2014 yılı nüfus sayımına göre Suriye’deki Ezidi nüfusu yaklaşık 50 bin kişi olup, çoğunluğu Halep kırsalına bağlı Afrin bölgesinde yaşamaktadır. Ancak Yezidi Evi yetkilileri, Türkiye ve IŞİD’in bölgeye yönelik saldırıları sonrasında yaşanan göç nedeniyle bu sayının neredeyse yarı yarıya azaldığını tahmin ediyor.
Suriye’de onlarca yıl süren ötekileştirmenin ardından, 26 Nisan’da Qamışlo’da düzenlenen “Kürt Birliği Konferansı”nın, Şam’daki yeni yönetimle diyalog şartlarının bir parçası olarak Ezidi inancının Suriye’de resmi olarak tanınması talebi, Suriyeli Ezidiler tarafından haklarını koruma ve kimliklerini oluşturma yönünde atılmış bir adım olarak geniş bir memnuniyetle karşılandı.
Suriye’de Cezire, Halep ve kırsalına yayılmış olan Ezidiler de birçok topluluk gibi, son onyıllarda Suriye’deki ardışık rejimlerin kendilerine karşı uyguladığı politikalar sonucunda kültürel, sosyal ve dini haklarının ellerinden alınmasından büyük sıkıntı çekmektedirler.
400’den fazla Kürt siyasetçi ve toplum temsilcisinin katıldığı konferansın kapanış bildirisinde yer alan Suriye ulusal cephesine ilişkin altıncı maddede, “Devletin din ve inançlara karşı tarafsızlığı, dini ritüelleri yerine getirme hakkı, Ezidi dininin devletin resmi dini olarak tanınması” şartı yer alıyordu.
Bazıları bu maddenin, “Suriye, anayasası tüm Suriye bileşenlerinin haklarını anayasa üstü ilkelere dayalı olarak garanti altına alan çok uluslu, çok etnikli, çok kültürlü, çok dinli ve çok mezhepli bir devlettir” ifadesini içeren bildirinin birinci maddesiyle çeliştiğini düşünüyor.
Anayasa haklarımızı garanti altına alıyor.
Suriye’nin kuzeydoğusundaki El Cezire’deki Ezidi Evi Eş Başkanı İsmail Delf, North Press’e yaptığı açıklamada, onlarca yıl süren ötekileştirme ve baskının ardından Kürt konferansında Ezidilerin hakları konusunda kapsamlı görüşmeler yapıldığını söyledi. Kürt konferansının sonuç bildirgesinde dinlerinin tanınması hakkının yer alması ve bu konunun Şam yönetimiyle görüşülmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
“Ezidiler tanınmadan özgürce yaşayamazlar ve dini anayasaya dahil etmek de yeterli değildir. Tüzükler ve sahada tanınma talep ediyoruz.”
Suriye’deki tüm Kürtler gibi, Ezidiler de vatandaşlık haklarından ve inançlarını yaşama özgürlüklerinden mahrum bırakıldılar. Suriye Adalet Bakanlığı, 2021 yılında, Dürziler, Yahudiler ve Hıristiyanlar için olduğu gibi, evlilik de dahil olmak üzere dini işleriyle ilgili konularda Ezidileri de istisnasız kişisel statü hukukuna tabi tutan bir genelge yayınladı. Bunu reddedenlere adli cezalar verildi ve bu durum Ezidiler arasında öfke ve kızgınlığa yol açtı.
Suriye’deki krizin başlangıcından bu yana Ezidiler, miraslarını ve kimliklerini korumak için kültürel ve dini konseyler kurarak örgütlenmeye çalışıyorlar.
Delf, özellikle kurumlar içerisinde toplumsal sözleşme ile korunan bir katılım yüzdesine (payına) sahip olmaları nedeniyle, tanındıktan sonra özyönetim alanlarında kendilerini özgür hissettiklerine dikkat çekiyor.
“Biz, anayasanın tek başına haklarımızı koruyabileceğine inanıyoruz. Anayasa, Ezidilere ve diğer tüm dinlere yönelik adaletsizliği ortadan kaldıracaktır.” dedi.
Ezidi Evi Eş Başkanı, kendilerini bir inanç grubu değil, bağımsız bir din olarak gördüklerini ve kendilerini koruma hakkına sahip olduklarını vurguladı. Ezidilerin, 1920’lerde Suriye Cumhuriyeti’nin kurulmasından bu yana ülkenin diğer tüm bileşenleri gibi vatanlarını korumak için çok çaba sarf ettiklerini belirtiyor.
Yezidilik…en eski İnamçlardan biri
Kürt siyasetçi Muhammed Eşref Ali, North Press’e yaptığı açıklamada, “Tarih, halkı örgütlemek için 120 binden fazla peygamberin çıkışına tanıklık etti, ancak zaman ilerledikçe geriye sadece dört ilahi din kaldı ve bunlar günümüze kadar varlığını sürdürdü.” dedi.
“Bazı küçük dinler vardı, kadim olmalarına rağmen tarihte marjinalleşmişlerdi ve Müslümanlar, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Süryaniler arasında tanınmamışlardı” dedi.
“Bu dinler arasında toplumun gerici bir zihniyetle karşı karşıya kaldığı ve yeterince tanınmadığı, ailevi, dini ve toplumsal hakları tanınmayan Ezidi dini de yer alıyor. Ancak bu aşamada, Kürt Birlik Konferansı’ndan sonra Kürtler, Ortadoğu halkları arasında bir geçmişi ve kökleri olan, en eski dinlerden birine ait olan bu dinin mensuplarının haklarını talep ettiler.”
Kürt siyasetçi, tarih boyunca korkutma, öldürme ve 73 katliama maruz kalan Ezidilerin haklarının korunması ve dinlerinin tanınması talebinin gerekli ve önemli olduğuna inanıyor. Kendilerine yönelik katliamların durdurulmasını ve diğer dinlere mensup kişilerle eşit haklara sahip olmalarını istedi.
Kürt Kongresi’nin her zaman demokrasi, özgürlük, eşitlik, insanlık ve dinler arası ayrımcılık yapmama çağrısı yaptığını vurgulayan Prof. “Bu dinin merkezi bir yeri olmalı ve dini ritüellerini düşmanca olmadan, özgürce yaşamalılar.”
Anayasada hakları tesis edildiğinde, “Bundan sonra kendisinin korunacağına, ülkedeki cumhurbaşkanları ve rejimler ne kadar değişirse değişsin haklarının korunacağına, tarih ne kadar değişirse değişsin Ezidilerin tarihinin korunacağına ve dini haklarının korunacağına” inanıyor.
2014 yılı nüfus sayımına göre Suriye’deki Ezidi nüfusu yaklaşık 50 bin kişi olup, çoğunluğu Halep kırsalına bağlı Afrin bölgesinde yaşamaktadır. Ancak Yezidi Evi yetkilileri, Türkiye ve IŞİD’in bölgeye yönelik saldırıları sonrasında yaşanan göç nedeniyle bu sayının neredeyse yarı yarıya azaldığını tahmin ediyor.
Geçtiğimiz yıl Esad rejiminin devrilmesinin ardından Ezidiler, etnik veya dini aidiyetlerine bakılmaksızın tüm Suriyelilerin haklarını garanti altına alan yeni bir Suriye inşa etmek için değişiklikler yapmayı umuyor. (NA)