Ermeniler, Kürdler, Azeriler

Kürdistan denince genel olarak dört parça Kürdistan anlaşılır. Türkiye’deki, Irak’daki, İran’daki, Suriye’deki Kürdistan parçaları. Kürdistan’ın bir kesiminin de Kafkasya’da olduğu yakından bilinmektedir. Hejarê Şamil, yıllar önce yayımladığı kitaplarda bu durumu vurgulamıştı. Diaspora Kürtleri, Sovyet Kürtleri Hakkında, Tarihi ve Güncel İnceleme (Peri Yayınları, İstanbul 2005) Azarbaycan Kürtleri (Peri Yayınları İstanbul, 2007) kitapları bu bakımdan önemlidir. Hejarê Şamil’in Ezizê Ziyo Bedirxan’dan çevirdiği KIzıl Kürdistan kitabı da önemlidir. ( Peri Yayınları, İstanbul, 2010)

İbrahim Sediyani, 1 Ekim 2020 de, kendi sitesinde ‘Kafkasya Ne Azeridir, ne Ermeni, Kafkasya Kürttür ve Kürt Topraklarıdır’ başlıklı, geniş bir yazı yayımlamıştır. Yazısında eşitli kitaplara, yazılara dayanarak Kafkasya’nın bu bölümünde Med İmparatorluğu’ndan  beri Kürdlerin yaşadığını, bölgenin, Kürdistan’ın bir parçası olduğunu belirtmektedir. Ermenilerin, Türklerin, bölgeye çok sonraları geldiği de vurgulanmaktadır.

Fehim TaÅŸtekin, 1 Ekim 2020’de, gazeteduvar’da yayımlanan yazısında da benzer görüşler dile getirilmiÅŸtir.  Yazı,’ Kızıl Kürdistan’da Türk-Ermeni Savaşı’ baÅŸlığını  taşımaktadır.

11. yüzyılda, bölgede, Mervaniler, Hasanveyhiler, Eyyubiler döneminde, Revadi-Åžeddadi  Kürd hanedanlığının hüküm  sürdüğüne de iÅŸaret edilmektedir. Selahattin Eyyubi’nin, Revadi Kürd aÅŸiretinden geldiÄŸi bilinmektedir.

Kızıl Kürdistan, 1923’te,  KarabaÄŸ ile Ermenistan arasında kurulan otonom bir bölgedir.  Qelbejar, Laçin, Kubatlı, Cebrail, Zengilan ve Zengezur’un bir kesimini içine almaktadır.  1929’da,  bir entrikayla,  Sovyetler  BirliÄŸi yöneticileri tarafından otonom yönetimin varlığına son verilmiÅŸtir. Bu süreçte Mustafa Kemal’in Stalin’den istemlerinin de çok büyük bir payı vardır. Bunun karşılığında Mustafa Kemal de, Ä°stanbul’da Büyükada’da mülteci yaÅŸamı süren Troçky’nin  günlük  yaÅŸamına, sınırlamalar getirmiÅŸ, yaÅŸamını zorlaÅŸtırmıştır. Bunun üzerine Trocky’ Türkiye’den ayrılmak zorunda kalmış, Ä°talya’ya yerleÅŸmiÅŸtir.

Bu konu, Lenin ve Stalin’in 1910’larda yazmış oldukları, Ulusların Kendi Geleceklerini Tayin Hakkı, Marksizm ve Milli Mesele gibi kitaplarda yazdıklarını hatırlatıyor. Bu kitaplarda dile getirilmiÅŸ düşüncelerin, Sovyetler BirliÄŸi’nde, genel olarak, yaÅŸam bulmadığı görülüyor.

Hele de Kürdlerin durumu… Sovyetler Birliği yöneticilerinin de bilgisi dahilinde, Ermenilerin ve Azerilerin Kürdleri nasıl mağdur ettikleri, Türkiye’nin de istemi doğrultusunda Kızıl Kürdistan’ı nasıl imha ettikleri yakından bilinmektedir. Bir kısım Kürd’ün de Gürcistan’da yaşadığı yine bilinmektedir.

Erivan Radyosu, Kürdler için çok önemli bir kurumdur. Bütün Kürdler bunu bilir. Ama bu, özellikle 1992 Azeri-Ermeni savaşında, Ermenilerin, Kızıl Kürdistan’da, Laçin, Qelbejar, Kubatlı, Zengilan, Cebrail, Zengezur’da  Kürdlere karşı gerçekleÅŸtirdiÄŸi baskıyı, zulmü, sürgünü, dikkatlerden uzak tutamaz.  1915’de, Osmanlı yönetimi Ermenilere neler yaptı, Ermeniler de 1992’de, Kürdlere aynı uygulamayı gerçekleÅŸtirdi. Tehcir… Kürdlerin,  kendilerini korumak için ellerinde tutacakları  bir deÄŸneÄŸe ihtiyaçları vardı. Ama, öyle mekanizmalar uygulandı ki, Kürdlerin elinde deÄŸil deÄŸnek, çöp bile kalmamıştı. 1992’ye kadar, Kürdlerin zaten çok az ÅŸeyi, çok az öteberisi vardı. 1992’den sonraysa, hiçbir ÅŸeyleri kalmadı. Kürdlerin yüzyıllardır yaÅŸadığı, MED Ä°mparatorluÄŸu   döneminden beri  yaÅŸadıkları Kürdistan, Selahattin Eyyubi (1137-1193) döneminde Revadi-Åžeddadi Kürd hanedanlıklarının yer aldığı Kızıl Kürdistan yerle bir edildi. Ermenistan, Azerbaycanla  savaşıyordu, ama Kızıl Kürdistan’ı iÅŸgal etti. Kürdleri, Kızıl Kürdistan’dan kovdu. Kürdler, sadece ülkelerinden kovulmadı, yaÅŸadıkları yüzyıldan da kovuldu. Muradhan Mungan’ın Karanfil ÅŸiirini hatırlayalım…

1992 savaşından sonra, Baku gibi alanların varoÅŸlarında, çok güç koÅŸullarda  sürgün yaÅŸayanların çoÄŸunun Kürdler olduÄŸu söylenebilir.

ÇeÅŸitli makamlar tarafından uygulanan sansürlerden dolayı, Kürdlerle ilgili geliÅŸmeleri, maalesef, günü gününe izleyemiyoruz. 1992’de yaÅŸanan  bu olayın gerçeÄŸini de yıllar yıllar sonra öğrenebildik.

1992’de, Ermeni-Azeri savaşında, Kürdlerin başına neler geldiÄŸi, insanlara kitlesel katliamlar, sürgünler, soykırıma varan operasyonlar  konusunda yeniden düşünmelerini hatırlatıyor: Artık her yönetimin, her halkın,  her halka karşı kitlesel katliamlar, kitlesel sürgünler  yapabileceÄŸini düşünmek gerekir. Hasım bildiÄŸi bir halka karşı sürekli olarak kin biriktiren bir yönetim, bir halk, yeri zamanı geldiÄŸinde, gerekli araç-gerece sahip olarak böyle bir süreci gerçekleÅŸtirebilir. Bunu önüne geçebilecek tek süreç yüzleÅŸmedir. Türkiye, 1915’le, soykırımla, yüzleÅŸmek istemiyor. Ermenistan da Kızıl Kürdistanla yüzleÅŸmekten özenle kaçınıyor. Ä°ttihat ve Terakki, daha sonra Türkiye Ermenilerin dönmesini hiç istemedi, hep karşı koydu. Ermenilerin dönüşünü engellemek için önlemler aldı. Ermenistan da Kürdlerin dönüşünü her zaman engelledi. Kürdlerin dönüşüne engel olmak için, kendi topraklarına yeniden yerleÅŸmelerini önlemek için birçok mekanizma yarattı

Bugün KarabaÄŸ üzerinde  bir savaÅŸ var. Ermenistan-Azerbaycan Savaşı. Aslında, KarabaÄŸ da kadim bir Kürd toprağıdır. Ama Kürdlerin adı bile anılmamaktadır. Uluslararası kurumların belgelerinde Kürdlerin adı bile geçmektedir. Bu, 1920’lerde Milletler Cemiyeti’nde kurulan, 1945’de BirleÅŸmiÅŸ Milletler döneminde güçlendirilen anti-Kürd dünya nizamının Kafkasya’da da yaÅŸama geçtiÄŸini göstermektedir. Kızıl Kürdistan’ın ortadan kaldırılmasından sonra, Kürdlerin, Rusya’ya,  Orta Asya’da, Kırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan  gibi alanlara sürgün edilmesi  Kürdlerde çok büyük bir maÄŸduriyet yaratmıştır. Asimilasyon politikarından dolayı, özellikle Azerbaycan’da, Kürdlere uygulanan asimilasyon politikalarından dolayı, Kürdlük kalmadı gibi bir durum var. Lenin ve Stalin 1910’larda  Ulusların Kendi Geleceklerini Tayin Hakkı konusunda neler yazmışlar, Sovyetler BirliÄŸi döneminde fiili olarak neler yaÅŸanmış, neler gerçekleÅŸmiÅŸ? Fiilen, Kürdlerle ilgili olarak  gerçekleÅŸenler, bu kitaplarda yazılanların tam tersidir.

Asimilasyona da uÄŸrasa, sürgünlere de uÄŸrasa, Karabağ’ın her iki tarafında da hala Kürdler var. Her iki yönetimin de Kürdlerde oluÅŸturduÄŸu birlikleri savaÅŸa sürmesi mümkündür. Her iki devlet adına, Kürdlerin birbirleriyle savaÅŸması olanak dahilindedir. Bu, Kürdlerin makûs talihidir. BirleÅŸmiÅŸ Milletler, adında yaÅŸadığı gibi milletlerin deÄŸil, devletlerin örgütüdür. Bu devletler de yeri ve zaman geldiÄŸinde, bazı milletlerin haklarını hukuklarını hiçe sayıp yok edebilmektedir, ayakları altına alıp çiÄŸneyebilmektedir. Bu süreçte en az dört devletin baskısı altında olan Kürdler hemen  dikkkati çekmektedir.  Böyle bir süreçte bile BirleÅŸmiÅŸ Milletler, milletlerin deÄŸil,  devletlerin yanında yer almaktadır. Kafkasya’daki Kürd varlığı böyle bir süreçte imha edilmiÅŸtir. 

Bugün, KarabaÄŸ nüfusunun büyük bir kesiminin, hatta nüfusun tamamın yakın kısmının Ermeni olduÄŸu söylenebilir. 1990’lardan önce Karabağ’da güçlü bir Kürd varlığı da vardı. 1992 Azeri-Ermeni savaşında onlar da kovulmuÅŸlar… Ve bu yapıdaki bir KarabaÄŸ, Azerbaycan’a baÄŸlanmak istemiyor.  1920’lerdeki durum da böyleydi. Ama o gün Sovyetler BirliÄŸi yöneticileri, Karabağ’ı  otonom bölge olarak Azerbaycan’a baÄŸlamışlar. Karabağ’a ‘Azeri toprakları’  deniyor. Halbuki, bugün, burada, daha çok Ermeniler yaşıyor. Ulusların Kendi Geleceklerini Tayin Hakkı ile ilgili temel ilkelerin, ta o günlerde etkisiz bırakıldığı söylenebilir.

Prof. Dr. Kinyaze Ä°brahim Mîrsoyev’in kürdistan24’den Cesim Ä°lhan’a verdiÄŸi röportaj  bu bakımdan dikkate deÄŸer.   7 Ekim 2020’de  k24’de yer alan bu röportaj, ‘Azeriler Kürdleri asimile etti, Ermeniler göç ettirdi.’ baÅŸlığıyla yayımlanmış. Kinyaze Ä°brahim,  1992’ye kadar Erivan’da yaÅŸadığını, Ermeni-Azeri savaşı baÅŸladığında, Erivan’dan kaçıp, Kazakistan’a yerleÅŸtiÄŸini anlatıyor. Azerbaycan’da pek çoÄŸu asimile olmuÅŸ, 500 bin Kürd yaÅŸadığını söylüyor.  Kazakistan’da 150 bin civarında Kürd yaÅŸadığını ifade ediyor. Kazakistan’da yaÅŸayan Kürdlerin kendi kimliklerine, kurumlarına daha çok sahip çıktıklarını, Kazakistan Devleti’nin de buna elveriÅŸli bir zemin hazırladığını belirtiyor.   Kinyaze Ä°brahim, 1992 savaşından önce,  Karabağ’da 30 binden fazla Kürd yaÅŸadığını, bugün, orada hiçbir Kürd’ün kalmadığını söylüyor.  Sünni Kürdlerin hepsinin sürgün edildiÄŸini, kalanların Ezidi Kürdler olduÄŸunu ifade ediyor. Ermeni yönetimi onlara sadece Ezidi ddiyor. Kürd olduklarını söylemekten özenle kaçınıyor. Nüfuslarının 40 bin civarında olduÄŸunu  belirtiyor. Kinyaze Ä°brahim, ‘savaÅŸ sonunda KarabaÄŸ, tekrar Azerbaycan’ın eline geçerse, Kürdlerin kendi toprakların dönmesi yüksek bir olasılıktır’ diyor.  

Kinyaze İbrahim, k24’den Cesim İlhan’ın soruları üzerine, bugün, Baku’da Kürdlerle ilgili kültürel çalışmalar yapıldığını da anlatıyor. Devlet radyosunda haftada iki kez Kürdçe yayın yapıldığı da belirtiliyor. Prof. Dr. Kinyaze ibrahim  Mîrsoyev     Rusya’daki Kürdler tarafından kurulan  YekbunTV’den de söz ediyor.   dağılmış, dağıtılmış Kürdlerden birlik oluşturmaya çalıştıklarına işaret ediyor.  Dil ve kültür üzerine haftada iki kez yayın yaptıklarını söylüyor.   

İsmail Beşikçi

https://www.nerinaazad.co/tr/columnists/ismail-besikci/ermeniler-kurdler-azeriler

Geef een reactie

Het e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *