Tarihten günümüze Mısırlı Kürtler…

Faik Bulut

Nûbihar yayınlarında Arapçadan çevrilerek yayımlanan “Mısır’da Kürtler” başlıklı kitap, 3 yazarın imzasını taşıyor: Dürriye Runi, Mahmud Zayed, Mustafa Aud.
 

Kitabın tanıtımındaki şu ibareler dikkat çekiyor:

Tarihçiler, Kürt milletini genel olarak koyun çobanları, çiftçiler, dağlılar ve savaşçılar diye tasvir etmektedirler. Ne acıdır ki Kürt milletinin aynı zamanda sanatkâr ve sanatçı bir ruha sahip bir millet olduğundan söz etmemişlerdir. 

Onların ticaret erbabı, ilim adamları, ordu komutanları, düzenli ve düzensiz ordu kurmuş bir millet olduklarından da çok ama çok az söz etmişlerdir. 

Kürtler, İslam kültür ve medeniyetinin yaygınlaşmasına da çok hizmet etmiş bir millettir.
Mısır’da Kürtler kitabı, 1. Amed Kitap Fuarında (11-17 Kasım 2015) okuyucunun ilgisine sunulmuştu. 

Kitap tarihin değişik zamanlarında Mısır’a gidip (1163-1164 ve 1168 yıllarından başlayıp bilhassa 19. ve 20.  yüzyılın ortalarına kadar) oraya yerleşen ve Mısır’ın siyasetinde, kültüründe ve eğitiminde rol almış ve Mısır’ı yönetmiş olan ve Kürt olduğu bilinmeyen birçok kişiyi anlatıyor.

Bu kitabın Mısır’ı çok iyi tanıyanlarca yazılmış olması eserin kıymetini daha da artırıyor. Kürtlerce pek bilinmeyen Mısır’ın bu yönünü ortaya çıkaran bu eser, araştırmacılar için de referans kitap olacak nitelikte.
 

Nûbihar Yayınlarınca basılan Mısır'da Kürtler kitabı.jpg
Nûbihar Yayınlarınca basılan “Mısır’da Kürtler” kitabı

 

Kitabın yazarlarından biri olan Duriye Hanım ile yıllar önce Paris’te irtibata geçip konuşmuştum.

Kitapta yazılı haliyle “Dürriye” ismi, genelde Türkiyeli olanların neredeyse gelenek haline getirip huy edindikleri üzere Türkçeleştirilerek yazılmış; Duriye yerine Dürriye şeklinde kayda geçirilmiştir. Oysa Arapçada (ü) harfi yoktur.

Mısır uyruklu gazeteci Duriye Hanım, 1897 Siverek doğumlu tercüman ve tarihçi Muhammed Ali Avni’nin kızıdır.
 

Mısırlı Kürt kökenli ünlü gazeteci Duriye Avni, Araplar ve Kürtler hakkında bir kitap yazmıştı.jpg
Mısırlı Kürt kökenli ünlü gazeteci Duriye Avni, Araplar ve Kürtler hakkında bir kitap yazmıştı

 

Osmanlı’nın kriz dönemlerinde Kahire’ye giderek El Ezher Üniversitesi’ni bitiren M. Ali Avni, Mısır Kraliyet Divanında resmi mütercim/tercüman olarak çalışmıştır.

Vefat ettiği 1952 yılına kadar başta Şerefname olmak üzere Kürtler hakkında yazılı birçok eseri Arapça ve Osmanlıcaya çevirmiştir. 

Bu hususta ayrıntılı bilgileri, 24 Mayıs 2020 tarihli Independent Türkçe gazetesinde “Siverekli Muhammed Ali Avni: Meçhul Bir Kürt Tarihçinin Kültür Serüveni” başlıklı yazımda bulmak mümkün.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin ilk Mısır muhabiri olan gazeteci-yazar Duriye Hanım’ın kimi yazılarını bazı Arap gazetelerinde izlemiştim.

“Araplar ve Kürtler” isimli bir kitabı da var. Yüzlerce makale arasında Kürt meselesine değinmiştir. 

1998’de Arap-Kürt Diyalogu Forumu’nu Kahire’de düzenleyerek iki halkın aydınlarını bir araya getirmişti.

2007’de Irak Kürdistan Bölgesi Kültür İşleri Bakanlığı’nın babası M. Ali Avni anısına düzenlediği kültür şenliğine katılmış; “Ailesinin Kürtlerle Araplar arasında kültürel köprü kurduğundan” bahsetmiştir.

Duriye Avni’nin Fransa ve Mısır’da iken gurbetçi Kürtlerle irtibatı da olmuştu. Ancak Kürt siyasetçi ve aydınlarının onun sosyokültürel birikimi ve lobicilik faaliyetlerinden yeterince yararlandığını düşünmüyorum. 
Bundan sonra faydası olmaz, zira 15 Mart 2015’te hayata veda etti.

Kitabın diğer yazarı Dr. Mahmud Zayed (الدكتور محمود زايد) ise, Kürt meselesine ilgisinin nedenini Kahire’de söyleştiği Dr. Alaaddin El Arşi’ye anlatmış ve bu görüşlerini Erbil merkezli Kürt kanalı K24 aracılığıyla kamuoyu ile paylaşmıştır.

Birlikte izleyelim: 

Kürt meselesine ilgim aniden oluşmuş bir heves değildi. Yaklaşık beş yıllık bir süre içinde durgun sulara taş atıp hareketlendiren her olayda dikkatimi çeken bir şeyler oldu. Bu ve benzeri hususlar bende merak uyandırdı, sorgulayıp irdeleme arzusu yarattı.

Sözgelimi coğrafya öğretmenimiz, Arapların vatanının sınırları kapsamında Zagros ve Toros bölgelerinden de bahsetmişti. Sözü edilen mıntıkalardaki garip (bir Arap insanına yabancı gelen) isimler dikkatimi çekti.

Şu soru aklıma takıldı: Arap vatanı, yurdu sayılan o topraklar nasıl oluyor da Arapça değil de yabancı isimler taşıyor?

Araştırma ve incelemeye başladım. O coğrafyanın yerlilerini, yerleşik topluluklarını öğrenme arzusuna kapıldım. 

Neticede de şunu keşfettim: Arap vatanı kapsamındaki topraklarda yaşayan herkes Arap değilmiş. Meğer başka kavim ve topluluklar da varmış. Bunların başında da Kürtler geliyormuş.

Bu keşif, Kürtler hakkında okumaya başlama tarihimdir. 

Esasen Mısır’daki milli münasebetler esnasında ve cuma hutbelerine Selahaddin Eyyubi’nin Arap-İslam dünyasına hizmetlerinden övgüyle bahsediliyor; Temmuz 1187 tarihli Hıttin savaşı (Taberiya Gölü yakınındaki aynı isimli kale çevresinde Kudüs Kralı Lüzinyanlı Guy’un ordusuna galip gelmesi-FB) sonucunda Kudüs şehri ile bölgenin Haçlılardan kurtuluşu dile getiriliyordu. 

O münasebetle Selahaddin Eyyubi ile amcası Eseduddin Şirkûh’un (bu isim Kürtçe dağ aslanı anlamına geliyor-FB) Arap değil, Kürt asıllı olduğunu da işitiyorduk.

Selahaddin Eyyubi, Mısır’da bir simgedir. Böyle bir sembolün, içinden çıktığı halka ve yurda saygı duymaktayız. Dolayısıyla ait olduğu Kürtleri de takdir ve saygıyla anıyoruz. 

Bu bilgileri edindikten sonra Kürtleri başkalarının dilinden ve kaleminden değil, bizzat onların yazım ve anlatımlarından öğrenmeye karar verdim. Tarihini, ilgi alanlarını, haklarını ve dillerini bizzat sahiplerinden bilmeye çalıştım. 

Bu süreçte Kürt TV kanalları, Kürt gazeteleri ve kısaca Kürt medyası Kürdistan’da (Irak) ortaya çıkınca farklı bir ses, farklı bir dil ve bilgi kaynağı oluverdi. Mesela Zagros TV kanalını izledik; içerik ve yayın başlangıçta zayıftı, şimdi daha iyi bir durumda.

Arapça yayınlarının zaruri olduğuna ilişkin gözlemlerimizi yazdık. K24 TV Kanalı müdürü Sayın Ahmed El Zawiyeti (أحمد الزاويتي) Arapça yayınlara önem verdi. Bu da benim için Kürt meselesine eğilmemin bir vesilesi oluverdi.

Kısacası Kürt meselesini tanıyıp ilgilenmek Arap halklarıyla seçkinlerinin ortak sorumluluğudur. Zira ilgilenecek seçkinler arasında Kürt kökenli olanlar da mevcuttur.

Kürt medyası, başlangıçta kendi toplumuna hitap eden bir yayın politikasını izliyordu. Dolayısıyla derdi davası ve hakları hususunda dış dünyaya yeterli mesajı veremiyor. 1

Antik dönemde Mısır ve Kürtler

Bu tanıtımdan sonra Kürtlerin Mısır’daki bulunuş tarihini ele alabiliriz.

Antik döneme ait birkaç iddia ve görüşten bahsedebiliriz.

İlki, 1990’ların başında yayımlanan “Arya Uygarlıklarından Kürtlere” isimli kitabın yazarı Türkiyeli Kürt aydınlarından Selahaddîn Mihotulî tarafından ortaya atılmıştır. Buna göre: 

Milattan önce 18-17’nci yüzyıllarda Zagroslardan düzlük alanlara yeniden göçler başladı.

Bu göçler sırasında bir kısım at ve beyaz koyun yetiştiricisi Zagroslu Aryalardan (Ari kavimlerden-FB) bir grup Sina yarımadasını aşarak Nil ülkesine (Mısır) girdi.

Firavunlar yönetimine son vererek hâkimiyeti ele geçirdiler. 

Şassular (Çoban Krallar) olarak da bilinen bu Arîler, milattan önce 1680-1560 yılları arasında Firavunlar sülalesini vergiye bağladılar…120 yıl kadar Nil ülkesini denetiminde tuttular. 

Milattan önce 3’üncü yüzyılda yaşamış olan Mısırlı rahip Manethon’un Roma asıllı olduğu da söylenir.

Onun History of Egypt isimli çalışmasında ‘Hiksos’ kavmine de yer verilmiştir. Mısır dilindeki belgelerde ise aynı kavim için ‘Şassu’ adı kullanılmıştır.

Manethon’un eserinde Hiksoslar için, ‘Atlı savaş arabaları ile silahlanmış 240 bin kişilik bir orduyla Mısır’ı işgal etmişlerdir’ ibaresi yer almıştır.

Bizce Hiksosların “Arî kavimlerden Kürtlerin ataları oldukları” yolundaki tezler tartışmalıdır; tarihçiler tarafından henüz kabul görmüş değildir.

İkincisi ise Nefertiti olayıyla ilgilidir. Mısır Kraliçesi Neferneferuaten Nefertiti (milattamn önce 14’üncü yüzyıl), Firavun IV. Amenhotep’in (sonradan Akhenaton) eşidir. 

Nefertiti Mısır’ın en güçlü kadınlarından biriydi. Kocası Akhenaton ile yani firavunla aynı düzeyde bulunuyordu. 

Burada bizi ilgilendiren, günümüz Suriye coğrafyasında devlet kurup yöneten antik Mitani Krallığı soyundan gelen Nefertiti’nin Mısır’daki firavun sarayına gelin gitmiş olmasıdır.

Mitanilerin “Arî kavimlerinden ve dolayısıyla Kürtlerin atalarından olması” tezine dayanılarak Nefertiti’nin “Kürt soylu olduğu” yolundaki tez, son yıllarda Kürtler arasında pek yaygındır. 

Bu hususta Kürt asıllı merhum Mısırlı gazeteci-yazar Duriye Avni ile Almanya’da yaşayan Kürt aydını İbrahim Sediyanî’nin iddialı çalışmalarından söz etmek mümkün. 

Kanımca Kürtlerin antik atalarının kimler yani hangi kavim ve kabileler olduğu tarihi bulgu ve belgelerle desteklenip kesinleşmediği sürece, öne sürülen fikirler birer iddia olarak kalırlar. 

Yakın tarihteki Mısırlı Kürtler

Kürtlerin Mısır’da milattan öncesine kadar uzanan köklü bir varlığı olduğu anlaşılıyor.

Erbil’deki Mısır konsolosunun 2012 yılındaki açıklamasına göre; günümüzde ülkede 4 milyondan fazla Kürt kökenli insan yaşıyor.

Kuzeydeki İskenderiye ile güneydeki Asuvan bölgesine kadar geniş bir alana yayılmışlar. 

Eyyubi devletinin kurucusu Selahaddin Eyyubi, modern Mısır’ın kurucusu Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Allame Ahmed Timur Paşa, Edebiyatçı Mahmud Timur, Mısır’daki Bedirhan ailesi, Şeyh Muhammed Emin Kurdi, “Şairlerin Sultanı” lakabıyla ünlü Ahmed Şevki (dedesi Süleymaniye’den İstanbul’a oradan da Mısır’a göç etmiştir), yazar/düşünür Kasım Emin, tarihçi Abbas Mahmud El Akkad, gazeteci İbrahim Remzi, Dr. Hüseyin (Hasan) Zaza, dünyaca ünlü Kur’an okuyucusu Hafız Abdulbasit Abdulsamed (babası Süleymaniye’den Mısır’a göç etmiştir) vb Mısır’ın ünlü Kürt isimlerinden bazılarıdır.

“Arap ekranlarının Sindirellası” lakabıyla bilinen ve Şam kökenli Kürtlerin El Baba (veya Baban) soyundan gelen Suad Hüsni ile kız kardeşi Necat Sağir, din âlimi Muhammed Abdu, gazeteci-yazar Duriye Avni, kübist resimler yapan Edhem ile Muhammed Seyfeddin, müzik ve sanat dünyasından Mahmud Milidi, Süleymaniye kökenli Necib Reyhani, Adil Edhem, Ahmed Remzi, Sala Sedani, Omar Hurşid, Şirin tanınan kimi isimlerdir… 

Ayrıca, Ortaçağ’daki tarihi kişiliklerden Ahmed ibn El Dahhak, Fatımiler zamanında ordu komutanıydı.

Roman (Haçlı) birliklerini Asi nehri yakınındaki bir kalede yenmişti. Ebu’l Hasan Seyfeddin bin Salar ise Mısır’da vezirlik makamında bulunuyordu.

Çok sayıda cami inşa ettirmesi ve Şafii mezhebine mahsus bir medrese yaptırmasıyla bilinir. 

Mısır’da Fatımileri yıkıp sülalesinin adını taşıyan merkezi bir devlet kuran amca Eseduddin Şirkûh ile yeğen Selahaddin Eyyubi Kuzey Afrika, Filistin, Irak, Kürdistan ile Suudi Arabistan’ın Hicaz mıntıkasından Yemen’e kadar uzanan birçok devleti ve beyliği Kahire’den yönetti.

Eyyubi hanedanı 262 yıl boyunca bahsi geçen bölgelerde hükümran oldu.

Eyyubiler zamanında Kürtlerle Mısırlılar arasında evlilikler yoluyla akrabalıklar oluştu. Kürtlerin Mısırlılaşma ve Mısır halkıyla kaynaşma süreci o tarihten itibaren hızlandı.

Kürtler Mısır’ı oluşturan toplumsal ve kültürel dokunun bir parçası haline geldi.

Dindar Kürtler, İslam dünyasının ilk ilahiyat üniversitesi sayılan El Ezher’de dini ilim alabilmek için kendilerine has bir revak (sırtı bağlı bulunduğu binaya dayalı, ön cephesi açık, üstü örtülü ve örtüsü sütunlarla ya da payelerle taşınan mekân) talep ettiler.

Eyyubi hanedanından Kürt Prensesi Hatun Han, mal varlığını bu uğurda hibe edince de Kürtlere ait bir vakıf (Revaq’ul Akrad) kurulmuş oldu.

Bu vakıf, 300 yıldan bu yana Kürt dindarlarına hizmet vermektedir. 

Aktivist Mehdi El Kurdi’nin verdiği bilgiye bakılırsa, modern Mısır’ın kurucusu Mehmet Ali Paşa Diyarbakır kökenli bir Kürt ailesinin evladı olup, onun sülalesi 1952 yılına kadar Mısır yönetiminde yer almıştır.

Ünlü komutan Ali Timur Paşa da “Kavalalı’nın ailesinin Diyarbakır’ın bir köyünden geldiğini; Kürt olması hasebiyle Kavalalı’nın kendisinin de Osmanlıcayı iyi konuşamadığını” söyler.

Bu bilgiyi Mısır merkezli 1949 tarihli El Musavvır dergisine röportajında dile getiren Kavalalı Paşa’nın bir torunun ağzından öğreniyoruz. 

Prens Abbas Hilmi, araştırmacı Dr. Mahmud Zayed sohbetinde şunu demiştir: “Saray’daki konuşmalardan Türk değil, Kürt asıllı olduğumuz” söyleniyordu. 

Kubra’l (veya Şumrat’ul) Heyme yöresinde Said bölgesi Kürtlerine ait bir dernek bulunmaktadır. Bazı şehirlerdeki caddelere de “Kürt Caddesi” isimli tabelalar konulmuştur. Kıfr’ul Akrad adıyla bir Kürt köyü de mevcuttur. 

Farklı semtlerde Kürt adını taşıyan çok sayıda  yerleşim sitesi, kooperatif, dayanışma ve hayır derneği bulunmaktadır. 

Benzer şekilde Minyet’ül Akrad, Qariyet’ül Akrad, merkez Dikirnis, merkez Beni Zeyd’ul Akrad, Ceziret’ul Akrad isimlerine ilaveten Kahire’nin lüks semtlerinden biri olan Zemalik’in adı da Kürtçede “hükümdarlar yazlığı” demektir. 2 

Ayrıca Bedirxan, Avni, Xurşid (Hurşid) ve Ağa (Axa) gibi soylu aile adları hâlâ geçerlidir.

Şimdi 19 ve 20’nci yüzyılda yaşayıp bulunduğu ortama damgasını vuran bazı Kürt seçkin şahsiyetler ile yakın dönemlerde mesleklerini icra eden Mısırlı Kürt kökenli kimi ünlüleri kısaca tanıtmaya çalışacağız. 3 

Muhammed Abdu: (محمد عبده,1849-1905): Eğitimci, yargıç ve reformcu. Vikipedia Arapçada babasının Türkmen, Vikipedi Türkçede ise “Türk olduğu” yazılmış.

Suriye ve Mısır kaynaklı medya anlatımlarında ise babasının Kürt, annesinin Beni Udayy isimli Arap kabilesinden olduğu belirtilmiştir. 

Şeyh M. Abdu, çağdaşlaşmacı İslamcılığın (kimine gören modern Selefilik akımının) kurucusu olarak kabul edilir.

İslam ve özgürlükler gibi son kitaplarında yer alan görüşleri nedeniyle Yeni-Mutezileciliğin de kurucusu olarak değerlendirilir.

El Ezher Üniversitesinde şeyhlik makamına gelmiş olup Batı modernleşmesi ışığında İslami fikriyatının geliştirilmesinden yanadır. 

Kasım Emin (قاسم امين, 1863-1908): Mısır Milli Hareketi ve Kahire Üniversitesi’nin kurucularındandır.

Vikipedi ansiklopedisinde, “Mısırlı yargıç aristokratik bir Osmanlı ailesinin ferdi” olarak sunulmasına rağmen Kürt kökenli olduğunu dair çok sayıda kaynak var. Bunlara göre babası Kürt, annesi Arap’tır.

Kasım Emin, Mısır’daki kadın hareketin fikir babası sayılır. İslam ülkelerindeki kadın hareketinde önemli bir yere sahip olan “Tahrir al-Mara” (Kadınların Kurtuluşu) adlı eserini “cahil, tembel ve eğitime ihtiyacı olduğu düşünülen, mahpus ve köle konumundaki” aristokrat Mısır kadınının koşullarını dile getirmek için kaleme almıştır.

Kasım Emin, “Ubudiyat’ul-Mara” (Kadınların Köleliği) adlı eserinde şöyle yazar: 

Şüphesiz ki erkeklerin karılarını hapsetme kararı kadınların doğal hakları olan özgürlükle çelişki arz etmektedir…

Hizmet etme görevleri haricinde kendini eğitmesi yasaklanan ve eğitim arzusu sınırlanmış kadın kesinlikle bir köledir, çünkü doğal içgüdüleri ve Tanrı vergisi yetenekleri, ahlakı köleleştirmeye eşdeğer olarak ikincil plana atılmıştır. 

Tamamıyla -kolları, bacakları, bedeni- örtülü olduğundan zorunluluk haricinde yürüyemez, bineğe binemez, nefes alamaz ve göremez olmak, kölelik hükmündedir.
 

Ahmed Timur Paşa.jpg
Ahmed Timur Paşa

 

Ahmed Timur Paşa (أحمد باشا تيمور, 1871-1930): Kürt baba ile Türk annenin oğludur. Mısır’ın önde gelen edebiyatçılarındandı. Babası İsmail Timur (Teymur) Kavalalı Mehmet Ali Paşa hanedanı çevresindendi.

Mahmud ve Muhammed isimli iki oğlu da babasının izinden giderek öykü ve roman dalında adlarını duyurmasını bildiler. Verdikleri eserler ülkenin en önemli edebi ve folklorik mirası olarak hâlâ itibar görüyor.
 

Şairler Sultanı Ahmed Şevki.jpg
Şairler Sultanı Ahmed Şevki

 

Ahmed Şevki (أحمد شوقي,1868-1932): Şair ve tiyatro yazarı. Şairlerin Prensi (أمير الشعراء) unvanıyla bilinir. Baba tarafından Kürt, Arap ve Çerkes kökenli olduğu söylense de Kürt olma ihtimali yüksektir.

Annesi Niğde’den göç etmiş bir Türk kızı olup, anneannesi Moralı (Yunan) bir cariyedir. 

Mısır sarayının azat edilmiş cariyesi olan anneannesi tarafından İsmail Paşa’nın sarayına verilerek burada büyümesi sağlandı.

1885 yılında Hukuk Fakültesine girdi. Bölümünü değiştirerek Tercüme Bölümüne geçti. 1887’de mezun oldu ve sarayda memurluğa başladı.

1888’de Hidiv tarafından hukuk eğitimini tamamlamak için Avrupa’ya gönderildi. Paris ve Montpellier Üniversitelerinde dört yıl boyunca edebiyat ve hukuk eğitimi aldı.

Mısır’a geri döndü ve Hidiv’in Frenk Kalemi müdürlüğü görevine getirildi.

1915 yılında İngilizler tarafından azledilen Abbas Hilmi Paşa taraftarı olduğu için İspanya’ya sürgün edildi.

4 yıl sonra Mısır’a bir kahraman olarak döndü. Mısır Ayan Meclisi görevine getirildi. 

Osmanlı hilafetine bağlı olan Ahmed Şevki, Osmanlı ve Türkler hakkında pek çok şiir kaleme almıştır. Osmanlı-Yunan Savaşı münasebetiyle 80 beyitlik şiir kaleme almıştır.

Osmanlı kadını, Gazi Osman Paşa, Ethem Paşa, Boğaz ve daha farklı konularda çeşitli şiirler yazmıştır.

II. Abdülhamid’in Yıldız Sarayı’ndaki suikasttan kurtulması üzerine “Kurtuluş” adında 52 beyitlik şiir ve onun tahttan indirilmesi nedeniyle 80 beyitlik şiir yazmıştır.

Mustafa Kemal’in Türk Kurtuluş Savaşı’nda zafer elde etmesi üzerine onu “İslam fetihleri kahramanı Halid bin Velid’e” benzeterek, “Türklerin Savaş ve Siyasetteki Zaferleri” adlı 88 beyitlik şiir yazmıştır.

Atatürk’ün hilafeti kaldırması üzerine üzgün olduğunu ifade eden 45 beyitlik bir şiiri de ona aittir. 

Dönemin Mısır’ına İngiliz temsilcisi ve başkonsolosu olarak atanan Lord Cromer (Evelyn Baring), fiilen idaresini aldığı Mısır’ı çok katı bir şekilde yönetmişti.

Lord Cromer’in Mısır’a veda etmesi münasebetiyle tertiplenen bir törende, Ahmet Şevki bu zatı hedef alan bir kasideyi kaleme almıştı. 4

Abbas Mahmud El Akkad (عباس محمود العقاد1889): Asuan doğumludur. Eski milletvekili ve Arap Dil Kurumu üyesidir. Şairlerin ustası Ahmed Şevki, Dr. Taha Hüseyin, Dr. Zeki Mubarek, Edebiyatçı Mustafa Sadık El Rafii, Iraklı edebiyatçı Dr. Mustafa Cevad ve Dr. Ayşe Abdulrahman gibi edebiyatçı, şair ve fikir adamlarına karşı fikri konularda amansız bir mücadele içine girmiştir.

Bir süre için devlet memurluğunda çalıştıktan sonra basın alanına giren El Akkad, Muhammed Ferid Vecdi ile birlikte El Düstur gazetesini çıkarmıştır.

Bilgi ve birikiminden ötürü “seyyar ansiklopedi” diye anılır. Onlarca edebi ürün ve şiir divanını kaleme almasıyla bilinir. 
 

Mahmud A. Teymur, Arap Dilinin Sorunlarına dair kitap yazmıştı..jpg
Mahmud A. Teymur, Arap Dilinin Sorunlarına dair kitap yazmıştı

 

Mahmud Timur/Teymur (محمود أحمد تيمور, 1894-1973): Arap dili sanatının “hazinesi” olarak ünlenmiştir. Türkiye Diyanet Vakfı İslam ansiklopedisi kendisi için “Türk asıllı Timur Paşa’nın oğlu” demesine rağmen ailesinin Kürt kökenli olmasıyla bilinir. 

Avrupa’dan dönen ağabeyinin tesiriyle Batı edebiyatına yöneldi. Guy de Maupassant’ın ve Anton Çehov’un hikâyelerini okudu, özellikle Maupassant’dan etkilendi.

Bir süre Kahire’de Adalet ve ardından Dışişleri Bakanlığında çalıştı. Daha sonra kendini tamamen yazarlığa vererek gerçekçilik (realizm) akımının etkisi altında konusunu Mısır’ın mahallî özelliklerinden alan hikâyeler yazmaya başladı.
 

Arap Sindrellası sinema sanatçısı Suad Husni de Suriye Kürtlerinden.jpg
Arap Sindrellası sinema sanatçısı Suad Husni de Suriye Kürtlerinden

 

Suad Husni ( سعاد حسنى, 1943-2001): Kahire doğumlu olan aktris Suad Husni, Ortadoğu ve Arap dünyasının en etkili-itibarlı kadın sanatçısı diye ün yapmıştır.

Bir diğer unvanı “Arapların Sindirellası”dır. Şam’dan Kahire’ye göç eden bir ailenin reisi Kürt Muhammed Husni’nin kızıdır.
 

Suad Husni ile Salah Zulfikar, bir filmin Kuledeki Bir tarih filminin başrolündeler.jpg
Suad Husni ile Salah Zulfikar, bir filmin Kuledeki Bir tarih filminin başrolündeler

Pek çok ödül almış bir sinema sanatçısı olan Husni, 1971 yılındaki Mısır Milli Festivali’nde en iyi kadın sanatçı ödülüne layık görülmüştür.

21 Haziran 2001 yılında İngiltere’nin başkenti Londra’nın Westminster semtindeki bir apartmandan düşerek hayatını kaybetmiştir. 5

Son birkaç not:

  • Modern Arap tarihçilerinin büyük bir kısmı, ya bilmezlikten yahut Arap milliyetçiliğinden ötürü Mısırlı Kürt şahsiyetleri büyük ölçüde “Osmanlı, Türk, Türkmen, Arnavut” diye tanıtmayı alışkanlık haline getirmişlerdir. Buna Vikipedi ansiklopedisinin Arapça-İngilizce türevleri dâhildir ki, yukarıda örneklerini gördük. 
     
  • Son yıllar sayılmazsa, Arap kamuoyu da Kürtlerin kimliğini görmezlikten gelme veya inkâr etme hususunda Türkiye toplumunun önyargısına benzer bir tutum içindedir. 
     
  • Yüzyıllar boyunca Mısır’a göçen farklı milletlerden topluluklar, oranın yerli toplumu içinde eriyip her bakımdan Mısırlı nitelikler kazanmakla birlikte köklerini unutmazlar. Bilhassa Kürt asıllı olanlar, soyağaçlarının ayrıntılarını bilip kuşaktan kuşağa anlatırlar. 
     
  • 2000’li yıllarda Kahire’ye gittiğimde, Mısırlı Ermeniler ile Kürtlerin kendi kimliklerini ve geçmişlerini ifade etmekte son derece rahat davrandıklarını gözlemlemiştim. 
     
  • Gerek evlilikler yoluyla gerekse sosyokültürel ve inanç anlamında Mısır toplumuyla kaynaşmış olan farklı meslek ve meşgaleleriyle tanınan Kürt camiası (diasporası), genelde anadili Kürtçeyi unutmuş olmasına rağmen uluslararası alanda Kürt halkıyla ilgili gelişmeleri ve haberleri yakından izlemektedir. 

 

 

Kaynakça:

1.  https://www.youtube.com/watch?v=IXMu1wXk_ts. https://www.kurdistan24.net/ar/story/44127, 23 Kasım 2023.
2.  https://www.kurdistan24.net/tr/gallery/29247, 30 Temmuz 2018. https://www.facebook.com/watch/?v=299332711312023.
3.  https://antkurdistan.home.blog/page/21/. https://mustaqila.com. 17 Nisan 2017. https://kurd-online.com/, Dr. Muhammed Ali El Suweriki. https://www.alukah.net/culture/0/100037/, M. Ali Avni. 
4.  Esat Ayyıldız, “Ahmet Şevki’nin Mısır İstiklalinin Müdafaası İçin Sömürge Yöneticisine Hitaben Nazmettiği Lâmiyye’sinin Tahlili”, Arap Edebiyatında Vatan ve Bağımsızlık Mücadelesi, ed. Ahmet Hamdi Can-İhsan Doğru (Nobel Bilimsel Eserler, Ankara, 2021). Zeki Tekin-İsmail Kırmızı, Mısır’da Osmanlı Hayranı Bir Entelektüel: Ahmet Şevki ve Fikirleri, Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi, 29 Haziran 2017.
5.  Yazıda ismi geçen Kürt kökenli Mısırlı ünlü şahsiyetler hakkındaki bilgiler, esas olarak Wikipedia ansiklopedisinin İngilizce, Arapça ve Türkçe yayınlarından alınmıştır. 

Geef een reactie

Het e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *