Hüseyin Şahin
Değerli okuyucular başlığa bakınca konu hassaslığı sanırım anlaşılmıştır.
Konu yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakaldır gibi gelebilir.
Belkide ikisi gibidir.
Kürdlerin ilk önceliği biri birilerinin hak, hukuk, varlık, ayrıcalık ve eşit derecede bir birlerini kabullenmedir. Dört parçaya bölünmüş bir halktan beklenen en yegane kıriter bu olmalıdır. Göz üzerinde kaş aramak, bir birlerine caka atmak yada beni kullanan sömürgeci devlet, seninkinden daha merhametlidir gibi bir gaflette düşüp bunu savunmak, Kürdlere yapılabilecek en büyük yanlışlıktır. Dört parçada hiçbir sömürgeci devlet, bir Kürd partisini kara kaşı yada gözü için desteklemez. Bu sömürgeci güçlerin sinsi plan vede hesabı, Kürdlerin hiçbir parçada özgürleşmemesine kurgulanmıştır.
Buda ‘’Kürd ANASINI görmesin’’ misali dört sömürgeci devletinin ana konusudur.
Uzaklara gitmeye hiç gerek yoktur. Doksanlı yılların başındada görüldüğü gibi Kürdler güney parçasında Çevik gücün himayesine alınmasıyla birlikte, sömürgeci güçlerin uykularını kaçırdılar. Bundan hareketle Kürdler dört sömürgeci devlet dış işleri bakanlığınca düzenlelen toplantılarla mercek altına alındılar.
Osmanlıda oyun bitmez misali, 1994’ de gelindiğinde güneyde Kürdü, Kürde kırdırmanın en büyük fitili de ateşlenmiş oldu. İran destekli bu talihsiz saldırıda hem KDP hemde PKK camiyasında binlerce kadro telef edilmiş oldu. Osman Öcalan 1994 te KDP güçlerince teslim alındığında, bu seneryonun başının İran olduğunu bizzat itiraf etmiştir.
Konunun başlığına dönecek olursak, Kürdlerin ilk önceliği, onların her parçada kazanımlarını desteklemek, hak ve hukuklarını kabullenmek olmalıdır.
Kanımca hiç bir Kürdün önceliği güney yada kuzey batı Kürdistanda elde edilmş kazanımların berteraf edilmesi değildir, olmamalıdırda.
Her sömürgeci devletin Planı ‘’Kürd Anasını görmesin’e’’ kurgulanmışsa, bunu boşa çıkarabilecek yegane mantık, Kürdlerin her dört parçadaki kazanımları korumasından geçer. Hewler mutabakatı Kürdlerin önüne büyük fırsatlar çıkarmış, güney ve kuzey batı Kürdistanının birleşmesinin temel taşlarını oluşturmuştu. Bu mutabakat hayata geçirilmiş olsaydı, ne Afrin nede Kerkük işgal edilebilinirdi.
Ortadoğu kaynayan bir kazan. Burada birçok taş yerinde oynamaya, saflarda ona göre belirlenmeye başlanacaktır.
Evet Kürdlerin ilk önceliği güney yada kuzey batı parçalarımızdaki Kürd kazanımlarının berteraf edilmesi olmamalıdır. Bunda hiçbir Kürd kazançlı çıkmayacaktır. Sömürgeciler tabiri cayizse ‘’gerici, feodal yada işbirlikçi’’ bir oluşuma bile tafammül etmezler. Onların borazancılığını yapmak Kürdlerin işi olamamalıdır. Gerici yada Feodal bir Kürd Parçasının Kürdlerin eliyle yönetilmesinde hiçbir Kürdün kaybı olamaz. Sol jargonla Feodal yada gerici olan Kürd yönetim biçimi bile ULUSAL mücadelede, biz Kürdler için bir kazanım olarak görülmelidir. Kürdler örneğin güney parçamızda bu sistemle yönetiliyorlarsa bile, bunu bu dönemde gözümüz gibi korumalı, yarınlara yatırım yapmak zorundayız. Bu sistem yada yönetim biçimini değiştirmek, gelecek kuşakların öncelikli hedeflerinden biri olmalıdır. Feodal yada gerici olsa bile, Kürdler her alanda kendi dillerini, savunmasını, ekonomisini, meclisini, eğtimini, sosyal kalkınmasını, içeride vede dışarıda da yani tüm Dünyada tanıtabiliyorsa, varsın Feodal bir Kurdistan olsun. Bunda hiçbir Kürdün kaybı olmaz. İsmail Beşikçi hocamızında belirtiği gibi ‘’Devletsizlik Kürdlerin en büyük hendikapıdır’’. Afrikadaki Devletler bize birşeyler söylemelidir.
Uzun bir aradan sonra10 ekim 2024’te güney Kurdistanda seçimler yapılacaktır. Kürdler bu seçimlere buruk bir şekilde katılacaklardır. Kürdlerin elleri güney parçamızda bir beş yada on seneye nazaran daha da eksilmiş, koparılmış bir şekildedir. Şengal, Kerkük, Mahmur gibi illerimiz elimizden kaymıştır. Hewler ve Süleymaniye kapışması son bulmalı, iki ordu birleştirilmelidir. Yoksa bu kamplaşmadaki zıtlaşma hem YNK, KDP’ye büyük kaybettirecek, hemde elleri altındaki Süleymaniye vede Hewler de bu çekişmede heder edileceklerdir.
Ele, güne rüsva olmadan güney parçamızdaki seçimler huzur ve güvenli bir şekilde yapılmalıdır. Bu bizlerin tercihidir. Görünen o ki, İsrailin son Lübnan Hizbullah saldırısı sonucu güney parçamızdaki seçimlerde tehlikeye girmiştir. Burada seçimlerin güvenli bir şekilde yapılabileceğini tahmin edemiyorum. Bir yandan Ortadoğunun bir kaynayan kazan oluşu, diğer yandanda seçimlere doğru seçim propagandası yapan partilerin bir birlerine hitap eden uslüpleri, beni bu türden bir yorum yapmaya yöneltmiştir. Burada Apoculara düşen görev, kendi yayın aracılığı ile, ateşe körükle gitmek olmamalıdır. KDP’yi öcü gösterip YNK’yı poh, pohlamamalıdır. YNK’nin yada Apocuların İran ile ilişkilerini es geçip, KDP’ye çullanmak aklı başında hiçbir Kürd örgütünün yada basınının öncelikli görevi olmamalıdır. Makalenin başlığındada görüldüğü gibi, Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber yada hiçbirimiz. İlk öncelikli hedefimiz her iki PARÇA’mızdaki kazanımlara sahip çıkıp, gözümüz gibi korumak olmalıdır, bu ‘’GERİCİ, FEODAL yada ilerici ÖZERK’’ yapı olsa bile.
İşe önce ‘’Çuvalduzu kendimize sonra İğneyide başkalarına batırarak’’ BAŞLAYALIM diyorum.
Burada akla benim KDP’e kıyak geçtiğim gelmemelidir. Ben Kurdistan bölge yönetimi yada KDP için 2005’te ilk Almanya – Hewler hava yolları seferlerinin temel taşını oluşturanlardanım. Bu girişim Kurdistan tarihinde bir ilktir. Ben bu işte ciddi maddi kayıplarımla birlikte, avcumu yalayarak çıktım, buda böyle biline.