Danimarka Parlamentosu’nda “Kürt Perspektifinden İran, Doğu Kürdistan’daki Durum ve İran’daki Kürtlerin Geleceği” konulu bir seminer düzenlendi.
İran Demokrat Partisi Yürütme Merkezi Başkanı Danimarka Parlamentosu’nda düzenlenen “Kürt Perspektifinden İran, Doğu Kürdistan’daki Durum ve İran’daki Kürtlerin Geleceği” seminerinde bir konuşma gerçekleştirdi.
20. yüzyılın başlarından itibaren egemen ulus-devletin kurulmasıyla birlikte İran coğrafyasında milli mesele ve demokrasi meselesinin iki ana mesele olarak ötekileştirildiğini dle getiren başkan, bu iki konunun ezilen etnik toplulukların temel sorunları olduğuna vurguda bulunduğu konuşmasının devamında şunları dile getirdi:
Genel olarak ulusal haklar mücadelesi, özgürlük, insan onuru ve modern yaşamla ilgili sorunlar merkez ile çevre arasındaki denklemin ve çatışmanın merkezinde yer almıştır. Her ne kadar iki Pehlevi rejimi ve İslam Cumhuriyeti döneminde merkezi baskı devam etse de, ezilen ulusların hakları için verdikleri mücadeleyi baltalamayı başaramadı. Tam tersine siyasi bilinç ve milli düşüncenin gelişimi zirvede. Bu iddianın canlı kanıtı ise “Kadın, Yaşam, Özgürlük” sloganıyla ötekileştirilenlerin kurtuluş hareketini yeni bir aşamaya taşıyan Jina Amini hareketidir. Kürdistan’dan çıkıp merkeze karşı en yaygın ve radikal hareketi başlatan radikal bir hareket.
Kürt ulusal kimliğinin ortak bir toprak, dil, kültür ve tarihi kapsayan nesnel bir temeli vardır. Bu temelde Kürt milletinin kendi topraklarında özgürleşme ve siyasi egemenlik yönünde genel bir iradesi vardır. KDP, merkezi yönetime karşı milli mücadele ve mücadele alanında etkin ve ayrılmaz bir aktör olmuştur. Bu partinin dayandığı fikri çerçeve ve felsefe her türlü egemenliğe, otoriterliğe ve diktatörlüğe karşıdır. İran coğrafyasını oluşturan tüm birimlerle barış içinde bir arada yaşama taahhüdü. Ezilen ulusları ana müttefikleri olarak görüyor ve diğer tüm İran kurtuluş güçleri ve ulusal haklar ve demokrasi ilkelerine inanan partilerle dostane ilişkiler sürdürüyor. Siyasi düşüncenin ve milli örgütlenmenin gelişmesi sonucu kurulan bu parti, İran’da Kürtlerin ulusal hakları için mücadele ediyor.
Demokrat Parti, hem Pehlevi hem de İslam Cumhuriyeti dönemlerinde yasadışı parti ilan edilmiş, İran ve yurt dışında yaygın komplo ve tehditlerin hedefi olmuştur. Parti, 1979’da İran Ulus Devrimi’nin başlangıcından bu yana, Kürt ulusal sorununa diyalog yoluyla barışçıl ve demokratik bir çözüm bulmaya çalıştı. Ancak merkezi hükümetin bu teklifi ‘hayır’ oyu ile karşılandı. Kürt halk heyetinin aralarında Demokrat Parti’nin de bulunduğu Tahran temsilcileriyle yaptığı görüşmeler bile sonuçsuz kaldı. Rejimin “hayır” oyu “Kürdistan’da savaş” politikasının bir sonucuydu. İslam Cumhuriyeti’nin kurucusu Ayetullah Humeyni, Kürt milletine ve hareketine karşı “cihad emri” ilan etti.
İslam Cumhuriyeti’nin insanlık dışı ve otoriter politikaları sonucunda başta Kürdistan olmak üzere mazlum ulusal bölgelerin coğrafyası baskı ve işgal coğrafyası haline gelmiştir. Kürtlerin ve diğer ulusların bu muhalefetinin nedenleri, direnme ve merkeze karşı koyma iradeleri, İslam Cumhuriyeti’nin hayatının hassas aşamalarında sürekli mücadeleleri bağlamında değerlendirilmeli ve yorumlanmalıdır. İran İslam Cumhuriyeti, 45 yıllık iktidarı boyunca insan hakları taleplerine karşı baskı politikası izlemiştir. İran dışı halkların bulunduğu bölgede, özellikle Kürdistan’da, halkı haklarından mahrum bırakmak için her türlü can güvenliği ve ölüm politikası uygulandı. İran İslam Cumhuriyeti’nin sistemi ulusal haklara, ifade özgürlüğüne, din özgürlüğüne ve diğer siyasi fikirlere karşı muhalefete dayanmaktadır. Özellikle bu dönemde soykırım, zenginlik ve kaynakların yağmalanması, nüfusun zorla göç ettirilmesi, Kürdistan’ın demografik yapısını değiştirmeye yönelik girişimler, Kürt dilinin eğitim sisteminden silinmesi konularında en büyük payı Kürt ulusu ve Kürdistan coğrafyası almıştır. Kürdistan ekonomisi bilinçli olarak geciktirildi. İnsan hakları merkezlerinin istatistikleri, nüfus açısından İran’daki insan hakları aktivistleri ve çevrecilerin idam, hapsedilme, sınır dışı edilme, işkence ve yaşamlarına yönelik tehditlerin en yüksek oranda Kürt ulusunda görüldüğünü açıkça gösteriyor. Bunların 199’u Kürttü.
Kürdistan’ın çok çeşitli bir kültüre sahip olması her türlü düşünce, inanç ve dinden insanın bir arada uçmasına neden olmuştur. Ancak İran İslam rejiminin demokratik olmayan politikaları Kürdistan’ın çeşitlilik içeren toplumuna karşıdır. Kürdistan her zaman kadınlara karşı daha açık bir toplum olduğunu göstermiş ve bu nedenle Jina Hareketi‘nde Jina Amini hareketinin yükselişine forum olmuştur.