24 Haziran 2018  Seçimleri : (I) Herşey Devlet Aklının Belirlediği Çerçevede Oluştu

Sedat ÇINAR

30 Haziran 2018

Seçimlerden bir hafta önceydi. Bir gazetececi arkadışım aradı. Seçimin  sonuçlarına ilişkin tahmin soruyordu.

“Cumhurbaşkanlığında  Erdoğna  ilk turda seçilir,  AKP 301 vekili çıkaramaz;  HDP 11,5 ile barajı aşar,  Demirtaş Partisinden 3 puan eksik alır;

M.Akşener Demirtaş’tan en az 1 puan eksik alır;

MHP Kasım 2015 oylarını korur.” demiştim.

24 Haziran seçimlerinin yapıldığı günün gecesi aynı gazeteci aradı: “Telefonla çok sayıda insandan görüş aldığını, nerdeyse küsuratlarına kadar sonucu tespit eden dört  arkadaşından biri olduğumu, bunu nasıl bilebildiğimi, neyi düşündüğümü” soruyordu.

Kısaca kendisine “devlet aklı” dedim. Tahminlerimdeki parametreleri anlattım.

  • “Devlet aklı” Türkiye’nin her alanda zor bir süreçten geçtiğini ve bir beka sorunu yaşadığına inanıyor. Dünya’da, Orta Doğu`da yeni dengeler oluşuyor.

Türkiye  bu dönemi güçlü bir liderlikle, Erdoğan’ın liderliğinde götürmeliydi. Bu akıl gereği Erdoğan yarışı, hem de birinci turda %50’nin üstünde bir oranla tamamlamalıydı. Öyle oldu.

  • Anayasada Başkanlık Sistemi veya Cumhurbaşkanlığı Sisteminde, Başkanın/ Cumhurbaşkanının  yetkilerini  yeterince denetleyecek, dengeleyecek mekanizmalar eksikti.

 

AKP’nin çoğunluk olduğu   Parlamento tablosunda , Erdoğan‘ın kişisel özellikleri de dikkate alındığında, devlet aklının öngördüğü çizgileri aşındırabilir, bu çizgilerin dışına çıkabilir, çıkabilirdi. Bu nedenle AKP 301’in altında olmalıydı. Öyle oldu.

  • AKP’nin Parlamentoda 301’in altında kalması ancak ve ancak HDP’nin barajı aşmasıyla mümkün olabilirdi Tek başına parlamento çoğunluğunu elde etmiş bir AKP, barajı aşmış bir HDP’den daha fazla risk taşıyacaktı.

 

Üstelik HDP’nin baraj altında kalması AKP’nin tek başına anayasa değişikliği yapabilecek çoğunluğa bile sahip olmasına yol açabilirdi.

Devlet aklı riskli olmayanı tercih edecekti. Bu sebeple de HDP’nin barajı aşması sağlandı.

Önceki seçimlerde de  benzer görevler verilmişti.

HDP’nin seleflerine Temmuz 2007 seçimlerinde, AKP’nin tek başına Cumhurbaşkanı belirleyecek bir çoğunluğun elde edememesi için 2011 yılı seçimlerinde, tek başına anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşmaması için işlev görmesi öngörülmüştü.

2007 yılında  MHP Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Meclis Genel Kuruluna katılmasaydı, AKP Abdullah GÜL’ü cumhurbaşkanı seçemeyecekti. 2011 yılında da gerçekten de HDP seleflerinin seçtirdiği bağımsız milletvekilleriyle AKP Anayasa değişikliği yapabilecek çoğunluğu elde edememiş ve artık anayasayı değiştirmekten vazgeçmişti. (HDP’ye verilen, AKP’nin parlamentodaki gücünü kırma görevinin Kürtler için yarattığı sonuçlar üzerine çok ciddi  düşünülmesini öneriyorum.)

  • MHP oy kaybetmeyecekti. Devlet aklı MHP’ye  bu mekanizmada mekanizmayı çalıştıran bir anahtar görevi  yüklemişti. Devlet aklının öngördüğü şey oldu. MHP ERDOĞAN’I DENGELEYEN VE DENETLEYEN bir konuma geldi.

 

MHP’nin darbe gecesindeki darbe karşıtı tutumu, “Fırat Kalkanı” ve Afrin harekatlarına verdiği  destekler, PKK VE FETÖ ile mücadelede ortaya koyduğu destek BAHÇELİ’yi ERDOĞAN’ın patronu, büyüğü konumuna yükseltmişti. 1 Kasım 2015 seçimlerindeki oylarını kaybetmesi için Türk milliyetçiliğinin nezdinde hiç bir sebep yoktu. Nihayet MHP oylarını korudu.

5.) İyi Parti, AKP karşıtlarının parlattığı ve kadrosal olarak desteklediği bir partiydi. İyi Partiden beklenen şey ,   AKP destekçisi olan MHP’nin gücünü kırmak ve altını oymaktı. Temmuz 2015 tarihinden beri yükselişte olan milliyetçi dalga, İyi Patinin kadro kapasitesi, M.AKŞENER’in tüm zorlamalara rağmen karizmasının yetmezliği, hazırlıklarında yeterli bir sürenin olmaması, seçim sürecinde kullandığı dil ve CHP ile ilişkileri İyi Partinin görevini yapmasını engelledi. İyi Parti MHP’nin gücünü kıramamış, İyi Parti HDP’nin ve M.AKŞENER, DEMİRTAŞ’ın gerisinde kalmışlardı.

İyi Partinin aldığı oylar da radikal –milliyetçi sağ oyların hanesine eklenen oylardır.

Zaten  2008 ekonomik krizinden sonra, Batıda da radikal sağ yükselmekteydi. İyi Partinin aldığı oylar MHP’ye eklenirse Türkiye’de, radikal/ milliyetçi sağcılığın vahim düzeye yükseldiği görülmektedir.

Sadet Partisi, Vatan Partisi ve HAK-PAR. filler tepişirken ezilen çim noktasındaydılar. Bir varlık gösteremediler.

HDP barajı yine geçti, Kürtler için değişen ne var? Bugünkü tablonun arka planı: 

Sonraki yazıya.

Geef een reactie

Je e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *