Mehmet TÜRK
TİGRİS HABER – Diyarbakır’da 2020 yılında pandemi döneminde hastaların kobay olarak kullanıldığını açıklayan Prof. Dr. Cenap Ekinci, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, isim vermeden Diyarbakır Tabip Odası’nı suçlayarak, Tabip Odası’nın özür dilemesi gerektiğini söyledi. Birilerinin kendisine ulaşmaya çalıştığını anlatan Prof. Dr. Ekinci” Tehdit alıyorum net olarak, bana ulaşmaya çalışıyorlar, ama ben geri adım atmayacağım” dedi.
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenap Ekinci, sosyal medya platformu X hesabı üzerinden paylaştığı 2 ayrı videoda, Diyarbakır’da insanların kobay olarak kullanıldığı konuyu başka boyuta taşıdı. İnsanların kobay olarak kullanılmasına izin veren Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin o dönemde başhekimliği yapan kişinin Tabip Odası üyesi olduğunu hatırlatarak, “Özür dilenmesini istiyoruz. Beklentimiz bu, ama burası Diyarbakır, beklentilerle neticeler birbirine uymuyor. İstediğiniz sonuç olmayabilir. Ama burada tarihi bir deftere not düşmüş oluyoruz Diyarbakır’da. Bir şirket ve devlet içerisindeki kurumlarla beraber, bazı bürokrasinin ortaklaşmasıyla halk kobay olarak kullanıldı. Çıkıp da şüpheler üzerine de, ‘ya bunlar yanlış yapıyor, hastalar üzerine deney yapıyorlar’ diyemezsiniz. Böyle bir şey iddia edemezsiniz. Neticede pandemi süreci yaşanıyor, insanlar aşı, ilaç tedavilerinin tartışıldığı dönem. İnsanların ailelerinden izinsiz gömüldüğü bir dönem var. Bir sürü bilgi kirliliği var. Devlet; polis ve askerle sağlık sistemini tanzim ettiği bir dönem. Hareket kısıtlılığı olduğu bir dönem ve bunu tesadüfen öğreniyorum. O tarihte çıkıp her şeyi anlatamazsınız” diye konuştu.
İsim vermeden, “Siz burada sorumlu olmak zorundasınız” diyerek Diyarbakır Tabip Odası’nı suçlayan Prof. Dr. Ekinci, “Tabip Odası bunun peşini bırakmamalıydı. Oradaki üyelerine sormalıydı. Hatta Mahmut Orağı ikna eden kişi tabip odası üyesi. Bu uygulamaya izin veren başhekim, tabip odası üyesi. Kendi üyelerini arayıp neden sormuyor tabip odası, neden peşine düşmüyor? Bugün bile, bu şartlar altında neden idari soruşturma başlatmıyor? Sembolik de olsa çalışma ruhsatı iptal edebilirler. O paylaştığım dönemde sayın Soylu İçişleri Bakanı’ydı, sayın Koca da sağlık bakanıydı. Buna rağmen paylaştım. Ve şüpheli sorularımı da koydum oraya. Biliyorum kim olduklarını, soruşturun diye yazmışım oraya. Bir sürü yere de ifade etmişim. Bakanın görevde olup olmamasıyla alakalı değil. Şahıslar değil, kurumlar üzerinden itirazımızı yapıyoruz” şeklinde konuştu.
Kendisine ulaşmaya çalışan kişilerin varlığından bahseden Prof. Dr. Ekinci, tehdit edildiğini açıkladı. Ekinci, şunları söyledi:
“Bugün ben susturulsam, birileri gelse boğazımı tutsa, benden başka ikinci bir kişi daha yok ifade etsin. Ama sivil toplum örgütleri öyle değil. Hangisini susturacaklar. Kurumsal olarak da bu olaya sahip çıkılması gerekir. Tehdit alıyorum net olarak. Bana ulaşmaya çalışıyorlar, ama ben geri atmayacağım. Benim buradan zerre kadar çıkarım yok, kaygım var. Hala devlet memuruyum, hala görev yapıyorum. Yarın başıma ne gelecek bilmiyorum. Başımıza gelenden korkup susarsak, bilim cübbesini çıkarmamız gerek, hipokrat yeminini de bir yere atmamız gerekiyor. İnsanlık onurunu da bir şekilde çiğnememiz gerekiyor, o zaman tarlamızda çalışır susarız.”