Çermiğin Sümbül’ü soldu.
Dün Kamil Sümbül’ü kaybettik.
Ben bir dostumu, Kürtler bir değerini yitirdi.
Kürt halkının özgürlük ve kurtuluş mücadelesinin bir neferiydi Kamil, devrime giden yolu nihayetinde yıldızlara yükselmede buldu. Bedenini Stockholm’de toprağa bırakıp ruhu nereye uçacağını bilen bir beyaz güvercin gibi gökyüzüne uçtu.
Ölüm geri dönüşü olmayan bir sondur, insanın sevdiklerinden kopmasıdır. Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde “Ana, Esas Duruşa Geç!” diyen “Sivas Sürgünü” yok artık. Her şeyi olduğu gibi bırakıp sessizce gitti.
Geriye mücadele ile yoğrulmuş anılar ve temiz bir isimi miras bıraktı.
Biliyorum. Ölüm, yaşamın doğal olgularından biri, ama insanın sevdiği birini kaybetmesi de dayanılması çok zor bir duygu. Ve kabullenmek çok zor olsa da, o sonsuzluğa, biz onsuzluğa mahkûmuz şimdi. Önce yaşamak, sonra da ölmek için doğmuşuz çünkü.
Yaşlılık hastalıkların limanıdır denilir, ama Kamil yaşlılıktan değil; “coğrafya kaderdir” sözünü doğrularcasına Çermik Hastalığı olarak bilinen mezotelyoma’dan, yani asbestin akciğer ve akciğer zarında yarattığı tahribat nedeniyle yaşamını yitirdi.
O yaşamını yitirince, benim de ciğerimden bir parça eksildi.
İnsan kendi kaderini yaşamaktan kaçamaz. Kamil Çermik sevdalısıydı, ama yaşamın bir oyunu gibi Çermik hastalığı denen hastalık yaşama veda etmesine neden oldu.
Kamil benim sadece akrabam, dostum, yol arkadaşım değil; aynı zamanda o güzel bir insandı. İlişkilerimiz sevgi saygı temelinde hep sürdü, hiç kopmadı. Gençlik dönemlerimizde ve sonrasında ben Türkiye Komünist Partisi, Kamil önce Rızgari sonra da Ala Rızgari gibi farklı safalarda yer almamıza rağmen fırsat bulduğumuzda Ankara’da, Diyarbakır’da, İstanbul’da buluşur, konuşur, görüş alış verişi yapar, siyası düşüncelerimizi eleştirir ama hiç birbirimizi incitmezdik.
Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi’nde de ruhunu teslim etmeyenlerdendir; cezaevi ve koğuş arkadaşımdır.
En son yazdığı (Konstantin Mikhailoviç Simonov’un) “Bekle Beni şiirinin Diyarbekir 5 Nolu Cezaevi’ndeki etkisi” başlıklı yazısına “2023’ün son yazısı” demişti. Nereden bilecektik, bu yazının gerçekten de son yazısı olacağını.
Üretken bir yazardı. Yazdığı kitap ve yazılarında Kürt halkının geçmişte yaşadığı acıları, olayları, şahsiyetleri ve kaybolmuş yılları/hayatları unutulmuşluğun kör kuyusundan çıkarmaya, kendince cesur, dürüst, naif ve kırılgan oluşumuzun nedenini anlatmaya çalışıyordu.
Kamil Sümbül yok artık. O, şimdi sonsuz uzun yürüyüşte.
Güzel anılarda, bıraktığı eser ve değerlerde yaşasın.
Sevgili Kamil, bil ki, ölümünle, sonsuz ayrılıkla, sessiz bilinmeze giderken bir devrimci olarak gideceksin; görevini yapmış biri olarak, onurlu ve baş eğmez bir duruşla… Yolun açık olsun!
Sevgili eşine, sevgili çocuklarına ve sevenlerine sabır ve güç diliyorum.
Kamil Sümbül Kimdir?
Kamil Sümbül, 1956 yılında Diyarbakır ili Çermik ilçesinde doğdu. İlk ve orta okulu Çermik’te, liseyi Siverek’te okudu. 1973 yılında Konya Seydişehir ilçesine taşındı. Burada Etibank Alüminyum Fabrikasında işçi olarak çalışıp sendikal mücadeleye katıldı. I. Milliyetçi Cephe hükümeti döneminde işten atıldı. 1976 yılında Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi (ADMMA)’nin Kimya Mühendisliği bölümünü kazanarak Ankara’ya yerleşti. 2 Eylül 1979 yılında tutuklandı. Yedi ay Mamak Askeri Cezaevi’nde kaldı. Ardından 1980’de Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’ne gönderildi. 1982’de yargılandığı Rızgari/Ala Rizgari dava dosyasından 8 yıl ceza aldı. Cezasını fazlasıyla yattı. Çıkınca Sivas’a sürgüne gönderildi. Cezaevi sonrası Kürt halkının gasp edilen haklarını savunması nedeniyle aldığı cezadan ötürü okuma hakkı da elinden alındı. Ve 1988 yılında hayat onu İsveç’e savurdu. Orada mülteci kampındayken cezaevi anılarını yazmaya başladı. Sonrasında İsveç vatandaşı oldu.
Yayımlanmış üç eseri bulunmaktadır:
1. Ana! Esas Duruşa Geç/Diyarbakır 5 Nolu’dan Hikayeler-1, Vate Yayınevi, 2011, İstanbul.
2. Ana Esas Duruşa Geç!/Diyarbakır 5 Nolu’dan Hikayeler-2, Apec, 2018, İsveç.
3. Sivas Sürgünü, Apec, 2023, İsveç.
Not: Vefatından 3 gün önce telefonla görüştüğümüzde Sivas Sürgünü kitabını Türkiye’de basımı konusunu sormuş ve hangi yayınevinde bastırılabileceğini sormuştu.
(TH)