Suriyeli hukukçu, siyaset bilimci, öğretim üyesi ve gazetecilerden oluşan komite, çalışmalarını tamamlayarak geçici anayasa bildirgesini Şara’ya sundu. Şara, geçici anayasanın temel hükümlerinin belirlendiği bildirgeye imza attı. Bildirgedeki kilit noktalar şöyle: “Bildirge, tam kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemektedir”, “Bildirge, düşünce, ifade, basın, yayın ve basın özgürlüğünü güvence altına alır”, “Halk Meclisi bakanları çağırma ve sorgulama hakkına sahiptir”, “Devlet Başkanının dini İslam olarak kalacak ve İslam hukuku yasamanın birincil kaynağı olmaya devam edecektir”, “Mülkiyet haklarının, kadınların eğitim ve iş gücüne katılım haklarının korunmasını teyit etmekte ve siyasi haklarını güvence altına almaktadır.”
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, geçici anayasanın temel hükümlerinin belirlendiği bildirgeye imza attı.
Suriyeli hukukçu, siyaset bilimci, öğretim üyesi ve gazetecilerden oluşan komite, çalışmalarını tamamlayarak geçici anayasa bildirgesini Şara’ya sundu.
Başkent Şam’daki Halk Sarayı’nda düzenlenen törende, geçici anayasayı hazırlama komitesi üyelerinin yanı sıra Ulusal Diyalog Konferansı üyeleri, Suriye Alimler Birliği Başkanı Üsame Rıfai ve Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani yer aldı.
Törende konuşan geçici anayasayı hazırlama komitesi üyesi Suriyeli siyaset bilimci Dr. Abdulhamid el Avak, bildirgeye ilişkin bilgi verdi.
Geçici anayasa bildirgesini teslim alarak imzalayan Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, komiteye teşekkür etti.
Anayasanın bazı maddeleri
Şara’nın imzaladığı geçici anayasa bildirgesinden bazı maddeler şöyle:
Madde 1: Suriye Arap Cumhuriyeti, tam bağımsız ve egemen bir devlettir. Coğrafi ve siyasi birliği bölünemez ve herhangi bir parçasından vazgeçilemez.
Madde 2: Cumhurbaşkanının dini İslam’dır ve İslam hukuku (fıkıh), yasaların temel kaynağıdır. İnanç özgürlüğü güvence altındadır. Devlet, tüm semavi dinlere saygı gösterir ve ibadet özgürlüğünü güvence altına alır. Ancak bu özgürlük, kamu düzenini ihlal etmemelidir.
Madde 3: Suriye vatandaşları arasında hiçbir ayrım yapılmayacak; herkes eşit hak ve yükümlülüklere sahip olacak.
Madde 4: ‘Yasama yetkisi’ parlamentoda olacak. ‘Yürütme yetkisi’ cumhurbaşkanına verilecek.
Madde 5: Cumhurbaşkanı gerektiğinde olağanüstü hal ilan edebilecek. Bakanlar, doğrudan cumhurbaşkanına ulaşabilecek.
Madde 6: Bütün vatandaşlar, kanun önünde eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir. Irk, din, cinsiyet veya soy farkı gözetilerek ayrımcılık yapılamaz.
Madde 7: Dini cemaatlerin kişisel statüleri, inançlarına ve şeriatlarına uygun olarak korunur ve uygulanır. Mevcut yasalar çerçevesinde düzenlenir.
Madde 8: Devlet, ulusal ekonomiyi sosyal adalet, serbest rekabet ve tekelin önlenmesi esasına göre düzenler. Üretim sektörlerini destekler, yatırımı teşvik eder ve yatırımcıları koruyarak sürdürülebilir kalkınmayı güçlendirir.
Madde 13: Devlet, ifade, düşünce, basın, yayın ve medya özgürlüğünü güvence altına alır. Bu haklar, kamu düzenini korumak ve başkalarının haklarına saygı göstermek amacıyla yasayla düzenlenir.
Madde 14: Devlet, siyasi katılım hakkını ve ulusal temellere dayalı parti kurma özgürlüğünü tanır. Parti yasasını hazırlamak için bir komisyon oluşturulacak ve bu yasa yürürlüğe girene kadar parti faaliyetleri askıya alınacaktır.
Madde 15: Devlet, insan haklarını ve temel özgürlükleri uluslararası sözleşmelere ve insani normlara uygun şekilde korumayı taahhüt eder.
Madde 16: Devlet, aileyi toplumun temeli olarak korur ve annelik ile çocukluğu desteklemeyi taahhüt eder.
Madde 17: Devlet, kadının toplumsal konumunu ve aktif rolünü korumayı ve her türlü şiddet ile ayrımcılığa karşı korunmasını taahhüt eder.
Madde 18: Devlet, çocukları istismar ve kötü muameleden korumayı, onların eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimini güvence altına almayı taahhüt eder.
Madde 20: Halk Meclisi, Cumhurbaşkanı tarafından atanır ve kalıcı bir anayasa kabul edilene ve yeni parlamento seçimleri yapılana kadar yasama görevini yerine getirir.
Bildirgedeki kilit noktalar
Geçici anayasadaki temel hükümlerinin belirlendiği bildirgenin kilit noktaları şöyle:
Devlet Başkanının dini İslam olarak kalacak ve İslam hukuku yasamanın birincil kaynağı olmaya devam edecektir.
Cumhuriyetin adı “Suriye Arap Cumhuriyeti” olarak kalacaktır.
Geçiş dönemi beş yıl olarak belirlenmiştir (daha önce 3-4 yıldı).
Halk Meclisi (Suriye Parlamentosu) tam yasama yetkisini üstlenirken, Cumhurbaşkanı yürütme yetkisini elinde bulundurmaktadır.
Halk Meclisi bakanları çağırma ve sorgulama hakkına sahiptir.
Olağanüstü hal ilan edilmesi için Milli Güvenlik Kurulu’nun (dün kuruldu) onayı ve uzatılması için de Halk Meclisi’nin onayı gerekmektedir.
Yargının bağımsızlığı ve otoritesi vurgulanırken, cumhurbaşkanının görevden alınması, görevden uzaklaştırılması ya da yetkilerinin sınırlandırılmasına ilişkin kararlar Halk Meclisi’ne bırakılıyor.
Bildirge, tam kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemektedir.
Bildirge, düşünce, ifade, basın, yayın ve basın özgürlüğünü güvence altına alır.
Mülkiyet haklarının, kadınların eğitim ve iş gücüne katılım haklarının korunmasını teyit etmekte ve siyasi haklarını güvence altına almaktadır.
Devlet, toprak bütünlüğüne, ulusal uyuma ve kültürel çeşitliliğe saygıya olan bağlılığını bir kez daha teyit eder.
Mevcut Anayasa Mahkemesi kaldırılmıştır.
Ülke, imzalamış olduğu insan hakları anlaşmalarına bağlılığını sürdürmektedir.
Kalıcı bir anayasa taslağı hazırlamak üzere bir komite oluşturulacaktır.
Geçici Anayasa’dan hareketle bir analiz…
Suriye uzmanı Fransız araştırmacı Cédric Labrousse, X hesabından geçici anayasanın temel hükümlerini içeren bildirgeye yönelik bir analiz paylaştı.
Labrousse’nin paylaşımı şu şekilde:
“Dün beklenen anayasa deklarasyonu geçici Cumhurbaşkanı Ahmed El-Şara tarafından imzalandı. Önümüzdeki yıllar boyunca devletin temel metni olarak hizmet verecek.
Metin, geniş anlamda 1950 anayasasını yeniden düzenliyor ve Esad yönetimindeki anayasaların belirli noktalarını teyit ediyor. Ve bazı hoş sürprizler sunuyor. Gelin birlikte bir göz atalım.
Bildiğimiz üzere, anayasa bildirisi daha önceki anayasalarda ve 2012 yılında Beşar Esad döneminde de yer alan iki ilkeyi yinelemektedir:
– Cumhurbaşkanı Müslüman olmalıdır
– İslam, hukukun dayandığı dindir.
Yeni bir şey yok… Ve Esad yanlısı çığırtkanlığın feryat etmesine izin vermeyin: Esad döneminde bunu destekliyorlardı.
Geçiş dönemi nihayet kesinleşti: 5 yıl. Dolayısıyla Şara, fiilen 5 yıllık bir geçici görevde.
Şimdi bu anayasal bildirgede yer alan önemli ve oldukça iyi sürprizlere bakalım.
İlk önemli haber, ifade, yayın ve fikir özgürlüğünün resmi ve açık bir şekilde güvence altına alınmasıdır. Bu, 8 Aralık 2024’ten bu yana fiili bir gerçeklik haline gelmiştir. Tartışma panelleri, stand-up gösterileri, mevcut hükümete karşı olanlar da dahil olmak üzere, birçok kasaba ve şehirde sürdürülen etkinlikler düzenli bir başarıdır.
Bildirgeye dahil edilmesi bu kazanımları pekiştirmektedir.
Bir başka güzel haber de kadın haklarının anayasal bildirgeye özellikle dahil edilmiş olmasıdır.

Bu, ABD ve AB tarafından daha fazla yaptırımın nihai olarak kaldırılması amacıyla dayatılan başlıca koşullardan biriydi. Şimdilik bu haklara bir kez daha saygı gösterilmiştir.
Bir başka önemli haber: anayasa bildirisi, yüzden biraz fazla üyeden oluşacak Halk Meclisi’ne Cumhurbaşkanı’nı görevden alma yetkisi veriyor. Evet, doğru okudunuz. Başkanlık yetkilerini bile azaltabilecektir.
Eski rejimin sembolü olan ve ülkeyi hem Hafız hem de Beşar döneminde bu durumda tutan olağanüstü hal kalkıyor. Bundan böyle olağanüstü hal elbette Cumhurbaşkanı tarafından ilan edilecek. Ancak hiçbir koşul altında, Meclisin desteği olmadan bu süreyi öngörülen sürenin ötesine uzatamaz.
Din özgürlüğü temel bir haktır. Bu nedenle, dini panoramanın tüm çeşitliliğine saygılı davranılacağını garanti eder: Şiiler, İsmaililer, Dürziler, Ermeni/ Ortodoks / Süryani Hıristiyanlar, Yezidiler…
Bu da 8 Aralık 2024’ten bu yana bir gerçekliktir. Diğer sembollerin yanı sıra, başta Şam yakınlarındaki Seyyide Zeynep olmak üzere Şiilerin kutsal mekânlarının korunmaktadır.
Bakanlar sadece Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olmayacaklardır. Aynı zamanda Meclis’e karşı da sorumlu olacaklardır. Bu, yasama gücünü güçlendirecek ve yürütme ile dengeyi sağlayacaktır.
Metinde ayrıca, dikkat edilmesi gereken bir husus olarak, yasama organı seçimleri de yer almaktadır. Bunlar nihai anayasa onaylandıktan sonra gerçekleşecek. Yani şu an için anlaşma tamam. Suriye’de seçimler olacak.
Ve daha da önemlisi, siyasi partilerin kurulmasına izin verildi.
Yani İslami bir şura sisteminden ziyade Batı tarzı bir seçim modeline doğru ilerliyoruz.
İşte tam da bu noktada, HTŞ kadrolarının iktidarı ele geçirmesi için mücadele eden ve muhtemelen İdlib’de HTŞ tarafından kurulan modele dayalı bir şura tarafından yönetilen bir İslam devleti hayal eden cihatçı grupların tepkisini gözlemlememiz ve analiz etmemiz gerekecek.
Siyasi partilerle ilgili olarak, tartışmalar yürütebilirler ancak şimdilik kampanya başlatamazlar. Partilerin yasal çerçevesine ilişkin kesin bir yasanın hazırlanması gerekmektedir (bu çerçevelerden biri zaten bilinmektedir: siyasi partiler sadece ulusal kapsamdaki partiler olabilir).
Örneğin PYD, bu çerçevede mevcut bölgesel haliyle artık var olamaz. Ancak hiçbir şey PYD’nin kadrolarının ulusal ölçekte bir parti kurmasını engelleyemez. Bu tipik olarak Türkiye’deki DEM örnek verilebilir.
Geri kalanlar için, anayasa aynı zamanda kadınlar için her alanda eşit erişim ve muameleyi garanti altına almaktadır: eğitime, tüm işlere ve siyasete erişim…” (Serbestiyet)