İzmir’de bir ilkokula 12 Eylül sonrası Diyarbakır Cezaevi’nin işkencecisi olan Esat Oktay Yıldıran’ın adının verilmesine tepki gösterenlerin başında o dönemin canlı tanıkları var. Rûdaw’a konuşan Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi Hafıza Müzesi Girişim Grubu üyeleri, bu yanlıştan geri dönülmesi gerektiğini söyledi.
Dünyanın en kötü 10 cezaevi arasında gösterilen Diyarbakır Cezaevi’nin hafıza müzesine dönüştürülmesi için başlatılan girişimlerin ardından Türkiye Kültür Bakanlığı’ndan bir heyet geçtiğimiz günlerde dönemin mahkumlarıyla bir araya gelmişti.
Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi Hafıza Müzesi Girişim Grubu ile bir araya gelen heyet ilk olarak geçen yıl boşaltılan Diyarbakır Cezaevi’ni ziyaret etti.
Ancak İzmir’in Buca ilçesindeki Belenbaşı Köyü’nde yıkılıp yeniden inşa edilen Belenbaşı İlkokulu’na 12 Eylül sonrası Diyarbakır Cezaevi’nin işkencecisi Esat Oktay Yıldıran’ın adının verilmesi yeniden tartışmaları alevlendirdi.
Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı ise Yıldıran’ın isminin bir ilkokula verilmesinin tasvip edilmediğini açıkladı.
Rûdaw Diyarbakır Temsilcisi Maşallah Dekak, o dönem cezaevinde kalarak işkence gören Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi Hafıza Müzesi Girişim Grubu üyelerinden Nuri Sınır, Mehmet Can Azbay ve Mehmet Ali Yılmaz ile konuştu.
“Burada Kürtlerin üzerinde her şeyi denediler”
Nuri Sınır, “Burada yüzlerce insan işkenceden öldü, binlerce insan işkenceden geçti. Bugün o okula adı verilen şahıs buradaki askerlerin komutanıydı ve her şey onun talimatı ile yapıldı” dedi.
Esat Oktay Yıldıran’ın mahkumlara her türlü işkenceyi uyguladığını belirten Nuri Sınır, “Öyle bir hal ki kelimelerle anlatılması zor. Mesela beni baş aşağı lağımın içine koydular. Açlık, susuzluk, havasızlık, kirden pireler kanımızı emiyordu. Uykuda bizi esas duruşa kaldırıyorlardı. Aslında burada bir laboratuvar kurmuşlardı, Kürtlerin üzerinde her şeyi denediler” diye konuştu.
Sınır, “Tabutta götürür gibi bizi mahkemeye götürüp getiriyorlardı. Ayaklarımızda zincirler, dayakla götürüp getiriyorlardı. Şimdi tüm bunların silinmesi için müze kararı alındı. Burada bir bulvara Şeyh Said ismi verildi diye orada da bir okula bir ismi veriyorlar” yorumunu yaptı.
“Celladımızı bize sevdiriyorlar”
Mehmetcan Azbay da, “Bakıyorsun Dersim’de katliam yapan Abdullah Alpdoğan’ın ismi bir mahalleye verilmiş, Zilan Deresi katliamını yapanların ismi Van Erciş’te bazı sokaklara verilmiş. 33 kurşun olayının faili Orgeneral Mustafa Muğlalı’nın adı Van’da bir kışlaya veriliyor. Esat Oktay’ın adı da bir okula veriliyor. Esat Oktay kimdir, bu ordunun bir komutanı. Burayı pilot bölge, bir laboratuvar gibi kullandılar. Halkın her kesiminden insanları getirip burada işkenceden geçirdiler, 70 arkadaşımız burada hayatını kaybetti, bir çoğu sakat kaldı. Büyük travmalar yaşandı” dedi.
“Devlet sürekli cellatlarımızı bize sevdirmeye çalışıyor ama biz bunu kabul etmiyoruz” diyen Azbay, devletin özrü dilemesi ve okula bu ismi verenler hakkında soruşturuma başlatılması gerektiğini söyledi.
“Çok büyük ayıp”
Cezaevinde insanlık dışı işkencelere maruz kaldığını belirten Mehmet Ali Yılmaz da “Bu cezaevinde bir çok insan işkence altında hayatını kaybetti. Geçtiğimiz günlerde hükümet buranın müzeye dönüştürülmesi için buraya bir heyet gönderdi ama bakıyoruz bir yandan da buradaki işkencenin mimarı olan Esat Oktay’ın adı başka yerde bir okula verilmiş. Bu çok büyük bir ayıp. Biz asla kabul etmiyoruz. Hükümet bu kararını gözden geçirmeli” diye konuştu.
Rûdaw