- Başbakani Erdogan, devletin 73 yil önce Dersim’de yaptigi katliam ile ilgili önemli açiklamalar yapti. TC devletinin tarihinde ilk kez en yetkili agizdan Dersim de yapilan vahşeti ittiraf etti. Ancak sonra söyleyecegimi hemen söyliyeyim. Babşakanin açiklamalari bana samami gelmedi.
Biz Kürtler Dersim’de dahil Kürdistan’da yapilan vahşetin boyutunu biliyoruz. 40 yilla aşkindir özelde Dersim’de olmak üzere tüm Kürdistan’da TC devletinin elli ile yapilan katliamlari anlatik, anlatmaya devam ediyoruz. Ama başbakan Erdogan 50 yilla yakindir ustadi Necip Fazil’dan katliamlari okuyup ögernmesine ragmen bunca yildir hep susmüş. Bunca yildir böylesi bir vahşet konusunda, (hemde kendi atalarinin yaptigi bir vahşet konusunda) susmasi, muslumanligin ve insanligin neresine sigar bilmem?
Ayrica, her ne kadar başbakan CHP’yi ve onun Dersimli genelbaşkanini köşeye sikiştirma amaçini gütmüş olsada açiklamalarindan dolayi onu kutluyorum ve söylediklerini önemsiyorum. Kendisininde devami oldugunu söyledigi TC devletinin Dersim’de katliam yaptigi gerçegini teslim ettigi için önemsiyorum. Artik hiç kimse kürtlere karşi soykirim yapilmadi diyemez.
Şunu da hemen belirtmem lazim. Başbakan özür dilemedi, özür diler gibi yapti. Çünkü, “eger özür dilenmesi gerkiyorsa, ve literetörde böyle bir şey varsa, ben özür dilyorum” dedi. Başbakan daha özürün gerekli olup olmadigina karar vermemiş. Dolayisi ile başbakanin özürü bana samimi gelmiyor. Zira suçsuz günahsiz sivil halka karşi işlenen suçlarin özürü bir parti toplantisinda yapilmaz. Bana öyle geliyor ki başbakan Erdogan’in her meselede oldugu gibi bu meselenin de içini boşaltip bitirmek istiyecektir.
TC kurulduktan sonra kürtlere verilen tüm vaatlar unutulmuş,ve kürtler yok sayilip, dili, kültürü, gelenek ve görenekleri inkar edilmeye başlanmiştir. Böyle bir zülm karşisinda Kürtler, elbete sesiz kalamazdi. Dogal olarak bu zülme karşi hakli olarak örgütlenmeye başladilar. Yer yer zorunlu kaldiklari için silah kulandilar. Kaldiki TC devletinin zülmüne karşi direnişin her çeşiti haktti, hala da haktir. Devletin başbakani tarafindan da kabul edilmiş olan Dersim katliami bunun en bariz örnegidir.
Kürtler sadece kendilerine ait olan bir hakki istediler. Bunu isterken sadece Dersim’de degil; Koçgîrî’de, Pîran’da Dîyarbekir’da Zîlan’da ve Agîrî’de binlerce kürt katledildi. Dersim bu kaliyamlarin son halkasidir. Bu katliamlarin tek sorumlusu da TC devletidir. Devlet beli bir plan dahilinde Kürdistan’da çikmasi mühtemel olabilecek ulusal direnişleri kirmak için daha ulusal hareket örgütlenme aşmasinda iken kişkirtmiş, silahli bir isyanla karşi karşiya oldugu havasini vermiştir. Başbakan bu katliyamlarin tümünü hiç deyinmiyor, es geçiyor, yok sayiyor. Erdogan’da, partisi AKP’de, hükümet’te, ona yakin basin ve aydinlarda agiz birligi yaparcasina Kürdistan’in Koçgîrî, Pîran,Diyrabakir, Zîlan ve Agri’da yapilan vahşeti yok sayarak sadece Dersimi dile getirmesi sinsi bir plani akilla getiriyor.
Devlet 25 yilla aşkindir özelde kizilbaş olan zaza kürtleri genelde de zaza kürtleri süni ve kurmace konuşan kürtlerden koparma çapasi içindedir. Bir haftadir Dersim üzerine yapilan tartişmalarda hep Dersimlilerin mezheplerinden dolayi katledildikleri öne çikartilmaya çalişiliyor. Işin Kürdistani yönü ya es geçilmekte yada önemsiz gösterilmekte ki katliyamin asil sebebi dersimlilerin kürt ve Kürdistani olmalaridir. Kizilbaşlik yönü ’cahil’ kitleleri ikna etmek özelikle de suni kürtleri Dersimdeki soydaşlarina yardim etmelerini engelemek için kullanilmiştir. Kürdistan ile ilgili yapilan tüm raporlarda bölgenin kürt ve Kürdistanli yünü hep dikkat çekiliyor. Dersim için de böyle. Ve Dersim’in „çiban başi“ olmasi kürt ve Kürdistani kalmakta diretmesidir.
Kaldi ki, Dersim tartişmalarini alevlendiren hadise Onur Ögmen’in meclisteki konuşmasiydi. Bu konuşmada Ögmen Kürdistan da yürütülen kirli savaşi kast ederek; “Dersim’de analar aglamadi mi? Seh Saîd’te analar aglamadi mi? Koçgîrî de, Agri’da analar aglamadi mi? diye sitem etmişti. O. Ögmen ne demek istiyordu: Sörgeci TC devletinin egemenligini kabul etmeyen kürtleri nasil ezdiklerini, analarini nasil agalatiklarini anlatmak istiyordu. Ögmen, tarihi gerçegi oldugu gibi anlatiyor ve bugün de ayni şeylerin yapilmasini istiyordu.
Apaçik ki Kürdistan’da sömürgeci TC devletinin yaptigi her operesiyon kürtlerin ulusal hak istemini yok etme amaciyla yapilmiştir. Dersim’de de bu böyledir. Bir haftadir hem iktidara yakin köşe yazarlari, diger birçok yazar ve televiziyon yurumculari olayin ulusal boyutunu yatsiyip, dini yönünü ön plana çikartmaktalar. Nitekim Muharem ayi dolayisiyle bir konuşma yapan bakanlarda Dersim’deki katliyamlari Kerbela ile ilişkilendirmeye başladilar. Işte tüm bunlar sinsi bir planin işaretidir.
Bu sinsi planin bilinçinde olalim. Ama bir şeyin daha bilincinde olalim. Devlet ve onu yürüten kurumlar. Erdogan öncülügünde “kürt açilimi”, “alevi açilimi”, “demokratikleşme” açiliminda oldugu gibi TC devletinin işledigi insanlik suçlarida, içini boşaltip rafa kaldiracaktir. Her meselede oldugu gibi Dersim’inde hesabi sorulmadan külendirilecektir.
Olayin peşini birakmamaliyiz. Ancak meseleyi Dersim özelinden çikartmaliyiz, tüm Kürdistan sorunu olarak ele almaliyiz. Dersim’teki vahşeti dile getirirken, Zîlani unutmamali, Pîrani unutmamali, Koçgîrîyi unutmamali, Agirîyî unutmamali. Munzur gibi Zîlan dereside günlerce kan kizil akti. Hesap sorarken hepisinin hesabini sormali. Seît Riza ve arkadaşlarinin mezarlarinin nerede olduklarini talep ederken Dîyarbakir meydaninda idam edilen Şeh Seît ve arkadaşlarinin Çibranli Xalit Beg’in mezarlarinin nerede olduklarini da talep etmeliyiz.
Devletin bizi suni ve kizilbaş, kurmanc ve zaza diye bölmelerine izin vermeyelim. Bunu daha önce çok yaptilar. Bizi bölüp barçalayip yönetiler. Dün Zaxo da olanlarin ayni sinsi planlarin başka bir varyasonu degilmi diye insan kendi kendisine soruyor. Sömürgeci devletlerin taktigi hep ayni. Bu taktigi boşa çikartmak bizim elimizde.