LEYLA QASIM: Direniş ve ulusal bilincin sembolüdür.

Cano amedî

Leyla Qasım, Kürdistan ulusal kurtuluş tarihinde, kadın ve gençlik kimliği/sıfatıyla mücadele sembolü haline gelmiştir. Leyla Qasım’ın mücadele azmi ve yaşamı yalnızca bir biyografiden ibaret olmadığını biliyoruz. Leyla Qasım salt sömürgeci Irak Baas rejimine karşı değil; diğer parçalarda da direnmenin ve kararlığın simgesi haline gelmiş önemli bir şahsiyettir. Leyla Qasım’ın mücadele öyküsü, Kürd ulusunun özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinde verilen sayısız fedakârlıkları ve direniş geleneğinin somut örneklerinden birisidir. Dolaysıyla Leyla Qasım’ın direniş ruhu ve mücadele geleneğnin mirasını derinlemesine inceleyerek yeni kuşaklara aktarmak, yeni okumalar eşliğinde Kürd kolektif hafızasında nasıl bir sembol haline geldiğini araştırmak gerekiyor. Leyla Qasım yakın mücadele tarihimizde “Bûka têkoşînê” ve “mohra berxwedanê” olarak yer edindiğini biliyoruz.

Mele Mustafa Barzani’nin önderliğinde başlayan Eylül devrimi (şoreşa Îlonê 1961) Sömürgeci Irak rejimi ve Baas Partisi’nin otoriter yönetimini dize getirip, Kürd milletinin temel haklarını müzakereye zorlamıştır. Baas rejimi, uzun bir sürecinin ardında Kürd halkının mücadelesi karşısında 11 Mart Otonomi antlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştır. 1970’te imzalanan özerklik anlaşması ilk başlarda umut verse de, uygulamada ciddi sorunları yaratmıştır. Baas rejiminin, zamana oynaması, yeni saldırılara hazırlık yapması otonomi antlaşmasını işlevsiz kılmıştır. Anlaşmanın başarısızlığı, Baas rejiminin Kürd özerkliğine yönelik gerçek bir bağlılığının olmadığını açıkça ortaya koymuş ve böylelikle Kürd ulusal hareketini yeniden direniş noktasında baskılamıştır. Irak devletinin Kürd nüfusuna yönelik politikaları; nüfus ve demografinin değiştirilmesine yönelik Araplaştırma kampanyaları sonucu mevcut durum daha da kötüleşerek yeni çatışmalara yol açmıştır.

Bu politika, Kürdlerin ve diğer azınlık toplulukların zorla yerlerinden edilmesi ve Arapların, özellikle Kerkük gibi petrol zengini bölgelere yerleştirilmesiyle Kürt bölgelerinin demografik yapısını köklü bir şekilde değiştirmeyi amaçlıyordu. Araplaştırma kampanyaları sadece demografik bir değişim değil, aynı zamanda Kürt dilini, geleneklerini ve ülke topraklarıyla bağlarını koparmayı hedef alan siyasal ve kültürel bir asimilasyon girişimiydi.

Baas rejiminin Arap milliyetçiliği ideolojisinin yükselişi, Kürd ulusal kimliğinin baskı altına alınmasına ve Araplaştırma politikalarının uygulanmasına doğrudan zemin hazırlamıştır. Baas Partisi’nin temel ilkeleri, Arap birliğini ve üstünlüğünü esas alan stratejisi Kürdlerin özerklik ve ayrı bir etnik kimliğin tanınması yönündeki istekleriyle doğal olarak çatışmıştır. Otonomi anlaşmasının kötürüm hale getirilmesiyle Baas rejimi Kürdlerin kendi kaderlerini tayin etmeleri noktasında daha da katı ve şiddette başvurarak Kürd halkını tekrardan çatışmaya/savunmaya zorlayarak savaşı dayatmıştır.

Bu durum, Kürd halkına ulusal haklarını elde etmenin tek yolunun direniş olduğu gerçeği bir daha dayatmıştır. Araplaştırma kampanyaları, sadece demografik değişiklikler yaratmakla kalmayıp, aynı zamanda Kürd dilini, geleneklerini ve ülke topraklarıyla olan bağlarını hedef alarak bir çeşit jenosayd yok etme biçimiydi. Kürdlerin yerlerinden edilmesi ve yerlerine Arapların yerleştirilmesiyle, Baas rejimi, kilit bölgelerdeki Kürd varlığını zayıflatmayı ve kültürel etkilerini azaltarak Arap kontrolünü pekiştirmeyi amaçlayan politikalar yürütüyordu.

Leyla Qasım, Feyli bir Kürd ailenin kızı olarak 1952 yılında, Xaneqîn’de doğdu. Leyla henüz dört yaşındayken ailesi Hewler’e taşındı. Irak’taki mevcut politik durum ve Kürdistan’daki siyasal iklim doğal olarak Leyla Kasım ve arkadaşları arasında yurtseverlik duygularının ve siyasi bilincinin gelişmesi, Kürd ulusal bilincinin ve kimliğine olan bağlılığını şekillendiren çeşitli etken ve deneyimlerin bir sonucu olarak geliştiğini biliyoruz. Eylül devriminin sıcaklığı ve mücadele iklimi Leyla’nın yurtseverlik duygularını güçlendirdi. Erken yaşlardan itibaren Kürd yurtseverliği ve siyasi mücadele azmi herkes gibi Leyla ve arkadaşlarını etkilemekteydi. Ailesi daha sonra Bağdat’a taşındı ve burada yaşamını sürdürerek, öğrenimine devam etti. Leyla Qasım, işte böylesi bir ortamda mücadelenin ortaya çıkardığı güçlü bir Kürd ulusal kurtuluş bilinç ve duygunun etkin olduğu bir atmosfer de direniş saflarında yerini alır.

Leyla Qasım, 1971 yılında Bağdat’a taşınarak Bağdat Üniversitesi’nde sosyoloji okudu. 1970 yılında katıldığı Kürdistan Öğrenci Birliği ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) bünyesinde aktif olarak yer alır ve etkin bir şekilde çaba sarf eder. Kürdistan Demokrat Partisi o süreçte Kürd siyasi mücadelenin ve Baas rejimine karşı yürütülen direnişin amiral gemisiydi ve aynı zamanda siyasi mücadele için de en önemli platformu temsil ediyordu. Leyla Qasım ve arkadaşları, diğer politik aktörler gibi Baas Partisi ve Saddam Hüseyin’i eleştiren; özgürlük ve bağımsızlık taleplerini içeren broşürler yazıp dağıtarak meşru mücadele yöntemleriyle Kürd devrimci gençliğinin dinamizmini harekete geçirme çabası, mevcut rejimin korkularını körüklüyordu.

Leyla Qasım, 28 Nisan 1974’te dört arkadaşlarıyla birlikte “uçak kaçırmaya teşebbüs” suçlamasıyla tutuklanıyorlar. Kimi kaynaklarda ise, “Saddam Hüseyin’i öldürmeyi planladıkları” iddiasıyla suçlandıklarını biliyoruz. Tutuklanmalarının ardından, Bağdat’ın batısında yer alan işkenceleriyle ünlü Ebu Gureyb hapishanesinde diğer siyasi mahkûmlar gibi işkencelere maruz kalıyorlar. Leyla Qasım ve arkadaşları Irak genelinde yayınlanan tipik bir tiyatro oyunu gibi “gösteri yargılaması” diye nitelendirilen bir yargılamaya maruz kalıyorlar. Faşist Baas rejimi bu yargılamayla, Kürd ulusal direnişini sindirmek, korkutmak ve mücadele azmini kırmak amacıyla Leyla ve yoldaşları hızla ölüm cezasına çarptırıldılar. Yargılamanın Irak genelinde yayınlanması temel amacı ise, toplumun bütün kesimlerine devletin gücünü gösterme propagandasıyla korku salmayı ve diktatörlüğe karşı faaliyet yürütenleri caydırmayı amaçlamıştır.

Leyla Qasım, 12 Mayıs 1974’te Bağdat’ta asılarak idam edildi. İdam edildiğinde 22 yaşındaydı. Kendisiyle birlikte dört yoldaşı da idam edildi: Cevad Hamavandi, Neriman Fuad Masti, Hasan Hama Raşid ve Azad Süleyman Miran. Leyla Qasım, idam sehpasına götürülürken cesur ve meydan okuyan bir duruş sergileyerek, celladın yüzüne bakarak “Ey Reqîb” milli marşı okuması/haykırması, Kürd milli kiyafetlerini giyerek darağacına gitmesi, son sözleriyle ulusal kurtuluş mücadelesi ve onun öncü iradesine olan bağlılığını ifade etmesi, idamının ardından binlerce kürd gencinin uyanacağını ve devrim saflarına katılacağını haykırması Leyla Qasım tarihteki yerini ve rolünü göstermektedir. Leyla bu tavır ve direnişiyle “Bûka Kurdistanê” sıfatını kazanarak Kürdistan’ın genelinde ulusal mücadeleye karşı büyük bir sempati ve düşmana karşı ciddi bir tepkinin başat aktörü ve örgütleyicisi oldu. Kürd kadın örgütlenmesinde Leyla Qasım bir sembol, bir kahraman gibi bilinçlerde yer edindi. Kürdistan’da binlerce kız çocuklarına LEYLA adı verildi. Sayısız şiir, kilam ve marş sözlerinin ilham kaynağı, yazar ve şairlerin konu kahramanı oldu. Bütün parçalarda Kürd gençliği için kutup yıldızı oldu. Kürdistan mücadele tarihine idam edilen ilk kadın olarak adını altın harflerle yazdırdı.

Leyla Qasım’ın Kürt halkı için ulusal bir şehit ve güçlü bir direniş sembolü haline gelmesinin çok yönlü nedenleri vardır. Gençliği, kadın olması ve Kürt davasına olan sarsılmaz bağlılığı Kürt toplumunda derin yankı uyandırdı. İşkence ve ölüm karşısında gösterdiği cesaret, onu Kürd cesareti ve direncinin somut örneği haline getirdi. Son olarak Kürt kıyafetlerini giymesi ve güçlü son sözleri, onu Kürt kimliği ve özgürlüğü için bir şehit olarak konumunu pekiştirdi. Leyla Qasım, özellikle Kürt kadınları için cesaret, fedakarlık ve Kürt davasına sarsılmaz bağlılığın bir sembolü olarak temsil edilmektedir. Kadınların kurtuluşunun ve Kürt siyasi mücadelesindeki aktif mücadelenin bir sembolü olarak görülmektedir.

Leyla Qasım’ın mücadele geleneğine ve direnişine sahip çıkmak, bilince çıkarmak, yaşayan mirasını yeni kuşaklara aktarmak ve siyasal anmalarla kalplerde yer edinmesi sağlamak için duyarlılık göstermek her kürd yurtseverinin görevidir. Ne yazık ki hala politik bağnazlık girdabından ve 1970’ler sonrası ideolojik fay hatlarının etkisinden kurtulamayan ve Leyla Qasım’ı dar bir bölgede ve siyasal bir yelpazede tutmaya çalışan çevreler ve politik bilinç fukarası olan bireyler mevcuttur. Geçmişteki ezberlerinin esiri olmuş bu çevreler KDP ve Barzaniler düşmanlığı noktasında Kürdistan mücadele tarihini kendileriyle başlatma hastalığının esiri olmuş durumdalar. Oysa biliyoruz ki Kürdistan Ulusal Kurtuluş mücadelesi iki yüz yılı aşkın bir süredir devam etmektedir. Her parçada yürütülen mücadele ve kazanımlar Kürd ortak aklının bir sonucu ve tarihsel mirasıdır. Bu bağlamda Leyla Qasım ve arkadaşlarının mücadele geleneği Kürdistan’ın her alanında etkili olmuştur ve inşa özelliğiyle gönüllerde taht kurmuştur.

Leyla Qasım ve arkadaşlarının mücadele geleneği, bugün çeşitli şekillerde hatırlanmakta ve onurlandırılmaktadır. Birçok Kürd ailesi kızlarına onun onuruna Leyla adını vermektedir. Leyla Qasım’ın mirası: Mücadelesi ve yaşam hikâyesi Kürd edebiyatında yer alarak, Kürdistan Ulusal Kurtuluş mücadelesini etkilemeye ve Kürd milleti kendi kaderini tayin etme mücadelesini yürütmeye karalı gelecek nesillere ilham vermeye devam etmektedir.

Leyla Qasım’ın direniş mirası ve mücadelesi farklı zemin ve alanlarda anılması, kolektif ulusal kimlik bilincinin güçlenmesini ve direniş ile fedakârlık değerlerini nesilden nesille aktarması açısında çok önemlidir. Leyla Qasım’ın mücadele mirasının Kürd halkı tarafında sahiplenmesi onun ulusal bir kahraman olarak resmi olarak tanındığını ve saygı gördüğünü göstermektedir. Bugün Güney Kürdistan’da gerek toplumsal yaşamda olsun gerekse kamusal alanda olsun bu tür etkinlikler, projeler ve anıtlar şeklinde farkındalık yaratma çabası, kolektif hafızanın güçlenmesine ve ulusal kimliğinin şekillenmesine hizmet etmektedir.

Sonuç olarak, Leyla Qasım ve arkadaşlarının mücadele kararlılığı, yaşam ve fedakârlıkları, Kürt halkının baskı ve zülme karşı direnişinin kalıcı bir sembolü olarak tarih sayfalarında yer edinmiştir. Bu kararlı direnişin kazanımları devletleşme yolunda ciddi merhaleler kazanmış ve filli sonuçlarıyla yanı başımızda durmaktadır. Bu kahramanların sarsılmaz bağlılığı, cesareti ve nihai fedakârlığı, Kürd ulusal bilincine derinlemesine etkilediğini ve Kürdlerin ulusal özlemlerinin peşinde yürümesi için bugün de ilham vermeye devam etmektedir. Leyla Qasım ve arkadaşlarının idam edilmelerinin 51 yıldönümünde, Leyla Qasım’ın “Beni öldürebilirsiniz, ama halkımı asla” tutum ve kararlılığı eşliğinde saygı ve hürmetle anıyoruz.

Cano Amedî 11.05.2025

Geef een reactie

Je e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *