PWK’nin 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’ne Dair Tutumu:
PWK, 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nde, Kürdistan’a siyasi, milli, coğrafik bir statüye ve Kürt milletinin acil taleplerine seçim bildirgesinde yer veren, savunan, yurtsever, demokrat adaylara oy verecektir. Bu niteliklere sahip adayların olmadığı yerlerde kimseye oy vermeyeceğiz.
Kürdistan Yurtseverler Partisi’nin (PWK) Seçimlere Dair Bildirgesi
Kürdistan Yurtseverler Partisi (PWK), Kuzey Kürdistan ve Türkiye’deki parlamento ve yerel seçimlere dair siyasetini, Kürdistan özgürlük mücadelesinin milli ve demokratik perspektif ve ihtiyaçlarını esas alarak belirler.
PWK, Kuzey Kürdistan’ın işgal ve sömürgeleştirilmiş ülke gerçekliğini göz önünde bulundurarak milli, demokratik bir anlayışla seçimleri bir mücadele platformu olarak görür.
Daha da önemlisi özellikle yerel seçimler halkın şehir, ilçe ve beldelerini doğrudan yönetme olanaklarını sunuyor.
Misyon, işleyiş ve bileşenleri itibariyle parlamento ve yerel yönetimler ve her iki alan için yapılan seçimler farklı özellikler taşımaktadır. Bu nedenle de her iki platformu ayrı ayrı ele almak ve her iki alana yönelik seçim perspektifi ve stratejisini ayrı ayrı belirlemek gerektiğine inanıyoruz.
Bu konudaki görüşlerimizi sunmadan önce Kürt ve Kürdistan sorununu tanımlayarak, bu tanımlama temelinde parlamento, yerel yönetimler ve seçimlerin anlam ve öneminin değerlendirilmesiyle daha doğru, gerçekçi ve uygulanabilir bir siyasal yol haritasının belirlenebileceğini düşünüyoruz.
Kürdistan Sorunu ve Kürt Milletinin Kendi Geleceğini Belirleme Hakkı
Kürtler, günümüze kadar binlerce yıldır Yakındoğu ve Orta-Doğu’da yerleşik olarak yaşayan bir millettir.
Kürtler; dünden bugüne üzerinde yaşadıkları topraklarda dil, tarih, kültür, gelenek ve görenekleriyle kökleri olan ve tarihsel olarak istikrarlı bir topluluk oluşturan ve Kürdistan olarak tanımladıkları bu topraklarda yaşayan yerleşik bir millettir.
Kürdistan uluslararası bir sömürgedir. Bugün de Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında bölünerek işgal ve ilhak edilen Kürdistan’ın klasik anlamdaki sömürge statüsü devam etmektedir.
Kürt milleti iradesi dışında parçalanmış, ülkesi işgal edilmiş, tarihsel ve uluslararası haksızlığa uğrayan bir millettir.
Zamanlaması, yol ve yöntemleri şimdiden kestirilemezse de ulus ve ülke olarak Kürtlerin ve Kürdistan’ın birliği hiç kuşkusuz Kürt milletinin tarihi, meşru ve doğal hakkıdır. Ulusun ve ülkenin birliğine ve bu birliğin nasıl gerçekleşeceğine Kürdistan’daki tüm bileşenlerle birlikte kendi özgür iradesiyle ancak Kürt ulusunun kendisi karar verebilir.
Kürt ve Kürdistan sorunu, esasında Kürt milletinin kendi geleceğini belirleme hakkı sorunudur, yani özünde devletleşme sorunudur. Partimiz, devletleşmeyi (federal, konfederal, bağımsız devlet) proğramatik ve uzun erimli stratejik bir hedef olarak görmektedir. Siyasal ve tarihsel olarak meşru temellere dayanan bu hakkın ve bu proğramatik hedefin bugün de Kürdistan’da yaşayan tüm bileşenlerle birlikte Kürt milletinin temel hakkı olduğu inancındayız. Bu bağlamda partimiz Kürdistan sorununu ülkenin kurtuluşu, bu topraklarda yaşayan tüm bileşenlerin özgürlüğü ve birlikte yönettiği adil demokratik bir toplumun kurulması sorunu olarak görmektedir.
Bu temelde, ulusal ve uluslararası koşullara bağlı olarak, iki milletin ve iki ülkenin eşit ortaklığına dayalı federasyon ya da konfederasyon çözümlerine de açık olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Ve yine aynı şekilde ulusal, bölgesel ve uluslararası koşullara göre farklı ara çözüm biçimlerinin de önümüze çıkabileceğini dikkate alarak, bu tür ara çözümleri reddetmediğimizi, bunları stratejik hedefe götüren yol açıcı birer adım olarak değerlendirdiğimizi ifade etmek istiyoruz.
Türkiye’de Kürt Sorunu
Türkiye metropollerinde yaşayan milyonlarca Kürt’ün bir kısmı yüzyıllardır buralarda yaşayan, önemli bir kısmı da Kürdistan’dan göçetmek zorunda bırakılmış ya da geçimlerini, eğitimlerini sağlamak için Türkiye metropollerine göç edip yerleşmiş olan Kürtlerdir.
Partimiz, değişik sebeplerle Türkiye metropollerinde yaşayan Kürtlerin hak ve özgürlük mücadelesini ulusal demokratik mücadelemizin ve aynı zamanda Türkiye genelindeki özgürlük ve demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak görmektedir. Onların kendi ulusal demokratik hakları, özgürlük, eşitlik ve demokrasi için verdikleri mücadele, aynı zamanda Kürdistan’daki ulusal demokratik mücadelemizin başarısı için büyük bir destektir. Fakat, Türkiye metropollerine göç etmek zorunda kalan halkımızın, devletin her türlü asimilasyon plan ve çabalarına karşın öncelikle kendi örgütlülüğünü sağlaması büyük önem taşımaktadır. Onlar herşeyden önce ulusal bir bilinçle kendi ana dillerine, kültürlerine, örf ve adetlerine sahip çıkmalı ve bu değerlerini korumalıdırlar.
Türkiye metropollerinde, Kürt nüfusun yoğun olduğu yerlerde yerel yönetimlerde Kürtlerin kendilerini yönetmelerini sağlayacak bir otonom sistem uygulanmalıdır. Bunlar ve Kürtlerin diğer tüm hak ve özgürlükleri anayasal ve yasal güvencelere bağlanmalıdır. Partimiz Türkiye metropollerinde yaşayan Kürtlerin hak ve özgürlük mücadelesini ’’Türkiye’de Kürt Sorunu’’ çerçevesinde tanımlamaktadır.
Mücadele Yol ve Yöntemleri ve Milli Demokratik İttifak
PWK, Kuzey Kürdistan’da partimizin programında belirtilen amaç ve hedeflerine ulaşmak için, ulusal demokratik mücadelesinde, duruma ve koşullara bağlı olarak sivil itaatsizlik dahil her türlü meşru, sivil, demokratik yol, yöntem ve araçları koordineli bir şekilde birarada kullanır.
Partimiz, Kuzey Kürdistan’da ulusal demokratik güçlerin ortak talepler temelinde mücadele birliğini savunur ve bunu özgürlüğün önkoşulu olarak görür. Bu anlayışla partimiz, Kuzey Kürdistan’da, ulusal düzeyde siyasi irade birliğinin ve siyasi temsiliyetin sağlanması için, üzerine düşen her türlü görev ve sorumluluğunu yerine getirmek için çalışır.
Türkîye Parlamentosu ve Parlamento Seçimlerine Bakış Açımız
Kürt milletinin ve Kürdistan’da yaşayan etnik azınlıkların inkarı, imhası ve asimilasyonu üzerinde inşa edilen mevcut Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Seçimler ve Siyasi Partiler Yasası, genel olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut hukuk sistemi, milletvekilliği yemini, TBMM’nin İç Tüzüğü ve yürürlükteki diğer hukuki-yasal mevzuat göz önünde bulundurulduğunda, Kürt dilinin bile hala ”bilinmeyen bir dil” olarak meclis tutanaklarına geçirildiği Türk Parlamentosu’nun bugün için Kürt ve Kürdistan sorununun çözüm yeri, özgürlük, demokrasi, insan hakları, adalet ve eşitlik değerlerinin hayata geçirildiği bir yer olmadığı açıktır.
Bununla birlikte partimiz seçimleri ve parlamentoyu tümden dışlamadan, ancak seçimlerin yapıldığı dönemin koşullarını gözönünde bulundurarak, seçim siyasetini verili durum ve koşullara göre belirleyecektir. Dönem ve koşullara bağlı olarak seçimleri boykot, seçildikleri halde milletvekillerinin parlamentoya gitmemesi, parlamentoya gidip milletvekilliği yeminini okumaması, ya da parlamentoya gidip halkımızın meşru ulusal demokratik haklarının ve buna bağlı olarak bugün anayasa ve yasalarda yer alabilecek olan partimizin programındaki acil taleplerin gündemleştirileceği bir platform olarak değerlendirmeyi hedefleyen farklı alternatiflere sahip somut bir siyaset izleyecektir.
Partimiz, yukarıda dile getirilen çerçevede en geniş Kürdistani kesimlerle birlikte ve Kürtlerin taraf olarak kabulünü esas alan, Kürt milletinin ulusal demokratik hak ve özgürlük taleplerini savunan bir seçim siyasetini esas alacaktır.
Yerel Seçimler ve Yerel Yönetimler
Kuzey Kürdistan’da ve Türkiye’de tüm il, ilçe ve beldelerde belediye başkanlıkları, il genel meclis üyelikleri ve ilçe belediye meclis üyelikleri ve muhtarlıklar için 31 Mart 2024 tarihinde yerel seçimler yapılacaktır.
Yerel yönetimler ve bu amaçla yapılan seçimler değerlendirilirken, işgal edilmiş bir ülke olarak Kuzey Kürdistan gerçekliği ve mevcut Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Seçim ve Partiler Kanunu, Yerel Yönetimler Yasası ve ilgili mevzuat ile uygulamalar, belediye başkanlarının İçişleri Bakanı tarafından görevden alınabilmesi, atanmış valilerin seçilmiş il genel meclisini yönetmeleri vb. anti-demokratik yasal durum ve uygulamalar göz ardı edilmemelidir.
Son iki yerel seçimin ardından anayasa ve mevcut yasaların da yok sayılarak belediyelere kayyım atanması da, Türkiye Devleti’nin, yeri ve zamanı geldiğinde kendi anayasası ve yürürlükteki yasalarını dahi yok sayabileceğinin, seçimlerde ortaya çıkan seçmen iradesini hiçe sayabileceğinin açık ve net göstergeleridir.
Mevcut anayasa ve ilgili yasalardaki engel ve sorunlara, belediyelere kayyım atamalarına rağmen, elbette ki yerel seçimler belde, ilçe ve illerden başlayarak halkımızın kendi kendisini yönetebilmesi yolunda önemli imkan ve fırsatlar sunmaktadır. Bu nedenle partimiz yerel seçimleri daha çok önemsiyor ve dolayısiyle burada yerel yönetimleri kazanmanın önemini özel olarak vurgulamak istiyoruz. Partimizin, Kuzey Kürdistan’da öngürdüğü yerel yönetim modeli katılımcı, adem-i merkeziyetçi, ulusal ve demokratik bir yerel yönetim modelidir.
Yerel Seçimlerde Ortak Adaylarımızı Birlikte Belirleme ve Kentimizi Birlikte Yönetme Prensibini Esas Alıyoruz
Biz, Kürdistan Yurtseverler Partisi (PWK) olarak; Kuzey Kürdistan’da her yerleşim biriminin özgün koşulları dikkate alınarak tüm il, ilçe ve beldelerde belediye başkanlıkları, il genel meclis üyelikleri ve ilçe belediye meclis üyelikleri için aşağıda dile getirdigimiz talepler ile yerel yönetim modelini benimseyen tüm siyasi parti, hareket ve gruplar, STK’lar, mesleki kitle örgütleri, yerel dernekler, sendikalar, kanaat önderleri, kadın ve diğer sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, belediye başkanlığı ile il ve ilçe encümen üyeliği yapmış deneyimli şahsiyetler, eğitimciler, akademisyenler, kentsel yönetimde uzman bilim adamları, şehir planlama ve çevre uzmanları, tarihçiler, kültür alanında çalışanlar ve dil bilimciler, hukukçular, ekonomistler, sosyologlar olarak mümkün olan en geniş anlamda toplum kesimlerinin katılımıyla Yerel Seçim Platformları’nı hep birlikte oluşturalım, diyoruz.
Yerel Seçim Platformları’nın belirleyeceği ortak aday, hakkında herhangi bir şaibe olmayan ve kentte yaşayan halkın yakından tanıyıp benimsediği, gerçek anlamda kentimizi yönetebilecek niteliklere sahip, her kentin, her yerleşim biriminin etnik, dilsel, dinsel, sosyal ve kültürel gerçekliğine göre davranabilen, katılımcı, çoğulcu, adem-i merkeziyetçi, demokratik, tüm kesimlerin hak ve özgürlüklerine saygılı, çok dilli, çok lehçeli, çok kültürlü bir belediyeciliği benimseyen nitelik ve anlayışa sahip olmalır. Dışardan herhangi bir şekilde zorlama ve dayatma olmadan şeffaf, şaibesiz, katılımcı ve kentte yaşayanların ortak iradesine dayalı demokratik yol ve yöntemlerle aşağıda dile getirilen prensipler temelinde şehrin sakinleri tarafından mutabakatla seçilmelidir.
Türkiye Devleti’nin kayyım siyaseti elbette ki hiç bir şekilde kabul edilebilecek bir uygulama değildir; kayyım atamaları halkın iradesinin yok sayılmasıdır, alenen hak gaspıdır. Elbette her partinin kendi adına seçimlere katılma hakkı vardır. Ama, doğru olan, toplumun en geniş kesimlerinin hep birlikte adaylarını belirlemeleri ve şehri birlikte yönetecek bir program oluşturmalarıdır.
Ortak adayların çalışma programları, yönetim prensipleri, çalışma ekipleri ve kadroları da yine birlikte oluşturulmalıdır. Yerel meclislerde, yerellerin demografik yapısı gözününe alınarak bütün yerel renkler yönetime katılmalıdır.
Dile getirilen bu prensipleri seçimlerde Kürdistan’ın tüm il, ilçe ve beldelerinde halkımızın iradesiyle bugünden şehirlerimizi birlikte yönetebilmenin alt yapısını oluşturacak olan ortak siyasi çerçevemizi oluşturan ortak tesbitler olarak tanımlayabiliriz.
’’Adaylarımızı birlikte belirleyelim, şehrimizi birlikte yönetelim’’ şiarıyla yerel seçimlere dair önermiş olduğumuz bu perspektifimiz aynı zamanda Türkiye Devleti’nin belediyelere kayyım atama ihtimaline karşı da en güçlü ve etkili bir savunma mekanizması rolünü oynayacaktır.
Halkın iradesiyle seçilen belediyelere kayyım atanması durumunda, önerimizde dile getirilen şekliyle, o şehrin en geniş siyasi, mesleki, sivil ve demokratik kesimlerinin makul bir siyasi çerçeve ve çalışma programıyla birlikte seçecekleri ortak adaylar, toplumun en geniş kesimlerince sahiplenilecek ve kayyım atamalarının boşa çıkarılmasına karşı güçlü bir direniş hattı da oluşturacaktır. Ve bu yolla, adayların toplumun en geniş kesimlerinin katılımıyla ortaklaşa belirlenmesi durumunda, yüzbinlerce seçmenin iradesiyle seçilen adayların, yine yüzbinlerin sahiplenmesiyle, kazanılan mevzileri korumaları zemini daha bir güçlü olacaktır.
Türkiye’nin Metropol Şehirlerinde Yerel Kürt Platformları Oluşturalım
Kürt nüfusunun yoğun olduğu Türkiye’nin tüm metropol şehirlerinde ‘’Yerel Kürt Platformları’’ (İstanbul Kürt Platformu, İzmir Kürt Platformu, Mersin Kürt Platformu vb.) oluşturulmalıdır, diyoruz.
Kürt nüfusunun yoğun olduğu Türkiye’nin tüm metropol şehirlerinde Kürt siyasi parti, grup ve çevreleri, Kürt sivil toplum kuruluşları, işadamları, etkili dini şahsiyetler, değişik meslek ve sosyal gruplardan kabul gören etkili Kürt şahsiyetleri, kadın ve gençlik temsilcilerinin oluşturacakları yerel platformlar oluşturulmalıdır.
Bu yerel platformlar Kürtlerin dil, eğitim, kültür ve diğer ulusal ve demokratik hak ve özgürlükleri ile sosyal dayanışma ve birbirlerini sahiplenme konularında metropol şehirlerde ortak bir Kürt Temsil Organizasyonu işlevi görebilirler. Yerel platformlar seçim dönemlerinde Kürt tarafı olarak tüm siyasi partilerle görüşebilir, Kürtlerin ulusal ve demokratik taleplerinin kabulü esası üzerinden yönetime ortak olmak amacıyla seçim işbirliklerine girebilir ya da koşullara göre kendi başına da seçime girebilirler.
Türkiye’nin metropol şehirlerinde Yerel Kürt Platformları elbette sadece seçimlere endeksli birer organizasyon olmamalıdır. Bu platformlar kalıcı ve etkili bir şekilde esas olarak Türkiyenin metropol şehirlerinde Kürt Temsil Organizasyonu ve Kürtlere yapılan haksızlık ve saldırılara karşı ortak tutum geliştirme görevini görmelidirler.
Parlamento ve Yerel Yönetim Seçimleriyle Anayasa Değişikliği Konusunda Kürt Milletinin Acil Telepleri
Partimiz, Kürt ve Kürdistan toplumunun en geniş kesimlerini anayasa değişikliği konusunda ve parlamento ile yerel yönetim seçimlerinde aşağıda dile getirilen Kürt milletinin acil telepleri etrafında kenetlenmeye ve ortak bir tutum almaya çağırıyor:
1-Tüm askeri operasyonlara, çatışmalara, şiddete ve silahlı eylemlere son verilerek silahlar susturulmalıdır. Türkiye Devleti, Kürdistan toplumunun en geniş siyasal, sivil ve demokratik kesimleri ile diyalog geliştirmeli, görüşmeler başlatmalı ve siyasal, barışçıl ve demokratik bir çözüm için adım atmalıdır.
2-Kürtlerin millet olarak varlığı kabul edilmelir. Kürt dili kamusal alanda ikinci resmi dil olmalıdır. Kürtçe (Kurmancî ve Kirdkî/Zazakî) ana dille eğitim ve öğretim hakkı tanınmalıdır. Bu haklar yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulmalıdır.
3-Düşünce, ifade, inanç ve örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılmalır. Kürdistan ismi üzerindeki tüm yasaklara son verilmeli, Kürdistan adlı siyasi partiler, STK ve kültürel kurumlar özgürce kurulabilmelidir. Tüm bu adımlar ve haklar yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulmalıdır.
4-Türkiye Devleti başta BM ve Avrupa Birliği ülkeleri ile olmak üzere imzaladığı tüm uluslararası anlaşmaları kayıtsız şartsız hayata geçirmelidir. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na ve imzaladığı diğer tüm uluslararası anlaşmalara koyduğu çekinceleri hemen kaldırmalıdır.
5-Kürdistan’da ismi Türkçe olarak değiştirilen tüm şehir, kasaba, köy, belde ve coğrafik yerlerin gerçek ve orijinal Kürtçe isimlerinin kullanılması önündeki tüm yasal ve fiili engeller ortadan kaldırılmalıdır.
6-Düşünceleri ve siyasal faaliyetleri nedeniyle hapishanelerde olanlar biran önce serbest bırakılmalı, haklarındaki davalar düşürülmeli, yurtdışında olanlar özgürce geri dönebilmelidirler.
7-Kürt kadınının kimlik hakları ile tüm kadınların eşitlik ve özgürlüğü anayasal, yasal ve fiili güvencelere kavuşturulmalıdır.
8-Şeyh Sait, Cıbranlı Halit Bey, Seyid Rıza, Saidi Nursi ve diğer Kürt şahsiyetlerinin mezar yerleri bilinmiyor. Bu tarihi haksızlık giderilmeli ve mezar yerleri açıklanmalıdır.
Katılımcı, Adem-i Merkeziyetçi, Ulusal Demokratik Yerel Yönetim Modeli
Çoğulcu, katılımcı, adem-i merkeziyetçi, ulusal ve demokratik yerel yönetim modeli özünde Kuzey Kürdistan’da demokratik ve katılımcı seçimler yoluyla, halkın iradesine dayalı bugünden yarına bir yerel iktidar modelidir. Bu yerel iktidar modeli partimizin programında ifade edilen tüm diğer etnik kökenlerden ve farklı din, mezhep ve kültürlerden halklarla birlikte Kürt milletinin özgürleşmesi, tüm bileşenlerin birarada barış içinde yaşadıkları demokratik bir toplumun inşası ve kendi kaderini tayin etmenin (federasyon, konfederasyon, bağımsızlık) maddi temellerinin bugünden yaratılması projesidir. Diğer bir ifadeyle seçimlere ve halkın iradesine dayalı çoğulcu, katılımcı, barışçıl ve demokratik yollardan yürürlükteki anayasa ve yasaları ve de tek millet, tek vatan, tek devlet, tek bayrak, tek dil, tek din, tek mezhep anlayışına dayalı siyasal sistemi zorlayarak Kuzey Kürdistan’da fiili olarak öngörülen yerel iktidarlar yaratma projesidir, bir nevi sivil itaatsizlik projesidir.
PWK, ulusal demokratik bir anlayışla toplumun en geniş kesimlerinin iradesinin ürünü olan yerel yönetimlerde şehrin kaynaklarının ve yerel yönetim gelirlerinin rasyonel bir şekilde değerlendirilerek adil ve eşit bir temelde dağıtılması ve bu amaçla uzun vadeli plan ve programların yapılması gerektiğine inanıyor.
PWK, tek başına ya da diğer ulusal demokratik güçlerle birlikte yöneteceği yerel yönetimlerde, yukarıda dile getirilen siyasal perspektifler ışığında ve aşağıda tanımlanan içerikte bir yerel yönetim modelini uygular. PWK olarak seçimlere katılamadığımız koşullarda ise, dile getirmiş olduğumuz siyasal perspektif ve aşağıda ifade ettiğimiz yerel yönetim anlayış ve modeli partimizin gündemleştireceği, önereceği, destekleyeceği bir model, bir perspektif olacaktır.
-Eğitim, kültür, sağlık, çevre, ulaştırma, bayındırlık, tarım, trafik, kent içi ulaşım ve güvenlik hizmetleri hakkındaki kararların alınmasında ve yürütülmesinde asli yetkili organ ve kurumlar yerel yönetimlerin kendi organ ve kurumları olmalıdır.
-Yerel yönetimler olarak yukarıda dile getirilen Kürtlerin Acil Talepler Programının gerçekleşmesi ve anayasal ve yasal güvencelere kavuşturulması için etkili bir çalışma yürütülmelidir.
-Çok dilli, çok lehçeli, çok kültürlü, tüm din ve mezheplerin hak ve özgürlüklerine saygılı, demokratik, şeffaf, katılımcı, toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçlarını gözönünde bulunduran adem-i merkeziyetçi anlayışa dayalı bir yerel yönetim anlayışının yaşam bulması hedeflenecek.
-Türkçe ile birlikte Kürtçe (Kurmanci, Kirdki-Zazaki) ve her yerleşim biriminin etnik bileşimine göre çoğunlukta olan etnik grubub dili yerel yönetimlerde resmi dil olarak kabul edilecek.
-Kürtler ve ilgili yerleşim yerinde yaşayan diğer halkların dili, kültürü ve tarihi ile ilgili araştırmalar teşvik edilerek desteklenecektir. Bu alanlarda kitap, dergi, gazete yayınları ve diğer çalışmalar ile sözkonusu kentte konuşulan dillerden televizyon ve radyo yayınlarının sağlanması için özgün kurum ve merkezler oluşturulacaktır. Bu konularda sivil ve demokratik kuruluşlar tarafından düzenlenecek konferans, festival, şenlik vb. sosyal, kültürel ve dini etkinlikler için çok boyutlu destek sağlanacak.
-Kürdistan’da ismi Türkçe olarak değiştirilen tüm şehir, kasaba, köy, belde ve coğrafik bölgelerin gerçek ve orijinal Kürtçe ve diğer dillerle olan isimleri yerel yönetimlerin kararıyla iade edilecek. Türkçe ve Kürtçe olarak isimler kullanılacak ve bu uygulama zaman geçirilmeden hayata geçirilecek.
-Kürdistan’ın tüm il ve ilçelerinde Kürtçe ana dille eğitim veren ilkokul, orta okul ve liseler açılacak ve her mahallede çocuklara ana dille eğitim görebilecekleri kreşler ücretsiz bir şekilde sağlanacak.
-Yerel yönetimlerin de imkanlarıyla birlikte vakıf, mesleki örgütler, sivil toplum kuruluşları ve işadamlarınca Kürtçe ana dille eğitim veren ilkokul, orta okul ve liselerin ve her mahallede çocuklara ana dille eğitim görecekleri ücretsiz kreşlerin, ücretsiz Kürtçe dil kurslarının açılması ve Kürtçe öğreten kitapların ailelere ücretsiz dağıtılması için özel birimler oluşturulacak.
-Kürdistan’da otel, restorant ve kafeteryalarda tabela ve menülerin Türkçe ve Kütçe olması sağlanacak. Turistik bölgelerde menülerde yabancı diller de olacak.
-Farklı din, mezhep ve inançlara eşit ve adil bir şekilde davranılacak ve bu temelde camilere, cemevlerine, kiliselere, havralara pozitif ayrımcılık temelinde destek verilecek. Herkesin ibadetini kendisinın istediği mekanda yapmasının koşulları sağlanacaktır. Bununla birlikte inananlar kadar inanmayanların da inanç özgürlüğünü güvence altına alacak önlemler alınacaktır.
-Kadınların pozitif ayrımcılık ve cinsiyet eşitliği temelinde özgün temsili kurum ve örgütlenmeleriyle siyasal, kültürel, sosyal, ekonomik yaşama katılımının sağlanması, yerel yönetimlerde iş, söz ve karar hakkının tanınması hedeflenecek. İşe almada kadınlara pozitif ayrımcılık uygulanacak. Kadına karşı şiddete ve ayrımcılığa karşı etkin önlemler alınacak. Kadın sığınma, danışma ve dayanışma merkezleri ve kadın kooperatifleri kurulacak.
-Yabancı diller, bilgisayar, değişik branş ve alanlar, mesleki eğitim, dijital platformların kullanımı, lise ve üniversiteye hazırlık için ücretsiz kurslar açılacak.
-Kürdistan’da turizmi desteklemek ve daha çok turistin Kürdistan’a gelmesini sağlamak amacıyla özel bir merkez oluşturulacak, turizm rehberlerinin yerleştirilmesi ve bu alanda her türlü kolaylık sağlanacaktır.
-Yerel Yönetimlerin dünyadaki diğer yerel yönetimlerle dostane ilşkiler geliştirebilmeleri ve ‘’kardeş şehirler’’ oluşturabilmeleri için özgün bir merkez kurulacak.
-Newroz Bayramı ile1 Mayıs İşçi Bayramı ve tüm dinlerin bayram günleri o dinden insanların çoğunlukta oldukları yerlerde resmi tatil günleri kabul edilecek.
-Anti-demokratik seçim yasaları siyasal parti ve kesimlerin seçimlere kendi isimleriyle katılmalarını engellemektedir. Bu nedenle seçimlerde seçilen il genel meclisleri ile ilçe meclislerinin yanında toplumun etnik, sosyal, dinsel, mezhepsel en geniş kesimlerinin temsilcilerini kapsayacak ve onların iradelerinin ifadesi olacak olan ve her il ve ilçenin yerel özelliklerine göre Yerel Sivil Meclisler oluşturulacak.
Yerel Sivil Meclisler il ve ilçelerde eşitlik, adalet, özgürlük, demokrasi, barış değerleri esas alınarak yerel yönetim hizmetlerinin, dilsel, kültürel, dinsel, yaşamın gereklerinin programlanması ve uygulanması süreçlerinde söz, yetki ve karar makanizmalarında doğrudan yer alır ve denetlerler.
-Yerel yönetim hizmetlerinin sunulmasında imkanların verimli, planlı, ekonomik ve halkın çıkarlarını esas alan bir anlayışla değerlendirilmesine dayalı bir yerel yönetim modeli uygulanacak.
-Doğanın tahribatına yol açan karar ve uygulamalara son verilecek. İnsanı, doğayı, tarihsel ve kültürel miras ve değerleri korumayı esas alan bir anlayış ve yaşam biçimi esas alınacak.
-Raylı sistemle birlikte toplu ulaşım imkanları yaygınlaştırılacak, kent sakinleri için ucuz bir toplu ulaşım sistemi hayata geçirilecek ve öğrencilere, yoksullara, çocuklara, engelli ve yaşlılara ücretsiz ulaşım olanakları sağlanacak.
-Yurttaşların depreme karşı güvenli ve ekonomik konut edinmeleri için kentsel dönüşüm programları uygulanacak ve yoksul insanlara öncelik tanımak kaydıyla deprem riskine göre projelendirilmiş yeni ve insanca yaşam şartlarına uygun konutların üretilmesine öncülük edilecek. Kentlerin tarihi, kulturel, mimari, toplumsal ve dini hafızasının korunmasına önem verilecek.
-Eğitim ve öğretim hizmetleri yerel yönetimlerin idaresinde olacak ve bu anlayışla eğitim bütün kademelerde parasız olacak. Engelli yurttaşlara eğitim imkanları ücretsiz bir şekilde sağlanacak.
-Demokratik, bilimsel, eleştirel ve tüm etnik ve dinsel kimliklere eşit davranan, cinsiyet eşitliğini esas alan bir eğitim sistemi uygulanacaktır.
-Sağlık hizmetleri yerel yönetimlerin kapsam alanı içinde olacaktır. Bu anlayışla herkese ücretsiz, ulaşılabilir, koruyucu sağlık hizmeti sağlanacak ve bir sosyal güvenlik sistemi hedeflenecek. Sağlık hizmetleri her kesin kendi ana dilinde verilecek.
-Yerleşim yerlerinin özelliklerine göre kapalı ve açık semt spor alanları, koşu pistleri, yüzme havuzları, bisiklet parkurları yapılması ve halkın bunlardan ücretsiz yararlanması hedeflenecek.
-İhtiyacı olanların kalabilmesi için yaşlı bakım evleri açılacak, kimsesiz yaşlılara evde bakım hizmeti verilecek.
-Yolların, binaların, kaldırımların, toplu taşıma araçlarının, durakların, oyun alanları vb. diğer kullanım alanlarının engelliler için uygun hale getirilmesi sağlanacak. Engelliler için uygun spor alanları oluşturulacak. Engelliler için öncelikli iş imkanları, kurslar ve eğitim yerleri açılacak.
-Çocuklar için özgün çocuk birimleri ve çocuk merkezleri oluşturulacaktır. Sokaklar, okul çevreleri, spor alanları, parklar ve oyun alanları çocukların kolayca yararlanabilecekleri şekilde düzenlenecektir.
-Özgün gençlik birim ve kurumları oluşturularak gençliğin yerel yönetimlerde söz ve karar hakkına sahip olmaları sağlanacak. Gençliğin eğitim, sağlık, iş ve yaşamsal ihtiyaçlarının uygun şekilde sağlanması hedeflenecek.
-Yoksul ve ihtiyaç sahibi yurttaşlar için ücretsiz yemek merkezleri oluşturulacak.
-Her yerleşim yerinin özgün durumuna göre iş alanları açılarak yeni iş imkanları için gerekli destek sağlanacak ve bu konularda yardımcı olunacak.
-Bütün kentlerde önemli bir sorun haline gelen otopark sorununa kalıcı çözümler getirilecek.
-Belediyeleri tüm hizmet ve projelerinde rüşvet ve yolsuzlık suç olarak Kabul edilecek ve hiç bir şekilde bu tür suçlara yol verilmeyecektir.
31 Mart 2024 yerel seçimlerine dair tutumumuz
Kürdistan Yurtseverler Partisi (PWK) Parti Meclis (PM) 31 Mart 2024 yerel seçimlerine dair siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına ve mesleki örgütlere, toplumda etkili şahsiyetlere, Kürtlerin acil talepleri ve katılımcı, adem-i merkeziyetçi, ulusal demokratik yerel yönetimler anlayışıyla ‘’Gelin adaylarımızı birlikte belirleyelim, şehrimizi birlikte yönetelim’’’ şiarıyla her şehrin özgün koşullarına göre Yerel Seçim Platformları oluşturma çağrısında bulunmuştu. Bu çağrımız toplumun önemli bir kesimi ve bir çok sivil toplum kuruluşu ve şahsiyet tarafından olumlu karşılanırken, malesef, siyasi partiler nezdinde gereken karşılık bulmadı ve önerdiğimiz çerçevede Yerel Seçim Platformları oluşturulamadı. Bu tablo, önerdiğimiz Yerel Seçim Platformları oluşturma önerimizin yanlışlığının değil, çağrının muhatabı olan siyasi partilerin ben merkezci, ortak tutum geliştirme anlayışından uzak anlayış ve tutumlarının bir göstergesi olmuştur.
Türkiye Devleti’nin anti-demokratik seçim yasaları, ne yazık ki, PWK olarak seçimlere katılmamızı engellemektedir.
PWK, yerel seçimler içîn Yerel Seçim Platformlar’ının oluşturulamaması gerçekliğini göz önünde bulundurarak, 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nde, bu bildirgemizde dile getirilen siyasal perspektif ve önerdiğimiz yerel yönetim modelini esas alarak; Kürdistan’a siyasi, milli, coğrafik bir statüye ve Kürt milletinin acil taleplerine seçim bildirgesinde yer veren, savunan, yurtsever, demokrat adaylara oy verecektir. Bu niteliklere sahip adayların olmadığı yerlerde kimseye oy vermeyeceğiz.
Kürdistan Yurtseverler Partisi (PWK) Parti Meclisi