Munzur Çem
Bir toplumu daha yakından tanımak, onunla ilgili değerlendirme yapmak istediğimizde, sadece güncel durumla ilgilenmekle yetinemeyiz. Buna ek olarak geriye dönüp tarihe de bakmamız gerekir. Toplumun sahip olduğu gelenek ve törelerin bazıları günceldir. Günümüzde özellikle de haberleşme olanaklarının ilerlemesi sayesinde, toplumlar çok hızlı bir şekilde birbirlerini etkiliyor, kültürel değerler çabuk yayılıyor. Diyelim ki bir müzik parçası ya da fotoğraf internete düştüğünde, aynı saniyede dünyanın her yerinde onu görmek ya da dinlemek mümkündür.
Kültürel ve tarihi değerler, yeni nesilleri tarihin koridorlarına götürür, onlar arasında bağ kurar, birbirlerine bağlarlar. Kanımca, bu değerler arasında, toplumu en fazla ilgilendirenler bayramlardır. Özellikle de çocuklar bakımından bu bayramlar çok önemlidir. Çocuklar, onları büyük bir heyecanla karşılar, kutlarlar.
Kürt toplumu bu yönden hayli zengindir. Örneğin, Howtemal, Newroze, Keleverdan (1), Xizir (Hızır), Gaxan (Gağan), yani Noel.
Sonbahar ortalarında çiftleşmeyi sağlamak üzere tekelerin keçilerin arasına katılması günleri ve bu amaçla yapılan şenlik.
Bazı kaynaklarda “Gaxan” (Gağan) sözcüğünün Ermeniceye ait olduğu söylenir. Ancak bu görüşün gerçeği ne ölçüde yansıttığı konusunda emin değilim. Konuyu, Ermenistan’da doğup büyümüş ve Ermeniceyi iyi bilen yazar Eskerê Boyık ile konuştum. Bu sözcüğü hiç duymadığını, Ermenicede de rastlamadığını söyledi. 2013 yılında lehçesi Kırmancca (Zazaca) olan bir grup arkadaş ile birlikte bir konferansa katılmak amacıyla Ermenistan’a gitmiştik.
Konferansta Gağan bayramının bahsi geçti, ama orada bulunan Ermeni entelektüellerinden hiçbirisi bu sözcüğün ne olduğunu bilemedi. Bu arada, Kuzey Kürdistanlı bir arkadaş bunun Batı Ermenistan Ermenicesine ait bir sözcük olduğunu söyledi ama bu da kuşkularımı gidermeye yetmedi. Yetmedi, çünkü Noel tüm Hıristiyanlar gibi Ermeniler için de çok önemli bir gündür. Bu nedenle de bu bayramın ismi olan Gağan Ermenice bir sözcük olsa, Ermeni entelektüellerinin onu bilmeleri, tanımaları gerekirdi. Bu durumda sözcüğün Ermenice olduğunu ileri sürmek o kadar kolay değil. Sözcüğün başka dillere ait olması, bazı yörelerde onlardan Ermeniceye geçmesi mümkündür.
Bazı yazarlar, Gağan ile Zerdüştilerin bayramı “Gahenbar” arasında ilişki olduğu görüşündeler. (Örneğin Dersimi, C. Bender). Prof. Dr. Nimet Yıldırım Gahenbar için “Zerdüştilerin yılda altı kez kutladıkları bayram” diyor. Malmîsanij da bir yazısında “Gahenbar” û “Gağan”a değiniyor ve haklarında şu bilgiyi veriyor:
“… Çünkü Zerdüştilikte yılda altı adet bayram var ki onlara ‘Gahenbar’ ya da ‘Gehenbar’. Pehlevi dilinde bunlara ‘Gasanbar’ denilmektedir. Acaba Gaxan ile Zerdüştilerin Gahenbar’ı arasında bağlantı var mı? Pehlevi dilinde Zerdüştilerin altıncı bayramına ‘Hemespetede’ denir. Zerdüştilerin kutsal kitabında, yani Avesta’da bunun adı ‘Hemespesmeideyeh’dir. Zerdüştilerin inancına göre ‘Hemespesmeîdeyeh’ bayramı ya da şenliği yılın 360’ıncı gününden 365’inci gününe kadar devam ediyordu. Onlar yılın bu son beş gününü keyf ve şenlik içerisinde geçiriyorlardı.”
(…)
“Hemespesmeîdeyeh” günleri, miladi takvime göre 16-20 Mart günlerine denk düşüyordu. Daha önce de söylediğim gibi “Hemespesmeîdeyeh”î Zerdüştilerin bayramı “Gahenbahar”lardan altıncısıdır. Zerdüştilerin “Gahenbar” bayramlarının beşincisi “Midyarım” olup “yılın ortası” anlamına gelmektedir ve ilk “Gahenbar”dan 75 gün öncedir. Hayvanların yaratılışının bayramıdır ve miladi takvime göre ocak ayının ilk günlerine denk geliyordu.(2)
Zerdüştilerin”Midyarım” bayramının tarihi göz önüne getirildiğinde, bu bayram ile Gağan’ın birbiriyle ilişkileri olduğu söylenebilir. Kürt ve Ortodoks Hıristiyanların Gağan’ı ile aynı günlerde olup Katolik ve Protestan Hıristiyanlarınkinden 13 gün sonradır. Miladi takvime göre ocak ayının altısına rast gelir.
Hıristiyanlarda bu bayramın doğuş tarihi Hz. İsa’ya ulaşır. Hıristiyanlar onu peygamberlerinin doğuş günü olarak kabul ederler. Ne var ki onu daha da geriye götürüp Mitraizme ulaştıran kaynaklar da var. Mitraizm Roma’da resmi din olarak kabul edildikten sonra, 12’nci ayın 25’i resmi din olarak kutlanıyordu. Eski Kürdistan Kültür Bakanı ve aynı zamanda Kakayi pirlerinden olan Felekeddin Kakayi bu konuda şöyle diyor:
“Mitra’nın doğum günü olarak kabul edilen Yelda (…) bayramının kutlanış tarihi 25 Aralık’tır. Mehrperverler bu günde yemek üzere karpuz ve nar saklarlardı. Sonraları, mehrperverler ibadetlerini gizli yapmak zorunda kaldıklarında, Hıristiyanlar, biraz da onların gönlünü almak üzere bu bayramı serbest bıraktılar ancak Hz. İsa’nın doğum günü olarak…” (3)
Aynı yazar, zerdüştilerin bu bayramla ilişkisi üzerine de şöyle diyor:
“Newroz’dan sonra Zerdüştilerin en önemli bayramı Mehrgane’dir ve sonbaharın sona erdiği, kış mevsiminin başladığı günlerde kutlanır.” (4)
Kanımca F. Kakayi’nin burada bahsini ettiği Mehrgane bayramı ile Gağan aynıdır. Gağan, Kuzey Kürdistan’ın her tarafında bilinir. Günümüzde bazı yörelerde İslam dini ile devletin ortak asimilasyonu nedeniyle kaybolma noktasına gelmişse de Kürt Aleviler arasında hayli canlıdır. Bu bayram, Alevilerde dinidir ama Müslümanlar arasında onun artık kültürel bir durum olduğu söylenebilir.
Doğu ve Güney Kürdistan’da yaşamakta olan Yarsani ya da Kakayîler arasında buna denk düşen bayramın adı “Mernewî”dîr ve 3 günlük oruçtan sonra kutlanır. Êzdilerde ise aynı bayramın adı “Êzî”dir.
Kuzey Kürdistan Kürtleri arasında bu bayramın ayrı ayrı adları var: Gağan, Gağand, Gağandê, Gağend, Goğan, Kosegeli, Kalo, Serrnewe, Sersal vb.
Yöreye göre Gağan’ın kutlanış şekli farklılıklar arz eder. Diyelim ki bazı yerlerde içyağı parçacıkları karıştırılmış yağlı kalın ekmek (bizika pêsareyî) pişirilir. “Bızıke” yaklaşık iki parmak kalınlığı kadar kalınlıkta yuvarlak bir ekmek türüdür. Dersim Kirmanccasında, şekli ne olursa olsun (yağlı-yağsız, kalın-ince, nakışlı-nakışsız, yuvarlak ya da dört köşeli), ibadetin bir parçası olarak sunulan ekmeklere “pêsare” ya da “miyaz” (niyaz) denir. (5)
Bazı yerlerde zerfetî, pêsarenin yerini alır. Bazen de zerfeti ile birlikte hedik (kaynatılmış buğday) sunulur. Bazı yörelerde ise “pêsare”ye kibrit çöpü büyüklüğünde ya da daha kısa çöpler katılır. Ancak bu çöpler üzerinde her biri ayrı bir anlama sahip işaretler, örneğin çentikler vardır, ya da uzunlukları farklıdır vs.
Diyelim ki bir çentik hırsızlığı, iki çentik zenginliği, üç çentik mutluluğu ifade eder. Yeme sırasında, rastladığı çöp ya da öteki türden işaretlere göre çocuğun geleceği hakkında yorumlarda bulunur. Örneğin zenginliği temsil eden çöpe rast gelen çocuk zengin olacak demektir.
Kürt Alevilerin Gağan bayramında dem ya da cem önemli bir yer tutar.(6) Ancak bu bayramda en önemli ve dikkat çekici eylemin Gağan Dedesi (Kalık, Kalê Gaxanî, Kalo Gaxan, Kalo) ile kendisinden daha genç olan karısı Fatıke’nin gezisidir. Kalo’nun sırtında torba ya da omuzunda heybe var. Onlar, kapı kapı geziyor, yiyecek şeyler topluyorlar. Bu arada çocuklar ile gençler Fatıke’nin etrafında dolaşıp ona sarkıntılık ederken, Kalo onu korumak için elindeki bastonla onlara vuruyor, uzaklaştırmaya çalışıyor. (7)
Bu dolaşma sırasında söylenen ayrı ayrı sözler, tekerlemeler var. Örneğin bunlardan bir tanesi şöyle:
“Yılın başı, yılın sonu
Kalık bu kapıdan giriyor içeri
Hızır!
Kimsenin gözünü bırakma arkada.
Aynı seslenişin Kurmancca formları da var. Örneğin:
Yılın sonu, yılın başı
Hızır gelmiş bu eve
Tanrım bir oğlan ver bu evin gelinine”
Akşam olunca, çocuklar ile gençler bir evde toplanır, yiyecekleri pişirir, yer ve eğlenirler. Kısaca söylemek gerekirse:
Gağan, Kürt inanç ve kültüründe önemli bir yere sahiptir. Ancak ne yazık ki öteki değerlerimiz gibi o da günden güne kayboluyor. Alevi kurum ve kuruluşları bu konuda sessizler. Kürt örgütlerinin tutumu da onlarınkinden farklı değil.
Alevi kurum ve kuruluşları neredeyse hiçbir şey yapmıyorlar, çünkü onların tamamına yakını, kendi kendilerini asimile etme çizgisi üzerinde yol alıyorlar. Onlar bir yandan Müslümanlık davası güdüyor ve hatta “Gerçek Müslüman biziz” demekten geri kalmıyorlar. Seba înan, Gağan roşanê xristiyanan o, bu nedenle de Alevilerin onu kutlamasını yerinde görmüyorlar. Öte yandan Alevilikte her halk kendi diliyle ibadet eder. Ancak Alevi kurumları, Türkçeyi tek ibadet dili haline getirmiş durumdalar. Kısacası, devletin hoşuna gitmeyen şeyleri dile getirmekten uzak durmak, Alevi örgütlerinin birçok kesimi için adeta bir kırmızı çizgidir.
Bu satırların yazarı, Aleviliği İslami çerçevede görenlerden değil. Her ne kadar bazı İslami elementler bulunsa da Alevilik İslam dininden daha eski ve onun dışında kendi başına bir inançtır. Kaldı ki Alevilerin bu yöndeki iddiaları doğru bile olsa bu Gaxan gibi bir geleneğe sahiplenmemeyi haklı göstermez. Atalarımız bunu kutlamışlar mı? Kutlamışlar. Bugün hâlâ da halk arasında canlı mı, değil mi? Kuşkusuz canlıdır. Öyle ise bu gelenek neden terk edilsin ya da edilmek istensin?
Alevi ya da Sünni fark etmez; Kürtler nerede olursa olsunlar, Gaxan dahil inançsal ve kültürel gelenek ve törelerine sahip çıkmalı, onları gelecek kuşaklara aktarmaya çalışmalılar. İsteyen Miladî, isteyen Rumî takvime göre kutlayabilir onu.
Peki ne yapmalı, nasıl kutlamalı onu? Yanıtı zor bir soru değil bu. Halkımız ne yapmış, nasıl kutlamışsa biz de öyle yapmalıyız. Diyelim ki herkes ya da her aile bir deste mum yaksın, pêsare (kutsal ekmek) pişirip dağıtsın. Bu bayramı benimseyenler, bir araya gelip geleneklere uygun tarzda şenlik yapsın, eğlensinler. Gağan’ın aksakallı Kalo’su kapı kapı dolaşsın, bayram müjdesini versin halka. Çocuklar rengarenk giysilerle onu kutlasınlar.
Önümüzdeki yıl yani 2018, Dersim jenosidinin 80’inci yıl dönümüdür. Bu yıl Gağan ve Xizir (Hızır) mumu, 1938 soykırımı kurbanlarının hayrına olsun, ışığını onlar için saçsın.
Gağanınız kutlu olsun sevgili okurlar!
DİPNOTLAR
Mitra: Ariyatik (Hint-İran) halkların inancındaki güneş tanrısı.
Mehr/Mîhr: Mitra’nin bir adı.
Mehrperwer: Mitra’yı seven ve ona inan kişi.
KAYNAKLAR
1) Keleverdan: Sonbaharın ortalarında çiftleşmeyi sağlamak üzere tekenin keçilerin arasına salındığı günlerin başlangıcında düzenlenen tören. Bu törende halka şeklinde mîyaz/pêsare (kutsal ekmek) pişirilip tekenin boynuzuna asılır, çocuklar o ekmeği kapabilmek için birbirleriyle yarışırlar. Bundan ayrı olarak keçilerin arasına cevizler serpilir, çocuklar ise yarışırcasına onları toplamaya başlarlar.
2) Malmîsanij, Armanc, Stockholm, 1992, hej. 135, r. 10). Kırmanccadan Türkçeye çeviri M. Çem.
3,4) Bu tekst, 2012 yılı nisan ayında Duhok’ta gerçekleştirilen Laleş Kültür Festivali’nde Kakayî Pîrî Sey Felakettin Kakayi tarafından yapılan konuşma metnidir. Metin, Hewler gazetesinin 2.10.2012 ve 9.10. 2012 sayılarında yayınlandı, Casım Rênas tarafından ise Türkçeye çevrildi.
5) mîyaz (nîyaz),
6) Konu ile ilgili daha geniş bilgi için bkz. Munzur Chem, Gülümse Ey Dersim, Deng Yayınları, 2013, 19. Bölüm // Dersim Merkezli Kürt Aleviliği, Vate Yay., 2011, s. 58
7) Katolik ve Protestan Hristiyanlarda Noel Baba yalnız dolaşırken edindiğim bilgilere göre Ortodokslarda yanında kadın var. Öyle anlaşılıyor ki Kürtlerin Gağan’ı ile Ortodoksların Noel’i birbirlerine daha yakınlar.