UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde bulunan dünyanın en eski yerleşim yerlerinden Şanlıurfa’daki 9 asırlık Harran Sarayı’nın ana kapısı ortaya çıkarıldı. Yaklaşık 7 metre yüksekliğindeki kapı, bazalt taşlarla yapılmış.
UNESCO’nun Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer alan dünyanın en eski yerleşimlerinden Şanlıurfa’nın Harran ilçesindeki 9 asırlık Harran Sarayı’nın 7 metre yüksekliğindeki kapı gün yüzüne çıkarıldı.
Bölgede 6 yıldır kazı çalışmalarını yürüten Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Harran Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal, bir dönem Asurlular ile Emevilere başkentlik yapan tarihi bölgede gerçekleştirilen çalışmaların, ciddi bir potansiyeli ortaya koyduğunu ifade etti.
Harran Sarayı’nda daha önceki dönemlerde yapılan kazılarda üç kubbeli hamam bulunduğunu anımsatan Önal, Zengi Atabeyliği ve Eyyubiler Dönemi’ne ait 12-13’üncü yüzyılda yapılan hamamın soğukluk, ılıklık, sıcaklık odaları ve külhan bölümlerinin de tamamen ortaya çıkarıldığını belirtti.
‘KAPIYI ORTAYA ÇIKARTMAK İÇİN İKİ YILDIR UĞRAŞIYORUZ’
Prof. Dr. Mehmet Önal, Harran Sarayı’nın Orta Doğu ülkelerinde Orta Çağ’dan bu yana ayakta kalmış nadir saray örneklerinden birisi olduğuna dikkati çekerek, 9 asırlık tarihi sarayın yüzlerce odasının bulunduğunu bildirdi.https://217447c20e664494e03ab09895417255.safeframe.googlesyndication.com/safeframe/1-0-37/html/container.html
Sarayın iki yıldır ana kapısını ortaya çıkarmak için yoğun emek harcadıklarını vurgulayan Önal, şöyle devam etti:
“İki yıldan beri kalenin güneydoğu kısmında bulunan ana kapıya yoğunlaştık. Tarihi Harran Sarayı’nın bilinen iki kapısından birisini tamamen meydana çıkardık. Yaklaşık 7 metre yüksekliğindeki kapı bazalt taşlarla yapılmış. Zeminine yakın yerlerde yıldız motifleri de kazılarımızda meydana çıktı. Bazalt taş üzerine Arapça yazılı başka yazıtlar da bulduk. Bu yazıtlar da bu önemli yapımının net bir şekilde tarihlenmesine de katkı sağlayacaktır.”
Saraydaki kazılarda bulunan damga mühürleri, yüzükler ve ok uçlarının üzerindeki yazı ve simgelerin de arkeologlar tarafından çözümlenmeye çalışıldığını dile getiren Prof. Dr. Önal, kazıların yıl boyunca sürmesinin daha çok tarihi eserin ortaya çıkarmasına imkan sağlayacağını sözlerine ekledi.
Yazı ve simgelerin de arkeologlar tarafından çözümlenmeye çalışıldığını dile getirdi. (AA)