Geçmişi değerlendirmek, ama geçmişte kalmamak; PKK’nın Yeni İnfazı

Îbrahim GÜÇLÜ

Her kişinin, her ailenin, her aşiretin, bir geçmişi vardır. Bu geçmiş bu aktörlerde doğal bir hafıza oluşturur. Doğal olarak gelecek, geçmiş birikimler üzerinde inşa edilirken, bu doğal hafıza güdücü ve belirleyici olur. Her birey, her aile, her aşiret gelecek yolculuğuna devam ederken, o doğal hafızasının yönlendiriciliğinde geleceğe yürür.

Milletler de, tarihi yapan büyük aktörler olarak, bireyden, aileden, aşiretten, doğal ve farklı toplum yapıcılarından oluşan daha kapsamlı ve ayrıntılı aktörler tarafından oluşturula yapı olarak: Tek tek aktörlerden farklı bir geleceğe doğru evrimleşir. Oluştuğu günden itibaren, geçmişine dayanarak daha ileriyi ve gelişkini yaratmak ve oluşturmak için çaba gösterir. Kendini koruma altına alan ve kendisini geliştiren doğal bir rasyonal akıl ve rasyonal aklın oluşturur kurumlaşmasını sağlar. Kendini yönetecek bir model ve idari tarz oluşturur. Bu yönetim modelini ve idari mekanizmasını da, geçmişteki modellere dayanarak, o geçmiş modellerden daha gelişkin olan modele ulaşmanın yol ve yöntemlerini harekete geçirir. Yönetim kurumu ve mekanizması olarak “milli devletler”, “federal devletler”, “konfederal devletler” milletlerin en son ulaştıkları idari ve yönetim kurumlaşmasıdır.

Kürt milleti de ifade ettiğimiz yönetim modeline, milli devletine ulaşmak için tarih boyunca çaba göstermiş ve mücadele etmiştir. Kürdistan, Kasr-ı Şirin Antlaşmasıyla ikiye bölündüğü dönemdeki mücadele araçlarıyla, Kürdistan’ın 4 parçaya bölünmesinden sonraki mücadele araçları farklı olmuştur. Her iki dönemde de, Kürt milli mücadelesi farklı özellikler göstermiş ve farklı evrimleşmelerden geçmiştir.

Kürdistan’ın her parçasındaki milli mücadele doğal olarak farklı örgütlenmelerle sürdürülmüşler, farklı sonuçlar yaratmışlardır. Başarı dönemleri olmuştur, başarısızlık dönemleri olmuştur. Ama bir gerçeği kabul etmek gerekir ki, Kürt milli mücadelesindeki başarısızlıkları, başarılardan daha fazla olmuş. Daha vahim ve daha dramatik sonuçlara yol açmıştır. Diğer ezilen ve sömürge uluslar gibi devlet oluşturma sonucunu yaratamamıştır.

Kürdistan’daki milli mücadelelerin hepsi birbirlerinin devamı olmasına ve geçmiş üzerinde yükselmelerine rağmen, durum analizi yapıldığı zaman geçmişle ilgili ciddi bir muhasebenin ve geçmiş değerlendirilmesinin yapıldığını söylemek de oldukça zor.

Geçmişin değerlendirilmesi konusunda, ders çıkarma ve sonrasında aynı yanlışlıkları ve zaafları işlememek gibi bir değeri var. Ne yazık ki birbirini takip eden Kürt milli mücadelelerinin analizi yapıldığı zaman aynı yanlışların tekrarlanmış olduğunu saptamak zor değildir.

Bu da geleceğe ışık tutan bir geçmiş analizi ve değerlendirmesi olarak kabul edilemez. Sonuçta geçmişte kalmak gibi bir durumun olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Kürdistan’ın Kuzeyinde geçmiş değerlendirilmesinde de aynı yanlışa düştüğümüz, geçmişte kaldığımızı, geçmişi yanlış ve zaaflarıyla, zihniyetiyle tekrarladığımız gibi bir sonuçla karşı karşıyayız. Sürekli tekrarlamalar ve tekerlemeler bir retorik haline gelmiş durumdadır.

Kürdistan’ın Kuzeyindeki milli mücadelesi farklı dönemlerden geçerek bugünlere gelindi. Geçmiş değerlendirmesi sorunun kolay anlaşılır olması bakımından Kürdistan’ın Kuzeyindeki milli mücadeleyi dört tarihsel döneme ayırarak ele almak ve değerlendirmek doğru olur diye düşünüyorum.

Kürdistan’ın Kuzeyindeki milli mücadelenin dört dönemini sıralarsak:

Birinci dönem: Türk Kemalist Devletin kuruluş aşamasında ve sonrasında inkâr politikasına, milli hakların kazanılması, milli devletin oluşturulması için 1919’da başlayan ve 1938’de noktalanan dönem.
İkinci dönem:1959-1970 tarihleri (49’lar davası, 1960 tarihinde 1965 yıkına karar geliştirilen milli çalışmalar: TİP’te çalışmalar. Dergilerle siyasi ve kültürel çalışmalar. 1965’te Türkiye Kürdistan Demokrat Partisinin ve akabinde Komela Azadixwazên Kurdistan’ın kuruluşu. 1969’da DDKO Kuruluşu ve 12 Mart darbesi Döneminde mahkemelerde geliştirilen mücadele) arasındaki mücadele.

Üçüncü Dönem: 1974-1980 yılları arasında Kürdistan parti ve örgütlerinin çoğulcu, kitlesel, devletin şimşeklerini üzerine çeken, ideolojik mücadelenin yoğun olduğu, ideolojilerin milli mücadele üzerindeki etkinliğinin fazla olduğu bir yapı kazandığı dönem.

Dördüncü dönem: 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinden günümüze kadar olan dönem.

Kürdistan’ın Kuzeyinde günümüze kadar olan milli mücadele dönemleri incelendiği zaman, geçmiş ile gelecek arasında büyük bir kopukluğun, uçurumun olduğu görülür. Bu da geçmiş mücadelelerinin, Objektif değerlendirilmesinin yapılmadığının, ders çıkarılmadığının, yanlış ve zaafların tespitlerinin cesurca ele alınmadığının bir sonucudur.

Kürdistan’ın Kuzeyinde günümüzde milli mücadele ile ilgili çok temel sorunsallıklar olmasına rağmen; geçmişi bilimsel olarak objektifçe değerlendirme, geçmişten ders çıkarma, eskiyi aşma, eski dönem zihniyetleri terk etme konusunda ciddi bir problemle karşı karşıyayız.

Geçmişte kalmışlık ve eskiyi tekrarlama var. Bu durumdan, Kürt yurtseverlerinin, Kürt siyasetçilerinin, parti ve örgüt olarak grupsal milli kümelerin hızla kurtulması gerekir. Yoksa milli mücadelemizin sorunsallıklarını çözmemiz ve aşmamız olanaklı değildir. Bu da olmayınca Kürdistan’ın Kuzeyinde bütünlüklü, çoğulcu, demokratik bir milli hareket oluşturmak da olanaklı olmayacaktır.

PKK KÜRTLERE YÖNELİK İNFAZLARI DEVAM EDİYOR. BU KONUDA PKK’NIN SON İNFAZLARINDAN BİRİ HAKKINDA DARKA MAZİ’NİN SÖYLEDİKLERİNİ OKUYALIM…

PKK Şemdinli’de kaçırdığı Çukurcalı Müslüm Erdal’ı Haseki’de infaz etmiş
July 17, 2023
PKK Şemdinli’de kaçırdığı Çukurcalı Müslüm Erdal’ı Haseki’de infaz etmiş
5 Ekim 2017 tarihinde Şemzinan’a bağlı Wargenima (Çobanpınar) köyündeki yol inşaatında PKK tarafından kaçırılan Müslüm Erdal’ın PKK tarafından Rojava’ya götürüldüğü ve daha sonra da infaz edildiği ortaya çıktı.

Müslüm Erdal Çelê’nin (Çukurca) Biyadır (Narlı) köyündendir. Kaçırıldığı zaman 42 yaşındaydı. En büyüğü 12 en küçüğü 3 yaşında olan 6 çocuğu vardı. Müslüm çocuklarının geçimini sağlamak için şoförlük yapıyordu. En son olarak Şemdili’deki Wargenima köyündeki karakolun yol yapımında günlük yevmiye ile çalışıyordu. Bir gün yol inşaatı PKK’liler tarafından basıldı. Müslüm Erdal ise kaçırıldı.

Müslüm Erdal’ın 12 yaşındaki oğlu: Her gün ağlıyoruz

Müslüm Erdal’ın akıbeti o günden sonra bir daha öğrenilemedi. Ailesi Müslüm Erdal için pek çok girişimde bulundu.
Müslüm Erdal’ın kaçırılışının üstünden 10 ay geçtikten sonra eşi Hamdiye Erdal Hakkari insan Hakları Şubesine başvurdu. Yanında 6 çocuğu ile beraber Şubeye giden Hamdiye Erdal ciddi ekonomik sıkıntı çektiklerini ve eşinin bırakılmasını istedi. O zaman12 yaşında olan oğlu Kadri Erdal ise “Babamız kaçırıldığından beri her gün ağlıyoruz, serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi.

Aile başka girişimlerde de bulundu. PKK’ye yakın bazı isimler, HDP ve Mahmur Kampı üzerinden PKK ve HPG’ye ulaşmaya çalıştılar. Bazı aile üyeleri bizzat Mahmur Kampına da gitti. Fakat bir cevap alamadılar. PKK Müslüm Erdal’ın yanlarında olmadığını iddia etti.

Rojava’ya götürülüp vurulmuş
Müslüm Erdal’ın Haseki’de vurulduğuna dair bazı bilgiler ver. Bölgedeki yerel kaynaklar Erdal’ın PKK tarafından kaçırıldıktan sonra Şemdinli’den Xaxurke’ye oradan da Zap hapishanesine götürüldüğünü belirtiyorlar. Kaynaklara göre Müslüm Zap’tan Şengal’e götürüldü oradan da Rojava’ya geçti. Daha sonra ise Haseki Cezaevine kondu. Yerel kaynaklara göre Haseki başta olmak üzere tüm cezaevlerin de üç ayrı departman var. Bunlardan bir resmi olarak tutuklu olanların yer aldığı bölüm. İkincisi IŞİD tutuklularının olduğu, yarı resmi konumdaki bölüm. Üçüncü ise PYD değil direk PKK tutuklularının olduğu, PKK kadroları, sempatizanları gibi kuzeyli, Rojhılatlı kişiler burada yer alıyor. Bu bölüm özel olarak idare ediliyor. Ceza evindeki her gardiyan da bu bölümü bilmiyor.
Müslüm’ün 2017 yılından bu yana bu bölümde tutulduğu da gelen bilgiler arasında. Müslüm 2023 yılına değin burada tutulduktan sonra 2023 yılı Haziran ayında infaz ediliyor.

Hakkari yerel kaynakları ise Müslüm’ün kaçırıldıktan bir kaç saat sonra vurulduğunu söylüyor.

PKK’nin zamanında basınında yayınladığı iddia tüm uyarılara rağmen Müslüm Erdal karakola yol yapımında çalıştığı için kaçırılmış. Müslüm bir yoksul bir insan ve tır şoförlüğü yapıyor, günlük yevmiye ile çalışıyor. Fakat burada ilginç olan Haftanin’den Şemdinli’ye değin sınır hattında yapılan tüm karakol, yol ve barajlar PKK’nin gözü önünde yapıldı. PKK bu hatları yapan asker ve bürokratları vurmadı. Vurmak bir yana bu askeri amaçlı çalışmaların ihalesini alan büyük şirketler önce HPG’nin Zap’taki karargahına gelin Bahoz Erdal, Amed Malazgirt gibi kişilerle anlaşıyor, vergi adı altında haraç ödüyordu. Daha sonra da hiçbir engelle karşılaşmadan işlerini yürütüyordu. Yani PKK ne devlet görevlisini ne de zengin müteahhidi değil yoksul köylüleri o yollar için öldürdü.

Bir diğer husus Müslüm hiçbir söz söyleme hakkı olmadan, avukatı olmadan keyfi biçimde öldürülmüş olmasıdır.

Müslüm’ün ailesi daha öncede böyle bir acı yaşamıştı. Müslüm Erdal’ın kardeşi Mustafa Erdal’da daha önce yine böyle bir adaletsizliğe uğramış ve katledilmişti.

İki kardeşten birini PKK, diğerini devlet vurdu

Erdal ailesi köyleri ve çevrelerinde bilinen bir ailedirler. PKK’nin 1980’lerden sonra alana geldiği zaman kendilerine yardım eden ailelerden biridirler. Özellikle de Müslüm Erdal’ın büyük abisi Mustafa PKK için büyük hizmetlerde bulunmuş biriydi. PKK ilk Çukurca alanına geldiğinde öncülük yapmış, yer ve yol göstermiştir.

1984 yılında Derava Şute denen bölgede PKK’nin alandaki gerillalarının Türk askerlerine büyük bir pusu atma eylemini de organize etmiştir. Eylemde ilk kez bu denli Türk askeri öldürülmüş ve eylem ses getirmiştir. Türk devleti eylemin nasıl yapıldığını araştırdıktan sonra Mustafa’nın eyleme öncülük yaptığını öğrenir ve 4 Aralık 1984 yılında Mustafa göz altına alınır. Mustafa’nın cenazesi tam 25 gün sonra ailesine “gelin cenazenizi alın, Mustafa 85 metre yükseklikteki bir kayadan atladı, öldü” denir.
Aile o dönem baskı nedeni ile sesini çıkaramasa da daha sonra dava açarlar ve olayı AHiM’e taşırlar.
Yani aslında aileleri PKK’ye de hizmetleri geçmiş bir ailedir. PKK ise aileye karşı ne vefa ne de minnet duygusu göstermemiş ve Mustafa’nın kardeşini yol yapıyor diye öldürmüştür.
Nasıl ki zamanında Mustafa’nın ailesi korkup susmuşsa bugün Müslüm’ün de ailesi susmuştur. Fakat bu olaylar toplumun hafızasından silinmemiştir. Yetim 6 çocuk, ailesi ve sevenlerinin dışında toplumun vicdanı da bu olayı unutmayacaktır.

Geef een reactie

Het e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *