rotestan Kiliseleri Derneği, ‘2023 Hak İhlalleri İzleme Raporu’nu yayınladı. Rapora göre hak ihlalleri geçen yıl da sürdü.
Raporda Protestan toplumuna yönelik nefret söyleminin yanı sıra sorunlar ve inanç özgürlüğüne dair sıkıntılar yer aldı. Raporda yer alan bilgilere göre yabancı uyruklu din adamlarına kod verme ve Türkiye’den sınır dışı etme sayısında artış yaşandı.
Rapor sorunları maddeler halinde şu şekilde özetledi:
-“Protestan Hristiyanlara yönelik, kişi veya kurumlara sadece inançlarından ötürü nefret duyarak bu nefretini sözlü veya yazılı olarak belirten, kamuoyunda nefretin oluşması için kışkırtan nefret söylemlerinde 2023 yılında önceki yıla göre artış olmuştur.”
-“2023 yılında da Hristiyan ibadetine mahsus ibadet yeri kurma ve ibadet için kullanılan mekânların kullanımını sürdürme ve var olan ibadethaneleri kullanma talepleri ile ilgili sorunlar devam etmektedir.”
-“2023 yılında da Hristiyan din görevlisi yetiştirme hakkının korunması yönünde herhangi bir ilerleme olmamıştır. Çok sayıda yabancı uyruklu kilise önderi sınır dışı edilmiş, ülkeye girişe izni verilmemiş ve / veya oturum izinlerini yenileyememiştir.”
İbadet yeri sorunu sürüyor
Raporda, Protestanlara yönelik 14 nefret suçunun işlendiği belirtildi, ibadet yeri sorununun sürdüğü belirtildi:
“Ev toplulukları ve kiralık mekanları kullanan toplulukların sayısına bakıldığında ibadet yeri sorununun Protestan toplumu için ne kadar önemli ve kırılganlığa sebep olan bir sorun olduğu görünmektedir.
Büyümeye devam eden Protestan toplumu için ibadet yeri sorunu 2023 yılında da ciddi bir sorun olarak devam etmektedir. Hristiyanların yakın geçmişte neredeyse hiç yaşamadığı ve/veya Hristiyan ibadethanesi bulunmayan küçük yerleşimlerde Protestan toplumu üyeleri görünür oldukça ciddi bir toplum baskısı ile karşı karşıya kalmaktalar.”
Yabancı din adamlarına oturum izni yok
Rapora göre Protestan toplumunun, geçmişte olduğu gibi günümüzde de din adamı yetiştirme ve yabancı din adamlarının sınır dışı edilme sorunları devam ediyor. Raporda, yabancı uyruklu din adamlarının Türkiye girişine izin verilmediği, oturma izni alamadıkları belirtildi. 2023 yılında 33 yabancı uyruklu din adamlarına N82 (Girişi ön izne bağlı yabancı) ve G87 (Genel güvenlik açısından tehlike oluşturabilecek kişiler) kodu verildi. Daha önce bu sayı 2 idi. Raporda yer alan tabloya göre, aileleriyle birlikte dönen yabancı uyruklu din adamı sayısı 63.
Raporda şu ifadelere yer verildi:
“Bu kişilerin büyük kısmı uzun yıllardır ülkemizde yerleşik olarak aileleri ile birlikte yaşamaktadır. Haklarında hiçbir suç kaydı, soruşturma veya mahkumiyet bulunmamaktadır. Bu durum büyük bir insani sorunu da ortaya çıkarmıştır. Aileden birine verilen ön habersiz giriş yasağı aile birliğini bozmuş, tüm aile fertlerini büyük bir kaos ile baş başa bırakmıştır.
Bu kişilerin büyük kısmı N82 (Türkiye’ye girişi ön izne bağlı olma durumu) kodu almıştır. Yasağı koyan idari yetkililer, mahkemeye sundukları savunmalarında N82’nin bir giriş yasağı olmadığını, sadece ön izin olduğunu belirtmektedir. Ancak pratikte bu duruma maruz kaldıktan sonra vize başvurusunda bulunan kişilerin tamamının başvurusu reddedilmiştir. N82 hukuken giriş yasağı olmamakla birlikte pratikte Türkiye’ye giriş yasağı olarak uygulanmaktadır. N82 kodu ile ülkemize “giriş yasağı”nın beş yıllık olduğu düşünülüyordu ancak, beş yıl önce kod alan bir kişi Türkiye’ye turist olarak kısa süreli girmek için başvurduğunda girme hakkının olmadığı ve üzerinde kod olduğu belirtilmiş ve girememiştir. Hayatlarının önemli bir kısmını ülkemizde geçiren bu insanlar için belki de ömür boyu uygulanacak bu yasağın vicdana ve hukuka aykırı olduğunu düşünmekteyiz. Bu kişilerin az bir kısmı da G87 kodu almıştır. (Genel güvenlik açısından tehlike arz eden kişiler) Bu kod daha çok yabancı ülkelerde silahlı eylemlere katılmış, terörist organizasyonlar da veya eylemlerinde yer almış kişilere verilirken, ülkemizde hiçbir suç kaydı olmayan, şiddet karşıtı ve sadece inanç odaklı yaşayan Protestan Toplumu üyelerine herhangi bir kanıttan yoksun şekilde verilmesi bizleri ve mağdurları derinden yaralamıştır. Bu insanlara en az 5 yıl ülkemize girememe yasağı verilmiştir.”
“Kilise ya da ibadet yeri olarak sayılmıyor”
Raporda, yabancı uyruklu din adamlarına ilişkin hukuki süreçlerin devam ettiği belirtildi.
Protestan toplumlarının kurduğu 20 vakıf, 18 vakıf temsilciliği, 34 kilise derneği ve bu derneklere bağlı 63 temsilcilik olmak üzere 134 topluluğun tüzel kişiliğe sahip olduğu belirtilen raporda dernekler ve vakıfların ‘kilise’ veya ‘ibadet yeri’ olarak kabul edilmediği bilgisine yer verildi.
6 Şubat’ta 3 kilise yıkıldı
Raporda, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerine ilişkin bilgilere de yer verildi. Deprem bölgesinde üç Protestan kilisesinin tamamen yıkıldığı belirtilen raporda, diğer ibadethanelerin ise hasar aldığı aktarıldı ve şöyle dendi:
“İskenderun’da bir Pastör ve eşi maalesef enkaz altında hayatlarını kaybetmiş, sayısı kesin bilenmeyen can kayıpları ve yaralanmalar meydana gelmiştir. Depremin ardından Protestan toplumu üyesi birçok kişi başta Mersin olmak üzere büyükşehirlere göç etmiş, büyük kısmı zaman içinde memleketlerine geri dönmüştür. Halkımızın geri kalanı ile birlikte benzer acılar ve zorluklarla hayatlarını sürdürmeye devam etmektedirler. Kilise binalarını kaybeden topluluklar farklı mekanlarda varlıklarını sürdürmeye ve ibadete devam etmektedirler.”
Sosyal medyada Protestanlara yönelik nefret söyleminin arttığı belirtilen raporda, özellikle yerel medyada Hıristiyanlara yönelik nefret söylemlerinin devam ettiği ifade edildi.
Tavsiyeler, talepler
2023 yılında da hükümet ve resmî kurumların Protestan toplumunu görmezden geldiği ve toplantılara davet edilmediğini rapor eden Protestan Kiliseler Derneği’nin bazı tavsiye ve talepleri şu şekilde:
-“Yabancı uyruklu Protestan Toplumu üyelerinin büyük bir şok ile ani şekilde ülkemize sokulmama uygulaması kaldırılmalıdır. Herhangi bir suç iddiası olmadan, sadece dini inançlarından dolayı insanların maruz kaldığı bu durum sonlandırılmalıdır. Ülkemizde kalması uygun görülmeyen kişilerin objektif, hukuka dayalı ve herkes için geçerli uygulamalara tabi tutulması gerekmektedir.”
-“İfade ve basın özgürlüğüne saygı çerçevesinde, medyada yer alan hoşgörüsüzlüğe, nefret söylemine, kışkırtmaya ve ayrımcılığa neden olabilecek yazılı ve görsel yayınlar hakkında, hızlı ve etkin bir şekilde denetim mekanizması kurulması gerekmektedir. Adli makamların şikâyet beklemeden nefret suçları ve söylemleri ile ilgili resen harekete geçmeleri sağlanmalıdır. Bu sadece Protestan Hristiyanların değil, bütün dezavantajlı grupların hayati derecede önemli olan ihtiyacıdır.”
-“Hristiyanlara karşı nefret söylemleri, 2023 yılında, önceki yıla göre artmaya başlamıştır. Şikâyet edilmesine rağmen zanlıların serbest bırakılması ve cezasızlık hali, ciddi bir endişe ve güvensizlik kaynağıdır. Var olan yasaların yoruma açık olmayacak şekilde güncellenmesi ve nefret söylemi ve nefret suçları ile ilgili yine yoruma açık olmayacak şekilde net ifadeler içeren yasal düzenleme yapılması sorunun çözümü için önemli bir adım olacaktır. Nefret söylemi ve nefret suçu ile ilgili olarak kamuoyunu bilgilendirici, farkındalığı artırıcı KAMU SPOTLARI hazırlanarak yayınlamak ise halkın eğitiminde ve kültür düzeyinde paradigma değişikliğinin önünü açacaktır.”
AGOS