İbrahim GÜÇLÜ
11 Mart 1970 yılında Kürdistan’daki Eylül Milli Devrimi karşısından yenilen Irak’taki Baas Rejimi, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), Kürdistan Milli Devrim Hareketinin lideri Mustafa Barzani ile anlaşmak zorunda kaldı. Kürdistan’da Kürtlerin fiilen kurulan iktidarı ve egemenliğine, hukuki anlamda ve Irak devlet sistemi tarafından “evet” denildi.
Ne yazık ki 11 Mart 1970 Deklarasyonunda Kerkük’ün statüsü için kabul edilen referandumun engellenmesi için Baas Rejimi tarafından olağanüstü çaba gösterildi. Bunun için Kürdistan Milli Lideri ve Kürdistan Otonomisinin Başkanı Mustafa Barzani’ye suikastlar düzenlendi. Baas Rejimi bu saldırı ve suikastlarda başarıya ulaşamayınca, Mart 1974 yılında Sovyetler Birliği’nin askeri ve siyasi desteğiyle Kürdistan’a ve Kürt milletine karşı savaş başlattı. Bu savaşta da ilk dönemlerde başarılı olamadı. Başarı sağlamak için, desteğe ihtiyacı vardı. Bunun için de, kendi çıkarları için Kürdistan’daki milli savaşı sınırlı da olsa destekleyen İran sömürgeci Devleti ile kirli Cezayir Antlaşmasını yaptı. Bu antlaşma, aynı zamanda ABD desteğinin de Kürdistan milli Savaşında son bulmasına neden oldu. Bu da savaşın Irak Baas Rejimi lehine sonuçlanmasına neden oldu. Çünkü Kürdistan Otonomi yönetimi ve başkanı Mustafa Barzani, bir Kürt katliamının olmaması için savaşı durdurdular ve silahları bırakmayı karar altına aldılar.
Buna rağmen Irak Baas Rejimi kitlesel cinayetlerine devam etti. En tehlikeli olan projesini hayata geçirmeye başladı. Kürdistan’ın Araplaştırılması için, Kürtleri Irak’ın Güney ve Arap Bölgelerine kitlesel bir şekilde sürdü. Araplar da Kürdistan’a yerleştirildi.
Buna sesiz kalmanın, Kürdistan’ın yok olması anlamına geleceğini hesap eden KDP ve onun lideri Mesut Barzani, 1976 yılında, Mayıs Mili Devrim Hareketini başlattı. Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) de kuruldu. KYB, Irak Baas Rejimine karşı mücadeleyi Suriye Baas Rejimi desteğiyle başlattı. Bu mücadele sonucunda Kürdistan’ın önemli bölgeleri Irak Baas Rejiminden kurtarıldı. Kürtlerin egemen ve iktidar olduğu alanlara dönüştürüldü. O bölgelerde Milli Devrim Yönetimi kuruldu.
Başka bir ifadeyle “Kurtarılmış Bölgeler” tesis edildi ve yönetilmeye başlandı.
Kürdistan’ın bağımsızlaşması ve özgürleşmesi 1991 yılında gerçekleşen ve “Raperin” olarak tanımlanan halkın milli ayaklanması ile gerçekleşti. Kürdistan’ın Federe Devlet olmasının temelleri Raperin ile atıldı.
Raperin, aynı zamanda Irak’ın 2003 yılında Baas Rejiminden tümden kurtulmasının, 2005 yılında Irak’ın Kürtlerin, Arapların, diğer milletlerin ortak federal devleti olmasının taşlarını döşedi.
Raperin, Mili Ayaklanma Hareketi, her yıl Kürdistan’ın Güneyi başta olmak üzere bütün dünya ve diğer parçalardaki Kürtler arasından kutlanır. Yeniden yorumlanır. Tarihi anlamı açığa çıkarılmaya çalışılır. Kürdistan Federe Devletinin kuruluşundaki sosyolojik ve milli rolü analiz edilir. Raperinden, Kürdistan’ın Güneyi ve diğer parçalardaki milli mücadele için dersler çıkarılır.
Bunun yanında, bu milli halk ayaklanmasını, dar örgüt ve parti sınırları içine hapsetmeye çalışan; Raperin Hareketinin milli değerini bu dar ve çıkarcı yaklaşımlarıyla azaltan siyasi parti, örgüt, çevreler de var.
Bu tutum ve yaklaşıma karşı, Kürdistan Başkanı Mesut Barzani, Ofisi kanalıyla ciddi bir uyarıda bulunuyor. Bu tutum ve yaklaşımlardan uzak durulmasını istiyor. Milli perspektife sahip olan Kürtlerin, aşağıdaki bölümde sunduğum Kürdistan Başkanı’nın görüşlerine katılmaması olanaklı değildir.
Ben de bu görüşleri açıkça ve içten destekliyorum. Bu görüşlerin biz tüm Kürtler, Kürdistanlılar, Kürdistan siyasi ve toplumsal parti ve örgütleri için de rehber niteliğinde olmalıdırlar..
Başkan Mesud Barzani’nin Ofisinden yapılan açıklamada, Raperin’in (Ayaklanma) yıldönümünde yapılan programların partizanlaştırılmasının yanlış olduğu kaydedilerek, bir tarafın kendisini Raperin’in sahibi olarak göstermesinin üzüntü verici olduğu ifade ediliyor. Şöyle deniliyor:
“Raperin, kitlelerin, Kürdistani Cephe’deki partilerin, Pemerge’nin, gizli örgütlerin ve Kürdistan’ın tüm farklı sınıflarının birlik ve kapsamlı mücadelesinin ve Kürdistan halkının uzun ve kesintisiz mücadelesinin uzantısının sonucuydu.
“Raperin’in mesaj ve hedefleri yüksek, değerli, millidir ve partizanlığa indirgenip anlam ve özden yoksun bırakılmamalıdır.
“Raperin tüm tarafların sıkı çalışması ve çabalarıyla başarılı oldu. Dolayısıyla bu büyük olayın gerçek sahibi ve faili tüm partileri, şahsiyetleri ve vatandaşlarıyla Kürdistan’dır.”
KÜRDİSTAN’DA HÜKÜMET SORUNU ÇÖZÜLMELİ
Kürdistan Federe Devleti’nin konumu oldukça hassastır. Çok sıkı dengeler üzerinde hareket etmektedir. Çünkü Kürdistan Federe Devleti ortadan kaldırılması için, büyük saldırılarla karşı karşıyadır.
Biliniyor ki bir yandan sömürgeci devletler, özellikle de İran sömürgeci devleti, onun Irak’taki ırkçı Şii yandaşları; PKK, Haşdi Şabi ve diğer terörist ve işgalci örgütler Kürdistan Federe Devletini yıkmak istiyor.
Özellikle de Kürdistan Bağımsızlık Referandumundan sonra Kürdistan Federe Devletinin yıkılması için sömürgeciler, onların Kürdistan’daki sıkı işbirlikçileri hainler en büyük saldırıyı başlattılar. Kürdistan’ın kalbi ve petrol şehri Kerkük ve birçok başka Kürt bölgesini işgal ettiler.
O günden bu yana da, Kürdistan Federe Devletine karşı saldırlar durmadan devam ediyor. Sömürgeci İran Devletinin desteğiyle, PKK, Haşidi Şabi ve diğer terörist ve işgalci örgütler tarafından bu saldırılar sürekli bir halde, yıkımına yönelik devam ediyor.
Kürdistan Federe Devletini bu saldırılardan korumak;Kürdistan’ın ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel anlamda gelişmesini sağlamak; federal sistemin yerli yerine oturmasına yardımcı olmak; Irak Federal Hükümetiyle etkin bir şekilde sorunları çözümlemek için güçlü, dirayetli bir hükümete ihtiyaç var.
Mesrur Barzani’nin kurduğu çoğulcu, demokratik, temsil gücü yüksek olan, Kürdistanlıların desteklediği, uluslararası teveccühü ve desteğe sahip olan bir hükümetti. Bundan dolayı da Mesrur Barzani Hükümeti, Meclis’ten güvenoyu aldıktan sonra çok önemli sosyal, ekonomik, yapısal projelere imza attı, bu projelerin uygulanmasını sağladı. Irak Federal Hükümeti ile sorunların çözümlenmesi için oldukça ciddi bir olgunlaşma sağladı.
Ne yazık ki Kürdistan Hükümeti’nin KYB’li üyeleri, bulunduğumuz aşamada epey bir zamandır toplantılara katılmıyorlar, hükümet çalışmalarını boykot ediyorlar. Bunun büyük bir sorumsuzluk olduğunun altını çizmeliyim. Bu davranışın, demokrasi ve iyi niyete yorumlanması da oldukça zordur.
Hükümetin bu konumu hiç şüphe yok ki Kürdistan Federe Devletine zarar vermekte, dışarıya karşı güçsüz göstermekte, sorunların çözümünde yeterli etkinlikte müdahale etmesini engellemektedir.
Bundan dolayı bu sorunun hızla çözülmesi gerekir. Bunun için de iki yol vardır.
Yolardan birincisi, Başbakan’ın ve KDP’nin Meclis üyelerinin hızla KYB ve KYB’li hükümet üyeleriyle uzlaşma sağlayarak, KYB’li hükümet üyelerini, hükümet çalışmalarına katılmasını sağlamaktır.
İkinci yol: Meclis’in hızla seçim kararı alarak seçime gidilmesini sağlamak, hükümet sorununun çözümünde halkın iradesini geçerli kılmaktır. Bu yol demokrasinin de bir gereğidir. Kürdistan Federe Devletinin benimsediği siyasi sisteme de uygundur.
Bunun yapılması inancıyla Kürdistan Hükümetine başarılar diliyorum.
Diyarbekîr, 7 Mart 2023