İbrahim GÜÇLÜ
25 Eylül, Kürt milletinin ve tüm Kürdistanlıların tarihinde önemli, heyecanlı, stratejik bir günü ifade etmektedir. Kürdistan Federe Devletinde, 25 Eylül 2017 Tarihinde Kürdistan Bağımsızlık Referandumu yapıldı. Bağımsızlık referandumu, Kürdistanlıların bağımsızlık, bağımsız devlet istediklerini saptadı. Hem de Kürdistanlıların yüzde 93 oyuyla bu talep karar altına alındı. Bu karar, Kürdistan’ın bütün parçalarında, dünyadaki tüm Kürtler arasında büyük bir umuda ve heyecana yol açtı. Bu umut ve heyecan gücünden bir şey kaybetmeden devam ediyor. Bağımsızlık referandumunun sonucu, yarın uygulanacakmış gibi hareket ediliyor. Bağımsızlık referandumu sonucunun feda edilmemesi için büyük çaba gösteriliyor.
Bilindiği gibi, 2005 yılında referandumla kabul edilen Anayasayla Irak’ın federal bir devlet olmasına karar verildi. . Başka bir ifadeyle 2005 yılında Irak devleti, Irak’ta yaşayan tüm milletlerin devleti haline geldi, Devlet, Kürtlerin, Arapların ve diğer milli toplulukların devleti oldu. O tarihten sonra, Kürdistan federal bir bölge olarak çerçevelendirildi. Kerkük ve bazı diğer Kürdistan şehirleri federal bölge sınırlarının dışında, Kürdistan Federe Bölgesi Hükümetinin egemenlik alanının dışında tutuldu. Bu bölgelerin kaderi, Kürdistan Federe Bölgesinin egemenlik alanları içinde olup olmaması, Anayasa’nın 140. Maddesiyle, referanduma bırakıldı. Referandumun da 2007 yılında, yani Federal Anayasa’nın kabulünden 2 yıl sonra yapılması hükme bağlandı.
Ne yazık ki, Anayasanın Kerkük ve diğer ilgili Kürt şehirleriyle ilgili hayati madde askıya alındı, zamana yayıldı, uygulanmadı. Zaman için hiç uygulanmayacağı görüşü Kürtlerde hâkim olmaya başladı. Bunun yanında, Federal Anayasanın birçok maddesinin, Kürdistan Başkanının açıklamasına göre 55 Maddesinin ihlali yoluna gidildi. Bu ihlal edilen maddeler: Anayasanın çok temel, federal devletin yasalara ve federal devlet geleneklerine uygun bir şekilde işleyişini sağlayacak, federal devlet için yeni bir kültür yaratacak, Kürtlerin Araplarla eşitliğini haklar, siyasi statü, egemenlik ve iktidar açısından sağlayacak, demokrasinin gelişmesini sağlayacak, Kürdistan Federe Devletinin ekonomik, siyasi, toplumsal, idari haklarını koruyan maddeler olduğu açıkça görülmekteydi.
Bu Federal Anayasa maddelerinin uygulanması ve ihlal edilmemesi için Kürdistan Cephesinden yapılan uyarıların hiçbiri önemsenmedi. Devlet yönetimine çöreklenen ırkçı Araplar, gün geçtikçe Federal Devlet kurallarından ve Federal Anayasadan uzaklaşmaya başladılar. Bu gelişmeler üzerine Kürdistan Başkanı Mesut Barzani, federal devletin konfederal devlet tarzında yeniden yapılandırılması için açık öneride bulundu. Irak’ta ırkçı yöneticiler, bu öneri ve talebe de kulaklarını tıkadılar. Anayasa maddelerinin ihlaline de son vermediler.
Bu önerinin gerçekleşmemesi üzerine, Kürdistan Başkanı, “bağımsızlık referandumunu” gündeme getirdi. Öncelikle KDP, daha sonra da KYB “bağımsızlık referandumunun” yapılmasına karar verdiler. Goran ve diğer bazı Kürdistan partileri bu karar karşı çıkmalarına rağmen, bu karar kısa sürede, başta Kürdistan’ın Güneyinde olmak üzere bütün Kürdistan parçalarında, dünyadaki Kürtler arasında büyük, kitlesel, bilinçli ve kararlı bir destek gördü.
25 Eylül 2017 tarihinde “Kürdistan Bağımsızlık Referandumunun” yapılması karar altına alındı. Bu karar alındığı zaman, Kürdistanlılar arasındaki heyecan, destek üst düzeye, zirveye çıktı. Kararın alındığı Haziran ayından itibaren diğer parçalardaki Kürtler, ABD, Avrupa ve dünyanın diğer ülkelerinde yaşamını sürdüren Kürtler sel gibi Kürdistan Federe Devletine akmaya başladılar.
Kürdistan Bağımsızlık Referandumu günü, Kürdistan Federe Devletinin nüfusu, iki katına çıktı. Referandum günü öncesi devam eden demokratik milli şölen, akıl almaz bir noktaya taşındı. Referandumun resmi olmayan sonucu açıklandığı zaman, Kürtler uçmaya başladılar.
Bağımsızlık Referandumunun sonucunu kesin verilerle açıklandığı zaman, Kürtlerin millet olarak yeniden doğuş günü oldu. Kürtlerde yurtseverlik duygusu ve bilinci yeni bir aşamaya ulaştı.
Kürdistan Bağımsızlık Referandumu, sömürgeci devletleri ve onların Kürdistan’daki işbirlikçilerinde şaşkınlığa yol açtı, ezberlerini bozdu, çılgınlığa yol açtı. Bağımsızlık Referandumu kampanyası döneminde ve hatta referandum günü sesini çıkarmayan bu güçler, birlikte saldırıya geçtiler, yeni kirli, güçlü, militarist, hukuk dışı, Kürtlerin kendi kaderini kendisinsin tayin etmesi ilkesine karşı, federal devlet ilkelerini ayaklar altına alan ittifak oluşturmaya çalıştılar. Bu kirli, ulusal ve uluslararası ittifak sonucu Kerkük işgal edildi.
Ama Kerkük’ yeniden işgal edilmiş olsa bile, Kürtler millet olarak bağımsızlık beyannamesini, belgesini, tapusunu aldılar. Şimdi zaman, işgal edilen toprakların tapusunun işgalci güçlerden kurtarılması, bağımsızlık referandumunun sonucunu hayata geçirmek için plan ve proje yapma zamanıdır.
Kürdistan Bağımsızlık Referandumu, Kürtlerin otonomi, federalizm aşamasından bağımsızlık aşamasına geçiş gibi yeni bir strateji belirledi. Bu strateji, ara çözümlerin, bağımsızlık amacına uygun planlanmasına, projelendirilmesine bağlı olduğunu tüm Kürtler için ortak ve tartışılmaz bir strateji haline getirdi.
Kürdistan Bağımsızlık referandumu, Kerkük konusunda Arapların ve Türklerin, “Kerkük Türk ve Arap’tır” tezlerini yerle bir etti. Kerkük’ün ve Kerkük gibi Kürdistan Federe Devlet Yönetimi dışında kalan, referandumla tespitine karar veren şehirlerin Kürdistan olduğunu sabitledi.
Buradan yola çıkarak bir daha genel bir sonuca varabiliriz. Kürdistan Bağımsızlık referandumu, Kürdistan’ın sınırlarını, Kürt milletinin egemenlik alanını da saptamış oldu. Bu sonuç, çok hayati ve stratejik bir sonuçtur.
Diyarbekîr, 27 Eylül 2022