisi yazarlar, gazeteciler hayal kırıklığını yaşarken, yenilgiden kendilerinin de sorumlu olduklarını görmezlikten geldiler ve hepsi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu suçlamaya ve CHP Genel Başkanlığından çekilmeyi talep etmeye başladılar.

CHP içinde de değişim sesleri yükselmeye başladı. En başta seçim sonucundan sorumlu olanların hepsinin değişmesi gerektiğini ileri sürmeye başladılar. Fakat hiç kimse kendilerini seçim sonucundan sorumlu görmedikleri için herkes bir diğerinin değişimini ileri sürdü. İlk başta gemiyi terk eden İBB Ekrem İmamoğlu oldu. Değişimden ne kastettiğini açıkça ifade etmeden, kendisinin de genel başkan adayı olduğunu söylemeden, kendisinin seçimdeki sonuçlardan baş aktörlerden biri olduğunu görmezlikten gelerek Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı bırakmasını en direk şekilde ifade etmeye başladı. Arkasından çorap söküğü gibi değişim diyen partinin bürokratik ve 5-6 dönemdir milletvekili olanlar, kendi sorumluluklarını bir tarafa bırakarak CHP’deki değişimden bahsetmeye başladılar. 

CHP’de, en başta Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları olmak üzere “değişim” üzerine dil dökenlerin yaptıkları açıklamalar analiz edildiği zaman: Gerçek anlamda bir değişimin istenmediği, her birinin partiye egemen olmak istedikleri; değişim konusunda teknik bir manevra ve taktik savaşlarının sürdürülmekte olduğu rahatlıkla görülecektir.

Hiç şüphe yok ki, CHP’de gerçek anlamda değişimi, genetik ideolojik (Kemalist), sosyolojik (Kürt ve Türk halkı karşıtlığının), rejimsel (tek parti ve tek lider demokratik olmayan rejim) köklü şekilde değişimiyle olanaklı olacaktır. Bu tarz bir köklü değişim, Türk Halkı ve tüm Türkiye için önemlidir. CHP’lilerin yararınadır. CHP için hükümet olma yolunu açar.

Daha yalın bir gerçek var ki, CHP’nin gerçek anlamda değişimi, Kürt halkı için daha önemlidir.

Neden mi?

CHP, Sömürgeci Kemalist Türk Devletini kuran partidir. Sahip olduğu kuruluş felsefesi ve ideolojisi Kemalizm, Kürtleri millet  olarak inkâr eden ve ret eden bir tezi de  esas olarak içinde  barındırmaktadır. Bu devletin sömürgeci ve ırkçı tezinin gereği olarak Kürtlerin bütün milli haklarının gasp etme yoluna gidildi. Kürdistan işgal ve ilhak edilerek sömürgeleştirildi. Kürt milletinin, milli hak talepleri, bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi katliamlarla bastırıldı. Kürtlerin Türkleştirilmesi için asimilasyon politikası amansızca işletildi. Kürdistan’ın Kürtsüzleştirilmesi siyaseti izlendi. Türklerin Kürdistan’a yerleştirilmesi stratejik yolunu izledi.      

Günümüzde Kürt millet sorunun, bir sorun olarak varlığının nedeni CHP, onun tek lider, tek ideoloji, tek parti diktatörlüğünün ve faşizminin ürünüdür. Bundan dolayı CHP’de köklü bir değişim, CHP’nin demokratlaşması, halklara dost olması, bireysel ve kolektif hakları savunması, sosyal faşist karakterden kurtulması Kürt Milletinin lehinde olacaktır.

Devletin değişiminin sağlanması, federal bir devlete evrimleşme açısından önemli bir aktör ve etken olacaktır.

Hiç şüphe yok ki daha önceki satırlarda da ifade ettiğim gibi, tüm Türkiye’nin faydasına ve hayrına da olacaktır.

 

CHP Değişir mi?

CHP’de gerçek anlamda bir değişimin istenmediği, konuya ilişkin genel başkanın, parti yöneticilerinin, bürokratik eski genel başkan, bakan, belediye başkanı, karizmatik üyelerinin açıklamalarından açıkça ortaya çıkıyor. Bu da CHP’nin değişmeyeceği anlamına geliyor.

Benim görüşüme göre de CHP’de değişimi gerçekleşmesi mümkün değildir. Çünkü CHP’nin sorunları yapısaldır. Genetik ideolojik, sosyolojik, rejimsel kodlarının kesinlikle değişmesi gerekir.

Bundan dolayı, CHP’nin yapısal sorunlarını değişimden öteye partinin tasfiyesini öngörüyor. Bilindiği gibi, CHP’nin çağdaşları faşist, ırkçı, sosyal faşist partilerin çoğu ve en başta da Almanya’da Nasyonalist Sosyalist Parti, İtalya’daki Faşist Parti, Sovyetler Birliğinde Bolşevik Parti tarihe gömüldüler. Ne yazık ki, değişik nedenlerden dolayı CHP yaşamaya devam etti ve tarihi bir siyasi tarikat olarak yaşamını sürdürüyor.

CHP, Türkiye’de Kürt millet meselesinin çözülmemesinin önünde en belirleyici ve stratejik aktör oldu. CHP’nin Kürtler hakkında belirlediği stratejik görüşler

Türkiye’deki tüm siyasi partiler tarafından kabul edildi ve devam ettirildi. Demokratikleşmenin olmamasının en önemli engeli oldu. Benimsediği felsefe gereği hak ve özgürlükler sadece belli bir bürokratik sivil ve asker elit için savundu ve gerçekleştirdi. Toplumsal bir sözleşme niteliğinde bir anayasanın yapılmamasının nedeni oldu.

Onun için CHP’nin önünde sahte değişim değil, ciddi bir  köklü değişim ya da tasfiye hareketi duruyor.

Diyarbekîr, 13 Haziran 2023

Geef een reactie

Het e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *