Kürdistan ve Türkiye’de insanların acıları büyük, kolları ve kanatları kırık, çaresizler…

İbrahim Güçlü 

Kürdistan ve Türkiye 6 Şubat 2023 tarihinde saat 04.17’de Maraş Pazarcık merkez olmak üzere 8 şiddetine yakın bir deprem yaşadı. Bu deprem 10 önemli şehri (Maraş, Diyarbakır, Malatya, Adıyaman, Antep, Urfa, Osmaniye, Adana, Kilis, Hatay) etkisi altına aldı. Görüleceği gibi genel olarak Kürdistan şehirlerinden gerçekleşen bir deprem. 

Deprem Diyarbakır’da çok şiddetli bir tonda etkisini gösterdi. Doğal olarak o saatlerde uykudaydık. Ben geç uyuduğum için ilk planda uyanamadım. Sevgili eşim Gülfer Hanımın beni çağırmasıyla uyandım. O zaman gördüm ki evimiz beşik gibi sallanıyor. Bu sallanma oldukça da uzun bir süre devam etti.  Ben hiç hareket etmeden sonucu beklemenin doğru olacağını Gülfer Hanıma telkin ettim. Ama o sallantıda evin yıkılmasının kaçınılmaz olduğunu düşündüm. Dolayısıyla bir anlamda yolun sonuna geldiğimiz duygusunu yaşıyordum. Buna rağmen hiçbir tedirginliğim ve korku taşımadım. İşin olacağı yere varacağına karar verdim. Bu rahatlığım bunun gibi birçok kavşak noktalarını çok yaşamış olmamdan ileri geldiği avantajını taşıyordum. Bir de hayatımızın birçok şekilde sona ereceğinden kendimi çoktan ikna etmiş olmamdan ileri geliyordu. 

Yeni artçı depremlerin olacağını hesaba katarak evden çıkmak; ama bundan önce televizyona bakmak gerekiyordu. Televizyonda felaketin bütün boyutlarını almak da ilk planda mümkün değildi. Ama gelişmelerin ilk boyutlarıyla felaketin çok büyük olacağı anlaşılıyordu. 

Hızla evden çıktık. Bizim yaşadığımız site büyük bir site ve 250 ailenin birlikte yaşadığı bir site. Dışarı çıktığımızda sitenin tüm ailelerifertleri dışarıdaydı. Site meydanı tam bir hayat mezattı. Büyük bir tedirginlik ve korku yaşanıyordu. Yaşlılar, kadınlar ve çocuklar arabalarda, yetişkin erkekler, genç kızlar dışarıda voltadaydılar. Yorumlar yapıyorlardı. 

Dönemin kış olması da işleri zorlaştırıyordu. Ama biz Dışarı çıktığımızda karın yağmış olması ve erimekte olmasından dolayı hava yumuşaktı. 

Bu arada parça parça bilgiler almaya başladık. Bu parça parça aldığımız bilgiler bile büyük bir felaket tablosunun habercisiydi. 

Televizyonlarda ikinci bir açıklamaya kadar evlere girilmemesi anonsu televizyonlardan yapılıyordu. Biz de bu açıklamaya bağlı kalarak, 4 saat dışarıda kaldık. Ama bizim sitenin deprem sallantısından hiç darbe almaması bizim evlere geçmemiz için cesaret verici oldu. Evlere geçtik. 

Televizyonları izlediğimiz zaman sosyal medyadan ve gazete haberlerinden boyutlu bir durum karşımıza çıktı. Gelişmeleri izlemekten başka da yapacağımız bir şey yoktu. Diyarbakır’da da zaman için 20 binanın yıkılmış olduğu netleşti. 

Sabahın erken saatlerinde (04.17) gerçekleşen depremle birlikte başlayan telefonlar giderek de yoğunlaşmaya başladı. Biz de televizyonu çok dikkatle izlemeye başladık. Saat 13.30’a doğru ikinci ve yine uzun bir sallanmayı yaşadık. O zaman da sakinliğimizi koruduk. Ama binanın buna çok fazla da dayanamayacağına daha fazla ikna olduk. Bunun üzerine yine hızla dışarı çıktık. Yine Site sakinlerimiz de dışarıdaydılar. Her saniye olumsuz haberler alıyorduk. Her yeni olumsuz haber gerilimi neden oluyordu. 

Bunun bir artçı deprem değil, yine Maraş merkezli büyük ve 7.6 şiddetinde bir gerçek deprem olduğunu haberleri gelince, gerilim daha da fazla arttı. Bunun üzerine herkes bir çaresizlik ruh halini yaşıyordu. Diyarbakır’daki felakette bir şey yapamamanın acısını duyuyordu. 

Tabi ki bütün bu gelgitler içinde evlere girilemeyeceğinin de hesapları yapılmaya başlandı. Biz de Diyarbakır’dan geçici olarak ayrılmaya karar verdik. Ergani’de yazar Aytekin Yılmaz’ın babası ve ağabeyleri geçmişte de ve günümüzde de yakın dostlarımız olduğundan dolayı, onların köyüne gitmek için yola çıktık.  Aytekin Yılmaz’ın değerli annesi Sara Hanım (Aytekin Yılmaz’ın babası ve köyleri Türk olmasına rağmen annesi önemli Kürt aşiretinin kızı. Bundan dolayı da evde aşiret kültürü geçerlidir. Tam bir aşiret reisi gibidir) ve kıymetli ağabeyi Aydın ve çocukları bizi çok güzel karşıladılar ve misafir ettiler. Tabi ki bizim dışımızda da iki katlı evi dolduracak kadar misafirler var.  Gecemizi köyde güzel geçirdik. Ama huzursuzluk da bir yandan devam etti.  Öyle anlaşılıyor ki birkaç gün daha köyde kalmaya devam edeceğiz. 

Diyarbakır-Ergani arası 56 kilometre. Köye varmak için 65 km gitmemiz gerekiyordu. 60 km’lik yolu 3 saatte aldık. Çünkü Elazığ-Ergani’ye doğru yola çıktığımızda gördük ki Diyarbakır boşalıyor. Yollar tıklım-tıklım araba. 

Kürdistan ve Türkiye’de yaşanan deprem geçmiş depremlerden; Erzincan, Erzurum, Varto, Bingöl, Van-Muradiye, Lice, 1999’daki Kocaeli, Van, son zamanlardaki Malatya-Elazığ gibi depremlerden alan itibarıyla daha çaplı ve daha yıkıcı bir deprem. Bunu bir ilk saptama olarak yapmak, sorunu anlamaya, çözüm önerilerini üretmeye daha fazla yardımcı olacağını düşünüyorum. 

Tam anlamıyla bir 3. Ülke trajedisi, tedbirsizliği, sorumsuzluğu ve beceriksizliği yaşanıyor. 

Türkiye insanı büyük acı yaşıyor. Kolları ve kanatları kırık konumdadır.. 

Kürdistan, milli ayaklanmalar sonrasındaki toplu katliamlar, toplu sürgünler ruh halini yaşıyor. Bu sefer Kürtleri öldüren doğrudan sömürgeci devlet değil, doğa felaketi depremdir.

 Deprem anından itibaren, devletliler değilse de, devlet dışı Türk muhalefet güçleri ve Kürtler, depremin nedenlerini tartışmaya başladılar. Bu konuda çok farklı fikirler var. Bunları gelecek makalemde ele alma olanağı bulmam olanaklı. 

Şimdilik bu kadar yazmayı yeterli görüyorum..  

İnsanlarımızın, milletimizin başı sağ olsun. Yaralılarımıza şifa diliyorum. 

Diyarbekîr, 7 Şubat 2023

Geef een reactie

Het e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *