Geçen yazıda KTC’nin kuruluşundan bahsetmiştim. Aslında bu cemiyet kurulmadan yaklaşık kırk gün önce Mevlanzade Rıfat’ın başkanı ve Mehmed Emin Bedirhan’ın da başkan yardımcısı olduğu Radikal Avam Fırkası 22 Teşrin-i Evvel 1324’te (22 Ekim 1918) kurulmuştu. Seyyid Abdülkadir’in ve arkadaşlarının çabaları ve girişimleriyle, Mevlanzde Rıfat ve Mehmed Emin Bedirhan da ikna edilerek KTC’ye katılmaları sağlanır. Ekrem Cemil Paşa Cemiyete üye olarak kabul edildiği dönemde, cemiyette aktif olarak çalışan Kürd gençlerinin çabalarından övgüyle bahseder. “Cemiyetin reisi şehit mağfur Seyit Abdulkadir Efendi’nin teklifi ile Cemiyet heyetine aza kabul edildim. Haftada iki defa muntazaman cemiyetin içtimalarına devam ediyordum. Ben bu siyasi ve resmi olan Kürdistan Cemiyeti’nde bütün cehdimle çalışıyordum. Bu cemiyetten başka, gayri resmi, benim yaşımdaki İstanbul’da bulunan Kürt gençlerinin merkezi Jîn idaresinin müdavimi idim. Vakitlerimizin çoğunu burada geçirdik. Bu gayri resmi Kürt Kulübü’nün müdürleri çok dirayetli, çok çok kıymetli iki gençti. Bunlar: Kemal Fevzi ve Vanlı Memduh Selim Bey. Buraya pek çok münevver gençler devam ediyorlardı, ekseriyetten tahsili âliyi ikmal etmiş gençlerdi. Bunlar, Hamza, Necmeddin, Salih, Aziz, Emin, Mihri, Fahri, Ziya, Abdulkadir, Nuri, Şükrü… Beylerdi.”[1]
Kuruluşla birlikte KTC; bir taraftan asıl hedef olan Kürdistan’daki örgütlemesini güçlendirmek amacıyla yaklaşık bir buçuk yıl içerisinde farklı il ve ilçelerde toplam on dokuz şube açar, diğer taraftan da ağırlıklı İstanbul olmak üzere kültürel ve siyasal alanda yoğun bir faaliyet içerisine girer. Bu çalışmalara ek olarak bir de Birinci Dünya Savaşı sürecinde alınan yaralar, yerinden yurdundan edilerek değişik Batı illerine sürülen Kürd muhacirlerinden sağ kalanların yoksulluk, hastalık, açlık ve memleketlerine iade edilmeleri sorunlarıyla meşgul olmuştur. Memduh Selîm Begî “Hewar!” başlıklı yazısında, savaş sürecini ve muhacir edilen yaklaşık 700 bin Kürdün durumunu çok kısa olarak şu sözlerle dile getirmiştir. “Bu savaşta her ulusun üzerine çöken faciaların toplamını bir anıt ile somutlaştırmak gerekse, tereddütsüz iddia ederim ki, kucağındaki çocuğuyla bir Kürd göçmen kadını, bu amacı belirlemek için en canlı tek konu olur. Herhangi bir nedenle, dört yıl içinde en zengin hayal sahibi kana susamış zalimlerin bile tasavvur edemeyecekleri kadar acılar doğuran savaştan yana olanlar hâlâ varsa, herhangi bir ulusal idealin ve insancıl amacın elde edilmesinin erdemli aracını savaşta hayal edenler hâlâ yaşıyorlarsa, onların bu ülkede “göçmen” ve özellikle de “Kürd göçmeni” denilen sefalet içindeki vücutları görmediklerine ya da gördükleri halde duygusuz ve bilinçsiz bir yürek taşıdıklarına kanaat getireceğim.”[2]
Bu dönemde Memduh Selim, KTC’nin kurucu ve üyelerinden biridir. Özellikle de cemiyetin yayın ve siyasal alandaki faaliyetlerine aktif olarak katılmış. Yayın alanında KTC yoğun bir faaliyet göstermiş; Jîn ve Kurdistan dergileri ile Serbestî gazetesi cemiyetin çıkardığı ve yönlendirdiği önemli yayınlardı. Burada adı geçen yayınlardan sadece Jîn mecmuasından bahsedeceğim, çünkü Memduh Selim, bu derginin de hem yazarı hem de yayın kurulu üyesi ve aynı zamanda yirminci sayıdan itibaren de imtiyaz sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürlüğünü yapmıştır.
KTC’nin yayın organı olan ve haftalık olarak çıkan Jîn mecmuasının birinci sayısı 7 Teşrin-i Sani 1334 (07 Kasım 1918) tarihinde yayınlanmış. Yani mecmua KTC kurulmadan kırk gün önceden yayına başlamıştır. KTC’nin kuruluş tarihi Jîn mecmuasının 6. sayısının yayınlanma tarihinden (25 Kanun-ı Evvel 1334) bir hafta öncesine denk gelmektedir. KTC adına da ilk olarak Jîn’in 7. sayısında karşılaşıyoruz. Sözkonusu sayıda yapılan açıklamada “Kürd Tamim-i Maarif ve Neşriyat Cemiyeti” toplantısı için Kürdistan Teali Cemiyeti’nin binası adres olarak gösterilmiştir.[3]
Jîn’in birinci sayısının künye kısmında yazılan; “Din, edebiyat, içtimaiyat ve iktisadiyattan bahseder Türkçe-Kürtçe mecmuadır”[4] mottosu, 25. sayıya kadar olduğu gibi tekrarlanmıştır. 21 Haziran 1920’de yayımlanan 36. sayıda motto “Kürd vahadet ve hukuki milliyesinin müdafii siyasi, ilmi haftalık gazete”[5] şeklinde değiştirilmiştir. İlk 20 sayısının sorumlu müdürü ve imtiyaz sahibi Müküslü Hamza’dır. Müküslü Hamza 1892’de Müküs’te doğmuş, İstanbul Üniversitesi’nde Fars dilini okumuş ve öğrencilik yıllarında Kürt Hêvî Talebe Cemiyeti çalışmalarına katılmış dönemin aktif Kürt öğrencilerinden biridir. Daha sonra da çalışmalarını KTC ve Xoybûn bünyesinde sürdürmüştür.
Jîn dergisi, KTC’nin bölünmesi zamanına denk gelen 21. saydan itibaren ise Memduh Selim’in sorumluluğunda yayınlanmış. Bu dönemde Jîn, Kürd Teşkilat-ı İçtimaiye Cemiyeti tarafından dört sayfalık gazete olarak yayınlanır. Jîn’in 33. sayısında “Abone ve kârielerimize (okurlarımıza)” başlığıyla yayımlanan bilgilendirme ilanında şöyle bir duyuru yapılmış: “Ceridemiz 26. nüshasından itibaren günlük gazeteler gibi dört büyük sayfa olarak yayınlanmaktadır. Bu suretle yayın masraflarının pek fazla olduğu gazetecilikle uğraşanlarca malumdur. Şimdiye kadar gazetemize abone olanların abone müddetleri mezkûr (adı geçen) nüshamızda son bulmuştur. Bundan sonra senelik abone parası 130, altı aylığı 70 kuruştur.”[6] Jîn’in toplam olarak kaç sayı yayımlandığını bilmiyoruz ancak elimizde 36. sayısı da mevcuttur. Büyük ihtimalle KTC’nin 1920’nin ikinci yarısından sonra bölünmesi ve daha sonra da kapatılma davasının açılmasıyla birlikte, Jîn’in yayın hayatı da bu yılın bitimine doğru sona ermiştir. Jîn’in haftalık gazete olarak yayınlandığı 26-36 aralığındaki sayılardan ancak elimizde 33. ve 36. sayılar mevcuttur, diğer dokuz sayı ise halen mevcut değildir. Genç araştırmacılarımız ve akademisyenlerimizin kayıp sayıların bulunması için gerekli çabayı göstereceğinden eminim. Jîn dergisinin ilk 25 sayısı büyük bir emek ve titizlikle çok değerli yazar ve araştırmacı M. Emin Bozarslan tarafından çevrilip sadeleştirilerek, 1985’te 5 cilt halinde Deng Yayınları tarafından İsveç’te yeniden yayınlanmıştır.
Jîn dergisi KTC’nin şubeleri vasıtasıyla birçok Kürdistan vilayetinde dağıtılıp okuyucularına ulaşabiliyordu. Derginin içeriğinde Kürt millet meselesi, siyaset, tarih, dil, edebiyat, eğitim, sosyal yapı, kadın sorunu, folklor vb. konuları içeren geniş bir yelpazede yazılar yayımlanmıştır. Jîn’in işlediği konular, yayın politikası ve amacı, Kürdistan Teali Cemiyeti, Kürt Tamim-i Maarif ve Neşriyat Cemiyeti ile ona bağlı olarak faaliyet yürüten diğer kurumların amaç ve politikasından bağımsız olmamıştır. Bu bağlamda Jîn dergisi, işlediği temalar ve izlediği yayın politikasıyla Kürt kültürel ve ulusal değerlerinin işlenerek yeniden üretilmesi, Kürtlerde ulusal bilincin gelişmesine çok önemli katkılarda bulunmuştur.
Jîn’in yazar kadrosuna baktığımız zaman, ağırlıklı olarak dönemin Kürd aydınları, KTC ve diğer Kürd örgütlerinin üyesi ve taraftarlarından oluşuyordu. Farklı konularda dergide Türkçe ve Kürdçe yazıları yayımlanmış bazı yazarlar şunlardı: Halil Hayali, Kurdîyê Bîtlisî (Yüzbaşı Mehmed Emin Bey), Mehmed Mihri, Süleymaniyeli Tevfik (Pîremerd), Memduh Selim, Kemal Fevzi, Abdurrahim Rahmi, Aziz Yamûlki, Law Reşid, Siverekli Hilmi, İhsan Nuri, Kamuran Bedirhan, Kazizade Mustafa Şevki, Dersimli Hüznî, Cizreli Mirza, Kazizade Latif vd.
(Devam edecek.)
[1] Ekrem Cemil Paşa, Muhtasar Hayatım (Kemalizm’e Karşı Kürt Aydın Hareketinden Bir Yaprak), Beybun Yayınları, Ankara, 1992, s. 47
[2] Memduh Selim Begî, Îmdad! (Hawar!), Wergera M. Emîn Bozarslan, Jîn, Sayı: 19, 22yê Gulana1919, Cild: IV, Weşanaxana Deng, Sweden, 1988
[3] Jîn, Sayı: 7, 2 Kanun-ı Sanî 1335 (2 Ocak 1919)
[4] Jîn, Sayı: 1, 7 Teşrinisani 1334 (7 Kasım 1918)
[5] Jîn, Sayı: 36, 21 Haziran 1336 (21 Haziran 1920)
[6] Jîn, Abone ve kârielerimize (okurlarımıza), no: 33, 17 Cemaziyelahir 1338 (8 Mart 1919), İstanbul, r. 2
Said Veroj