Irak’ta Kürtler, Şiiler ve Sünniler arasında krize yol açan sorunlar önemli ölçüde çözüldü ya da çözüm yoluna girdi ancak Kerkük düğümü hem Arapların valilik ısrarı hem de Kürtlerin kendi aralarındaki derin ihtilaf ve iktidar kavgası nedeniyle bir türlü çözülemiyor. KYB, 18 Aralık’taki seçim başarısını bir milada çevirmek ve yeni bir sıçramak yapmak istiyor, KDP ise 20 Ekim’deki seçimlerde bunun tekrarlanmasının ve Bafel Talabani’nin kendisini “kurtarıcı” gibi göstermesinin önünü almayı hedefliyor. Diğer yandan ise Araplar 7 yıldır vekaleten yürüttükleri bu makamı tekrar almakta ısrarcı.
Kerkük, seçim sonucu oluşan “hassas aritmetik”in kurbanı
Kerkük’te valilik seçimleri, önceki yıllarda-seçimlerde Kürtler İl Meclisi’nde çoğunluğu elde ettiği ve KDP-KYB stratejik ittifakı koruduğu için Araplar ve Türkmenlerin rahatsızlığına rağmen kısa sürede neticeleniyordu. Şimdi bu iki neden da ortadan kalktığı için tam bir kördüğüme dönmüş durumda.
Kürtlerin kendi aralarında parçalı ve uzlaşmaya uzak olması Arapların elini güçlendiriyor ve şu aşamada Arap partiler birlik görüntüsü veriyor. Kürtlerin yanı sıra Türkmenler de 2 sandalye almasına rağmen aralarındaki liderlik yarışı nedeniyle tam olarak tek ses oldukları söylenemez. ITC’nin eski başkanı Erşed Salihi, Kerkük’te Türkmenleri ikiye bölmüş durumda. Türkmenler, Erşed Salihi yanlıları ile Türkiye’nin desteklediği ITC’nin mevcut başkanı Hasan Turan yanlıları olarak iki blok halinde hareket ediyor.
KYB, 5 sandalye ile valiliğin kendi hakkı olduğunu ifade ediyor, Araplar ise 6 sandalye aldıklarını ve vilayeti yönetmenin kendi hakları olduğunu söylüyor. Türkmenler ise 2 sandalye ile belirleyici konuma sahip oldukları için Kürtler ve Araplar ile aynı seviyede görüyorlar kendilerini.
Aralık 2023’ün sonunda yapılan seçimlerden sonra yaptığım analizde de bu dengelere ve hassas aritmetiğe değinmiştim.
Bu hassas aritmetik nedeniyle düğüm çözülemiyor. Çünkü kotadan seçilen Hristiyan il Meclis Üyesi, Arap ve Türkmenlere destek verse Kürtler yönetim dışında kalacak. Şu aşamada Hristiyan üye KYB’ye yakın ve o da Kürtlerin hanesine yazılıyor. KDP, KYB ile derin ihtilafları çözerse Araplardan da 2 üyeyi yanına çekme şansına sahip olabilir.
Bölgesel ve küresel güçlerin Kerkük’teki hesapları ve rolleri
Kerkük, kendi başına sadece Irak’ın bir şehri ve Kürtler-Araplar-Türkmenlerin çekişme alanı olarak görülmemeli. Bu hercümerce ABD, Rusya, Türkiye ve İran’ın hesapları ve buraya yönelik politikaları da eklenmeli. Düğüm bu nedenle iyice kör hale geliyor ve içinden çıkılması zor bir hal alıyor.
Yukarıda saydığımız 4 aktörün Kerkük’e dair yaklaşımlarına ve gündeme gelecek senaryolara dair nasıl hareket edeceklerine baktığımızda şu tespitleri yapmak mümkündür:
1-Türkiye, KYB’li bir ismin vali olmasına karşı. Bu tavrı çok net. Türkmenlerin alacağı bir formül geliştirilebilirse şüphesiz onu destekleyecektir fakat bu olası görünmediği için Arapların bu makamı almasından yana. Şayet olur da KDP ile KYB tüm sorunları çözer ve anlaşırsa, bu durumda da Ankara KDP’ye yakın bir ismin vali olmasına sıcak bakabilir.
2-ABD, İran’a yakın olması nedeniyle KYB’li isim konusunda duruşu Türkiye’ye yakındır denebilir. Ancak son zamanlarda Washington yönetiminin Bafel ile Rojava üzerinden geliştirdiği ilişkiler ağı, ABD’nin pekâlâ KYB’li bir isme yeşil ışık yakmasını beraberinde getirebilir. ABD’nin bu konuda Türkiye katı olmadığını vurgulamak lazım.
3-Rusya, Kerkük’e dair doğrudan ve tarihsel bir politikası olmadığı için bunu İran üzerinden takip etmeyi tercih edecektir. Bafel Talabani’nin geçtiğimiz aylarda Moskova’ya yaptığı ziyareti ve Dışişleri Bakanı Lavrov tarafından kabul edilmesini dikkate aldığımızda Rusya’nın KYB’li bir ismi desteklediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
4-İran, Kerkük’te şu an en etkili ülke olarak kendisine yakın KYB’nin valilik makamını almasını istiyor. Ancak İran da bu konuda Türkiye gibi katı ve ısrarcı değildir. İran da ABD gibi esnek. KDP’nin KYB’yi razı etmesi halinde İran’ın KDP’li bir isme de itirazı olmayacaktır. Çünkü KDP ile İran arasındaki buzlar iyice eridi ve Tahran KDP ile Haşdi Şabi arasında da bağların güçlenmesini istiyor. KDP’yi Irak’ın güçlü bir parçası haline getirmek de Tahran’ın şu anda öncelikleri arasında yer alıyor. O nedenle KDP’li bir isim İran’ın kabulüdür.
Bölgesel ve küresel güçler arasında KYB’ye ciddi rezervi olanlar bulunuyor ancak KDP’li bir isme şu aşamada rezerv koyacak 4 önemli aktörden kimse yok. Ancak İl Meclisindeki temsiliyete baktığımızda KYB 5 sandalyeyi elinde bulunduruyor. O yüzden KDP’nin bunun karşılığında KYB’ye “hayır” diyemeyeceği bir teklif sunması gerekiyor. O da şu süreçte olası görünmüyor.
Kerkük kördüğümünü Barzani-Bafel çözebilir
Barzani’nin Bağdat ziyaretinin gündem maddelerinden bir tanesi de şüphesiz ki Kerkük Valilik seçimiydi. Öyle anlaşılıyor ki Barzani, KYB’nin ve Bafel’in “pervasız” çıkışlarına çok kızgın ve bu nedenle KYB’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi dayattığı ismin Kerkük Valisi olarak seçilmesine izin vermek istemiyor. Şiiler ve Sünniler de bu konuda hassas davranıyor, Barzani-KDP’yi yeniden kızdıracak ve Bağdat’tan uzaklaştıracak bir adım atmak istemiyorlar. Musul İl Meclisi’nin, Kürt şehirleri Şengal, Mahmur kaymakamları ve bazı nahiyelerin müdürlerini seçmesinin Sudani tarafından veto edildiğini hatırlayalım.
Barzani, Bağdat ziyaretinde Bafel Talabani ve Rayan Kildani dışında tüm Iraklı siyasi taraflarla görüştü. Zira Rayan Kildani, Bafel ve PKK ile çok yakın çalışan bir isim. Rayan Kildani, Kildani Katolik Kilisesi Patriği Luis Sako’nun Bafel Talabani’nin etkisiyle Irak Cumhurbaşkanı Reşid tarafından görevinden alınmasını sağlamıştı. Barzani, ilk günden itibaren Sako’nun yanında durmuş ve onu Erbil’e ağırlamıştı. Son olarak Barzani’nin girişimleriyle Sako, geçtiğimiz ay Başbakan Sudani tarafından görevine iade edilmişti. Sako, 24 Haziran’da görevine iade edilmesi nedeniyle Barzani’ye teşekkür etti.
KDP ile KYB arasındaki ihtilaf çok derin ve son örnekte de görüldüğü gibi, sorun sadece Irak Kürdistan Bölgesinde yaşanmıyor bunun yansımaları Irak’ın diğer bölgelerinde da bariz bir şekilde yaşanıyor.
KDP lideri Bafel’in görüşme isteklerini geri çeviriyor ve KYB ile normalleşmeye şu süreçte sıcak bakmıyor. Barzani, bu konuda Irak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Berhem Salih’e karşı takındığı bir tavır izliyor. Bafel’in KYB’de mutlak otorite ve Irak Kürdistan Bölgesinin de kaderine hükmetme iddiasından rahatsız. Bafel bu tavrını değiştirirse ve Barzani de onunla görüşmeyi kabul ederse Kerkük düğümü de çözülebilir.
Sonuç olarak
Kerkük’te 2005’te yapılan İl Meclisi Seçimlerinde KDP-KYB ve diğer Kürt partileri Kardeşlik Listesi adıyla koalisyon kurmuş ve 41 sandalyenin 26’sını almıştı. Son seçimde ise sandalye sayısı 16’ya düşürüldüğü için Kürtler (KYB 5, KDP 2) 7’sini, Araplar 6’sını ve Türkmenler 2’sini almıştı. Hristiyanlar ise kotadan bir sandalye aldı.
Kerkük, Baas rejiminin yıkılmasından bu yana 21 senedir Kürtler, Araplar ve Türkmenler arasında çekişme sahasıdır. Şu ana kadar hiçbir Irak Başbakanı bu kördüğümü gündemine almaya cesaret edemedi. Zira bu kördüğüm Kerkük’ün siyasi süreçte mahkûm edilmesine yol açıyor. Başbakan Sudani, bu konuda farklı bir tutum izliyor ve doğrudan Kerkük Valilik seçimine müdahil oluyor. Geçen hafta bu makamı 7 yıldır vekaleten yürüten Rakan Cuburi’yi görevden alarak süreci hızlandırmaya çalıştı.
KDP ile KYB 16 Ekim 2017 hezimetinden sonra da Kürt bir valinin Kerkük’te iş başına geçmesini sağlayamadı. 16 Ekim Araplar için yeniden şehirde çoğalmayı ve nüfusları ile nüfuzlarını artırmayı sağladı. Zira, Irak yönetimlerinin yarım asırdan fazladır Kerkük’te yapmak istediği demografik değişim henüz tamamlanmadı. Bu ister Sünni ister Şii olsun fark etmiyor. Şüphesiz ki 16 Ekim’den sonra yerleşenlerin ekseriyetini Şiiler oluşturuyor, zira Haşdi Şabi hakimiyeti söz konusu. Ancak Arap merkezli siyasette bir değişim olmadı. Kerkük’te Kürtler, Araplara karşı gittikçe zayıflıyor ve çoğunluğu kaybediyor.
KDP ile KYB, partisel sorunları bir kenara bırakıp birlikte hareket edebilirse Hristiyan üyenin desteğiyle birlikte Araplardan da bir grubu razı edebilirler. Ya da KDP ile KYB anlaşırsa, KYB de valinin KDP’ye verilmesine razı olursa Türkiye de ITC’ye katılmasını telkin edebilir.
Şu aşamada Kerkük Valiliği seçimi hala çok belirsiz görünüyor ve taraflar birbirinden çok uzak. Yakınlaşması için radikal bazı değişikliklerin yaşanması gerekiyor. Mevcut dengeler ve tarafların yürüttüğü halihazırdaki politikalar ile valilik meselesi daha çok uzayacaktır.