İbrahim GÜÇLÜ
Rûdaw Gazetesinin verdiği bilgiye göre: ABD’de, “Waşington’da Kürt Enstitüsü” öncülüğünde Kürdistan Federe Devletiyle ilgili bir toplantı yapılıyor.
Toplantıya, ABD’deki Kürdistan Federe Devleti Temsilcisi Beyan Sami Ebdurrahman, Suriye Demokratik Meclis Temsilcisi Sînem Mihemed, HDP Temsilcisi Giran Özcan, KDP Temsilcisi Hikmet Bamerni, İran Kürdistan Demokrat Partisi Temsilcisi Areş Salih, Komeleya Şoreşger a Zehmetkêşên Kurdistana Îranê Temsilcisi Selah Bayezîdî, Komeleya Kurdistanê-Îran Temsilcisi Hêriş Rehman, Uluslararası DAEŞ’le Mücadele Güçlerinin Eski Sözcüsü Myles Caggins katılıyorlar.
Toplantıyı yapan Enstitü PKK taraftarlığıyla bilinir. Bu enstitünün başkanı Şirwan Necmeddin Kerim’dir. O da uzun dönemdir PKK’lı olarak tanınan biridir.
Kürdistan kamuoyunun bilmesi gereken temel konu o dur ki, düşünceme göre toplantı PKK tarafından yapılan bir toplantıdır.
Toplantının gündemini okumalarımdan çok genel anlamda belirtirsem, “Kürdistan Federe Devletinde tehditler ve tehlikelerdir”.
Toplantı katılımcıları, yine Enstitü Başkanının yaptığı açıklamaya göre yaptıkları “yüksek seviyedeki”,”bilimsel tartışmalardan” bula-bula Kürdistan Federe Devletindeki tehlike ve tehdit olarak tek bir vakıaya ve virüse rastlamışlar. O tehdit de Türk Devleti.
Toplantının katılımcıları, Kürdistan Federe Devletindeki Türk Devletinin tehdit nedeni konusunda bir çaba göstermemişler. Bunun nedeninin PKK’nın Kürdistan Federe bölgesindeki terörist, işgalci, yasa dışı yapısı olduğu konusunda basit ve vasat bir bakışla bile saptama yapılabilecek konuyu saptama zahmetine katlanmamışlar. Bunu da, anlaşılıyor ki bilinçli yapmışlar. PKK’nın, Kürdistan Federe Devletinde var olan meşru olmayan, yasal olmayan, terörist, işgalci durumunu gizlemek için çaba göstermişler. Bana göre de bir suç işlemişler.
Kürdistan Federe Devletindeki en büyük tehdidin PKK olduğu, PKK’nın on yıllardır Kürdistan’da yaptıklarını ve günümüzde Kürdistan federe Devletini yıkma tehlike ve tehdidini görme işlerine gelmemiş. Eğer bu görülse, bununla ilgili tedbirlerin ve çözümlerin üretilmesi gerekir. Bundan kaçmak için de bu konuya girilmemiş.
Kürdistan Federe Devletindeki İran İslam devleti tehlikesi de görülmemiş. İran’ın Süleymaniye’de at koşturduğu hiç ciddiye alınmamış. İran’ın bazı siyasi partilerini ve bazılarının da yöneticilerini satın aldığı, anlamlı bulunmamış. İran istihbaratının PKK ve Haşdi Şabi eliyle insan kaçırdıkları, infaz ettikleri hiç önemli sorun olarak ele alınmamış.
PKK arkasındaki İran tehdidinin görülmesinin, PKK hesaplarını alt üst edeceği ve PKK’yı deşifre edeceği için hiç bahsedilmemiş.
Irak’ta eski sistem savunucularının federal sistemi yok etme, Kürdistan Federe Devletin ortadan kaldırma istekleri bir tehdit olarak görülmemiş. Bunların PKK’ya destek verdikleri, PKK’ya maaş ödediklerine hiç dokunulmamış.
Kerkük’e yönelik ihanet hiç ele alınmamış. Bu ihanette İran Devleti, Haşdi Şabi ve PKK’nın rolüne dokunulması işlerine hiç mi hiç gelmemiş.
Sonuçta diyebilirim ki: 1- Toplantı, PKK’nın Kürdistan Federe Devletindeki gayri meşru konumunu meşru göstermek, yasal olmayan konumunu yasal gösterme, terörist, saldırgan, Kürdistan Federe Devlet düşmanlığını, işgalciliğini meşrulaştırmak için yapılmış bir toplantı.
2-Kürdistan Federe Devleti’ni, Türk devleti ile savaştırma stratejik hesabını yapan bir toplantı. Kürdistan Federe Devleti ve KDP’nin Türk Devletiyle ilişkilerini dinamitleyen bir toplantı.
PKK, ta başından beri, on yıllardır Kürdistan Federe Devleti ile ittifakçılarını, diplomatik ilişkilerini provoke etmek gibi bir stratejiye sahip olduğu biliniyor. Toplantı bunun için çok iyi kullanılmış.
Bütün bunlara rağmen, Kürdistan Federe Devlet ve KDP temsilcilerinin toplantıda uyuyor olmaları olanaklı değil. Uyumamışlarsa bu kadar basiretsiz ve sorumsuz davranmalarının nedeni nedir?
Şimdi birkaç temel soruyu Kürdistan Hükümeti ve KDP sorumlularına sorabiliriz.
1-Kürdistan Hükümeti ve KDP, dünya da devlet statüsünde meşru, hukuki, yasal görülen, kendisiyle diplomatik ilişkilerin üst seviyede geliştirildiği, Kürtlerin büyük bir kesimin meşru temsilcisi olduğunun kabul edildiği, terörizmden uzak bir yapıdır.
PKK, terörist, dünya da terörist tanınan, Kürdistan’da işgalci, yasa dışı, Kürdistan Federe Devletini yıkmak isteyen, sömürgeci devletlerin projesi kriminal bir terörist ve işgalci bir örgüttür. Siz bunlarla nasıl toplantı yapabildiniz?
2-Haydi bu ne idüğü belirsiz kriminal terörist örgütle toplantı yaptınız: PKK’nın Kürdistan’da esas tehdit olduğunu, Türk Devleti’nin Kürdistan’a gelmesine sebep olduğunu, PKK’nın Kürdistan Federe Devletini yıkmak istediğini, Kürdistan köylerini, Şengal’i, Mahmur’u işgal ettiği, Köylülere kendi köylerinde üretim yapmasına izin vermediği, köylüleri ve çocuklarını kaçırıp öldürdüğü, say saya bileceğimiz kadar PKK kötülüklerini, terörist, yasa dışı, işgalci olduğunu neden ifade etmediniz?
3-PKK’nın, İran, Haşdi Şabi, diğer terörist örgütlerle, Kürdistan Federe Devletine karşı olan Araplarla ittifak ve ilişki içinde olduğunu; pêşmergeleri katlettiğini, Kürdistan’ın birçok bölgesini mayınladığını, Barzanilere, KDP’ye düşman olduğunu neden anlatmadınız?
4-PKK iyilik istiyor ve sorunun çözümünü istiyorsa silahsızlanmasını, Kürdistan Federe Devletinin iktidarına, liderliğine, hükümetlerine, siyasi partilerine, Meclisine, tüm kurum ve kuruluşlarına saygı duyması gerektiğini, Kürdistan’ı terk etmesini neden istemediniz?
5-HDP, bir Kürt partisi değil, özgür ve bağımsız olmayan PKK’nın kuklası bir partidir. HDP’nin toplantıya katılmasına neden itiraz etmediniz? PKK’ya açıkça koltuk çıkmasına neden karşı çıkmadınız?
6-Kürdistan Hükümeti ve KDP temsilcisi olarak, Kürdistan Federe Devletinin bütün Kürtlerin evi olduğunu nasıl hesaba katarak hareket etmediniz? PKK gibi terörist bir kriminal çeteye teslim oldunuz?
Şu gerçek çok iyi bilinmeli ki, Kürtler, Kürdistan Federe Devletin çıkarlarına aykırı hareket eden liderlere, siyasi partilere, kurumlara, hükümete, meclise de karşı durma, eleştirme hakkına sahiptirler.
Bütün bu nedenlerden dolayı, Kürdistan Hükümetinin ve KDP’nin ABD temsilcilerinin istifa etmeleri gerekir. Onların istifa etmemeleri halinde görevden alınmaları bir zorunluluk olarak gündeme gelmiştir.
Diyarbekîr, 29 Haziran 2021