İbrahim GÜÇLÜ
Deng Dergisinin 100. Sayısı yayınladı. Bu sayıda ben de bir değerlendirme yazısı yazdım. Deng Dergisinin 100. Sayısının yayınlanmasından sonra, 24 Ocak 2016 Tarihinde bir panel düzenlendi. Panelde, Kürt Basınının geçmişi ve günümüzdeki konumu tartışıldı. Bu panelde basına ilişkin çok konu üzerinde konuşuldu. Ama konuşulması gereken güncel konular ve belki de temel konular konuşulmadı. Bu konulara ilişkin sorduğum sorulara cevap alamadım/alamadık.
( I )
Basın, günümüzde genel anlamda yazılı, görsel, dijital niteliklidir. Basının görev ve fonksiyonu da en genel anlamda, “halkı, halkları, insanları, vatandaşları bilgilendirme, aydınlatma ve bilinçlendirmedir.” Basının verdiği bilgilerin karakteri ve metodu, aydınlanmanın ve bilinçlenmenin karakterini belirler.
Bu bağlamda, demokratik ülkelerdeki basınla, yarı-demokratik, demokratik olmayan ülkelerdeki (totaliter, monarşik, teokratik, faşist) basın arasında, misyon, fonksiyon, görev, yapılanma açısından niteliksel fark var.
Demokratik ülkelerde, devlete bağlı çok sınırlı yazılı ve görsel basın vardır, ya da hiç yoktur. Bu ülkelerde, görsel ve yazılı basın, özerk/özgür, bağımsız, tarafsız, demokrat niteliktedir. Bu nedenle basın, devletin çıkarlarına uygun haberler vermez, bilgiler sunmaz. Özgür, tarafsız, bağımsız, demokrat bir şekilde bilgiler ve haberler sunar. Yorumu ve değerlendirmeyi vatandaşa bırakır. Bu da kafa karışıklığına yol açmaz. Algı operasyonuna meydan vermez. Farklı düşüncelere yer verir. Sağlıklı aydınlanmaya ve bilinçlenmeye yol açar. Farklı düşüncelerin seçenek olarak kamuoyuna ve vatandaşlara sunulmasını sağlar.
ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, demokrat ülkelerdir. Bu ülkelerdeki yazılı ve görsel basın, özerk/özgür, bağımsız, tarafsız, demokrat, farklı düşüncelere yer veren, devlet vesayetinin basın üzerinde var olmadığı, bir basındır.
Yarı demokratik ülkelerde, yazılı ve görsel basın, hem devlet ve iktidarın egemenliği altındaki bir basındır; hem de devletten bağımsız olan şirketlerin ve kişilerin basındır. Bu ülkelerde, Devlete ve iktidara bağlı olan yazılı ve görsel basın, özgür, bağımsız, tarafsız, demokrat değildir. Bu basında, taraflı, devletin ve iktidarın düşünceleri doğrulusunda haberler ve bilgiler sunulur. Devlet ve iktidarın yazarları tarafından bu basında yazılar yazılır, yorumlar yapılır. Bununla da devlete ve iktidara bağlı tekçi, sorgulamayan ve soru sormayan insanların oluşmasına çalışılır. Bu basında, farklı düşüncelere yer yoktur. İnsan hak ve özgürlüklerine, hukukun üstünlüğüne saygılı olunmaz. Tersine insan hak ve özgürlüklerini, hukukun üstünlüğü hiçe sayılır ve ayaklar altına alınır. Devlet ve iktidara bağlı olmayan basın da, yarı-tarafsız, yarı-özgür, yarı-bağımsız, yarı-demokratiktir. Bu basında da, sahiplerinin tam vesayeti, devletin ve iktidarın da yarı-vesayeti vardır. Bu basında, demokratik kültürün köklü, derin, yapısal olmamasından dolayı, sınırlı şekilde farklı düşüncelere yer verilir.
Türkiye, Rusya, Katar, Hindistan, Pakistan gibi ülkelerdeki yazılı ve görsel basın da bu kategori çerçevesinde ele alınabilir.
Demokratik olmayan ülkelerde, yazılı ve görsel basın, devletin ve devlete bağlı kurumların basınıdır. Bu basın, özgür, bağımsız, tarafsız, demokrat değildir. Devletin çıkarları ve ideolojisi çerçevesinde bilgi ve haberler verir. Aynı zaman da kendi kültürel ajanları, devletin aydınları, yazarları, gazetecileri vasıtasıyla da yorum ve değerlendirmeleri yaptırıp, halka, vatandaşa dikte ettirilir. Bu karakteri gereği bu yazılı ve görsel basın, halkın çıkarlarına olan bilgilendirme yapmaz ve haberler vermez. Manipülasyon ve algı operasyonu yapar, psikolojik savaş verir. Devlet ideolojisine ve devlete bağlı fanatik bir bilinçlenmeye yol açar. Bu bilinç, sorgulamayan, soru sormayan, özgürce yorum ve değerlendirme yapmayan bir insan tipinin; tekçi düşünen, devlet ideolojisini, devlet liderini putlaştıran insan tipinin oluşmasına yol açar. Bu ülkelerde yazılı ve görsel basın, farklı düşüncelere, muhaliflerin düşüncelerine kesinlikle yer vermez. Bu basın bu nedenle, alabildiğine tehlikeli bir basındır. Hak ve özgürlüklere, hukukun üstünlüğüne saygı duymayan, hatta bunları ayaklar altına alan; demokrasiye, güzel olan her şeye, farklılıklara, gerçeklere, bilime karşı bir basındır.
İran, Suriye, Suudi Arabistan, Kuzey Kore gibi farklı nitelikli diktatörlüklerin olduğu ülkeler, demokratik ülkeler değildir. Bu ülkelerdeki yazılı ve görsel basın, özgür, bağımsız, tarafsız, demokrat değildir. Devletin çıkarları ve ideolojisi çerçevesinde bilgi ve haberler verir. Farklı düşüncelere bu basında yer yoktur. Devlet vesayetinin mutlak bir şekilde üzerinde olduğu bir basındır.
( II )
Kürdistan’da görsel ve yazılı basın, demokrasi, düşünce özgürlüğü, insan hak ve özgürlükleri, hukukun üstünlüğü, uluslar arası basın kriterleri açısından incelenirse karşımıza çok parlak bir tablo çıkmaz. Özellikle de Kürdistan’ın Kuzeyinde hiç mi hiç parlak bir tablo çıkmaz.
Kürdistan yazılı basını, özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi veren bir milletin basını olduğu için, basının Kürtçe ve milli olup olmaması da çok önemlidir.
Kürdistan’ın Güneyindeki yazılı ve görsel basın, Kürdistan’ın sahip olduğu siyasi statü ve amacı açısından da bir yapı kazanmış durumdadır. Kürdistan Federe Bölgesinde genel anlamda yazılı ve görsel basın Kürtçedir. Bu bağlamda, Kürt basınından bahsetmek yerindedir. Kürdistan’ın bağımsız devlet olmasını savunan basın olması anlamında mili bir basın, Kürdistan’ın bağımsız devlet olmaması anlamında da milli olmayan bir basın vardır. Kürdistan Federe Devletinde yazılı ve görsel basın, partilere bağlı olan güçlü bir basındır. Bu basın, siyasi partilerin mutlak anlamda egemenliği altındadır. Esas olarak parti düşüncelerinin kamuoyunda ve halk içinde yer etmesi için bir misyona sahiptirler. Burada da, siyasi partilerin karakteri, yazılı ve görsel basının milli ya da ideolojik olup olmamasını tayin ediyor. Kürdistan Yurtsever Birliği ve Goran’ın basını, ideolojik milli karakterli bir basındır. Bu basın da, yarı-özerklik, yarı-tarafsızlık, yarı-bağımsızlık, yarım-demokratlık da söz konusu değildir. Kürdistan demokrat Partisinin basını, toplumsal ve milli bir basındır. Yarı-özerk ve yarı-özgür, yarı-tarafsızlık, yarı-bağımsızlık ve yarı-demokratlık karakterine sahiptir.
Kürdistan Federe Devletinde, Kürdistan Demokrat Partisinin öncülüğünde, Kürdistan Demokrat Partisinin genel anlamda yönlendiriciliğinde, özgür, tarafsız, bağımsız, demokrat ve çoğulcu bir yazılı ve görsel basın da var. Bu basın da tümden güdümlü, tek taraflı, sadece Kürdistan Demokrat Partisinin haberleri ve yorumları verilmez. Farklılıklara ve farklı düşüncelere olanak sağlayan bir basındır. Rûdaw ve Kürdistan 24 Televizyonları bunun en somut kurumlaşmış yapılarıdır.
Kürdistan’ın Kuzeyinde yazılı ve görsel basın macerası farklı bir mecrada yürüdü. Uluslar arası basın standartları, millilik karakteri ve içeriği itibariyle oldukça olumsuz bir yerde durdu ve duruyor.
Yakın basın ve siyasi kültür tarihimizde yayıncılık, gazete ve dergilerle başladı. Dergiler ve gazeteler, ideolojik grupların ve illegal siyasi partilerin dergi ve gazeteleri oldu. Bu dergi ve gazetelerin bir kısmı tümden Türkçe, bir kısmı üçte biri Kürtçe ve dörtte üçü de Türkçe dergi ve gazeteler oldu. Bu dergi ve gazetelerin, Kürtlerin kendi kaderini kendi iradesiyle tayin etmesini savunması ve Kürt milletinin bağımsız devlet ya da federal devlet olmasını talep etmesi bağlamında millilik açısından bir soruna sahip değildi. Ama bu dergi ve gazetelerin Kürtçe olmaması, millilik karakterleri açısından sorunlu ve zaaflı bir durum yarattı. Bunun yanında, bu dergi ve gazetelerin, ideolojik grupların ve partilerin mutlak egemenliği altında olmasından dolayı da genelin ve tüm milletin gazete ve dergileri olamadılar. Kendilerinin ve etkiledikleri/örgütledikleri sınırlı toplumsal kesimlerin gazete ve dergileri oldular. Bu dergi ve gazeteler, özgür, tarafsız, bağımsız, demokrat karakterde olmadılar. Partilerin ve ideolojik grupların düşüncelerini kamuoyuna sunan, farklı düşüncelere yer vermeyen, insan hak ve özgürlüklere saygı göstermeyen, demokrat olmayan, ideolojik grupların ve partilerin birbirlerine karşı savaşların aracıydılar.
1990’lardan sonra PKK mutlak egemenliğinde görsel basına da geçildi. O tarihten sonra da ve bulunduğumuz aşamada da Kürdistan’ın Kuzeyindeki yazılı ve görsel basın, çerçevesini çizdiğim, tanımladığım karakterini değiştirmedi daha da bu karakterini olumsuz ve tehlikeli bir aşamaya taşıdı.
Kürdistan’ın Kuzeyinde: PKK yazılı ve görsel basını, PKK dışı yazılı basın ayrımını nitelik olarak yapmak gerekir.
PKK dışındaki yayıncılık ve basın da, iki kategoride ele alınabilinir. Bir kategori, parti ve ideolojik grup yayıncılığıdır ve basınıdır. Bu yayıncılık, ağırlıkla Kürtçe bir yayıncılık ve basın değildir. Bu bağlamda milli bir zaafa sahiptir. Bu basın da yarı-demokrat, yarı-özgür, yarı-tarafsız, yarı-bağımsızdır. Bu basında, sınırlı ölçüde farklı düşüncelere yer vardır. İkinci kategori, parti ve ideolojik gruplardan bağımsız güçsüz bir basın ve yayıncılıktır. Bu yayıncılık ve basın, parti ve ideolojik grupların yayıncılığından biraz daha özgür, tarafsız, bağımsız ve farklı düşüncelere yer veren bir yayın ve basındır.
PKK, Kürdistan’ın Kuzeyinde mutlak anlamda basın üzerinde bir tekele sahiptir. PKK, yazılı ve görsel basını, sınırlı nitelikte Kürtçedir. Bu nedenle, PKK’nın yazılı ve görsel basınını Kürtçe basın, Kürt basını sayabilmek zordur. Bunun yanında, Kürdistan’ın bağımsızlığına karşı olması, üstelik Kürdistan’ın Güneyindeki devletleşmeye karşı olmasıyla milli nitelikli bir basın olmadığı da tartışmasız.
PKK’ın basını, demokratik olmayan (totaliter, monarşik, teokratik, faşist) ülkelerdeki basının yapısına ve karakterine sahiptir.
PKK basını, özgür, bağımsız, tarafsız, demokrat değildir. PKK’nın ve vesayeti altındaki devletlerin çıkarları ve ideolojisi çerçevesinde bilgi ve haberler verir. Aynı zaman da kendi “aydınları”, yazarları, gazetecileri vasıtasıyla da yorum ve değerlendirmeleri yaptırıp, dikte ettirirler. Bu karakteri gereği, bu yazılı ve görsel basın, halkın çıkarlarına olan bilgilendirme yapmaz ve haberler vermez. Manipülasyon ve algı operasyonu yapar, psikolojik savaş verir. PKK ideolojisine ve PKK’ya bağlı fanatik bir bilinçlenmeye yol açar. Bu bilinç, sorgulamayan, soru sormayan, özgürce yorum ve değerlendirme yapmayan bir insan tipinin; tekçi düşünen, PKK ideolojisini, PKK’yı, PKK liderini ve liderlerini putlaştıran insan tipinin oluşmasına yol açar. PKK’nın yazılı ve görsel basınında farklı düşüncelere, muhaliflerin düşüncelerine kesinlikle yer verilmez. Hak ve özgürlüklere, hukukun üstünlüğüne saygı duymayan, hatta bunları ayaklar altına alan; demokrasiye, farklılıklara, gerçeklere karşı bir basındır. Uluslar arası basın ilkelerine ve standartlarına uygun hareket etmemektedir.
Diyarbekir, 3 Şubat 2016