Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, Al Majalla dergisine verdiÄŸi mülakatta, Ahmed Åžara’nın Suriye’deki geçiÅŸ sürecinin lideri olduÄŸunu ve Suriye’de iki ordu olmayacağını söyledi.
Abdi, Åžara’nın 29 Ocak’ta göreve baÅŸladığı “Zafer Günü” kutlamalarına katılmadıkları için tebriklerin geciktiÄŸini belirtti.
Abdi, Åžam’da Colani ile yaptığı görüşmede, Suriye’nin toprak bütünlüğü, tek ordu, tek baÅŸkent ve tek bayrak gibi konularda prensipte anlaÅŸtıklarını ifade etti.
Abdi, “Ãœzerinde anlaÅŸtığımız hususlar var, ancak uygulama mekanizması ve zamanlaması konusunda görüşmelere ve deÄŸerlendirmelere ihtiyaç var. Müzakerelere ve diyaloÄŸa devam etme konusunda anlaÅŸtık. Bu görüşmenin olumlu geçtiÄŸini düşünüyoruz,” ifadesini kullandı.
DSG’nin Suriye ordusuna katılmaya hazır olup olmadığı sorusuna Abdi, “Temel prensip olarak iki ordu deÄŸil, tek bir ordu olmalı. Åžu anda ordunun yeniden yapılandırılması için izlenen bir yöntem var. DSG olarak biz de ordunun yeniden yapılandırılmasında izlenen temel yönteme uyacağız. Hazırlık ve müzakere sürecinde yer almamız önemli,” ÅŸeklinde cevap verdi.
Abdi ayrıca, Suriye’de kalıcı ateÅŸkes ilan edilir edilmez DSG’deki yabancı savaşçıların ayrılacağını da sözlerine ekledi.
Abdi, Amerikalıların kendisini ve DSG’yi Åžam ile diyalog kurmaya teÅŸvik ettiÄŸini ve bu konuda arabuluculuk yaptığını belirtirken, Ä°ran ile herhangi bir iÅŸbirliÄŸi olmadığını da vurguladı.
Abdi, “Hayır, ne gelecekte ne de ÅŸu anda. Bu konuda Ä°ran ile bir iliÅŸkimiz olmayacak. Åžu anda yeni yönetimin bir parçası olmaya ve bazıların bizi suçladığı gibi muhalefet olmaktan ziyade siyasi görüşmelerin bir parçası olmaya odaklanıyoruz,” diye konuÅŸtu.
Abdi, Suriye’de Irak’taki Kürt bölgesindeki deneyimi tekrarlama niyetinde olmadıklarını da belirterek, “Suriye Irak olmadığı gibi, kuzeydoÄŸu Suriye’de Kürdistan’la denk deÄŸildir,” diye ekledi.
Dün, Rojava Özerk Yönetimi ile Suriye Hükümeti arasında imzalanan anlaÅŸmadan önce 17 Åžubat’ta Zoom üzerinden gerçekleÅŸtirilen röpotajın tamamı şöyle:
CumhurbaÅŸkanı Ahmed el-Åžara’yı geçiÅŸ dönemi cumhurbaÅŸkanı olarak tebrik ettiniz, Afrin bölgesindeki Kürt halkını ziyaretinden duyduÄŸunuz memnuniyeti dile getirdiniz ve kendisini kuzeydoÄŸu Suriye’ye(Rojava) davet ettiniz.
Evet. Seçimler yapılana, anayasa onaylanana ve diÄŸer yasal prosedürler üzerinde anlaÅŸmaya varılana kadar ÅŸu anda Suriye’nin geçiÅŸ dönemi cumhurbaÅŸkanı olarak tanınıyor.
CumhurbaÅŸkanlığı seçimini hemen tebrik etmememin sebebi, yemin töreninde DSG’nin bulunmamasıydı.
DSG ülkenin kuzeydoÄŸusunu Suriye’nin bir parçası olarak görüyor ve bölgemiz için daha iyi bir gelecek saÄŸlamak için yeni yönetimle diyaloÄŸa girmeye istekliyiz. El-Åžara’nın ülkenin diÄŸer bölgelerini ziyaret ettiÄŸi gibi bölgelerimizi ziyaret etmesini memnuniyetle karşılarız.
Siz de devrimin bayrağını Suriye’nin yeni devlet bayrağı olarak kabul ediyor musunuz?
Evet.
DSG, Suriye Demokratik Konseyi (SDK) ve Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi(Rojava)- PYD gibi diğer önemli gruplarla görüşmelerde bulundu. Bunu açıklayabilir misiniz?
Biz siyasi sürecin ve yeni Suriye’nin bir parçası olmak istiyoruz ve her iki taraf da ÅŸu ana kadar bu hedefe baÄŸlılığını sürdürüyor.
29 Aralık’ta bir müzakere turu vardı. Åžam’a gittiniz ve Åžara ile görüştünüz. Bu görüşmeler hakkında daha fazla ayrıntı verebilir misiniz?
Bu benim ilk ziyaretim ve Şara ile ilk görüşmemdi. Durum hala gelişmekteydi ve hedefimiz yeni yönetimin bakış açısını anlamak ve aynı zamanda onlara pozisyonumuzu sunmak ve bilgilendirmekti.
Bunun bir ilk toplantı olması nedeniyle bunu olumlu bir adım olarak değerlendirdik. En azından, her iki taraf da birbirlerinin bakış açıları ve endişeleri hakkında fikir sahibi oldu. Temel olarak, toplantı sırasında müzakerelere devam etme konusunda anlaştık. Temel ilkeler konusunda hiçbir anlaşmazlık yok; daha geniş çerçeve konusunda aynı fikirdeyiz.
Peki bu prensipler nelerdir?
Suriye’nin toprak bütünlüğü, birleÅŸik ordunun oluÅŸturulması, tek kurumsal çerçeve, tek baÅŸkent, tek bayrak; bunlar temel ve egemenlik meseleleridir.
Ancak, özellikle uygulama mekanizmaları, zaman çizelgeleri ve lojistik hususlarla ilgili birçok ayrıntı çözülmeden kalmaktadır. Ayrıntılarda ve ilgili bakış açılarımızda farklılıklar devam etmektedir.
Bu konular çözülene kadar müzakereleri ve diyaloğu sürdürmeyi kabul ettik. Bu açıdan, toplantıyı yapıcı olarak değerlendirdik.
Görüşmelerimiz sırasında Afrin’e ve yerinden edilmiÅŸ sakinlerin geri dönüşüne de deÄŸindik. Geri dönüşleri konusunda güvenceler ve taahhütler aldık ve bu vaatlerin yerine getirildiÄŸini gözlemledik; bu da memnuniyetle karşıladığımız bir ÅŸey.
Yerlerinden edilen insanların geri gönderileceğine dair verilen söz yerine getirildi mi?
En azından bu, Kürt halkı için önemli bir geliÅŸmedir, en az 200.000 yerinden edilmiÅŸ kiÅŸi bölgelerine geri dönmüştür. Konu gündeme getirildi ve aynı taahhütler, Åžara’nın ÅŸehre yaptığı ziyarette Afrin halkına yeniden teyit edildi; bu, olumlu bir adım olarak deÄŸerlendirdiÄŸimiz bir adımdır.
Temel prensipler konusunda hemfikir olduğunuzu söylediniz. Bunu biraz açabilir misiniz?
Açık konuşacağım. Askeri açıdan önemli noktalar arasında birleşik bir ulusal ordunun kurulması, kurumların entegre edilmesi ve devlet kurumlarının (veya devletin bir bütün olarak) bölgelerimize geri döndürülmesi yer alıyor. 12 yıldır Suriye içlerinden kopuk durumdayız ve yeniden entegre olmak bizim için önemli.
İdari, askeri ve güvenlik konularında, mevcut sınırlarını koruyarak birleşik bir Suriye çerçevesinde aynı çizgideyiz. Anlaşmaya varılan alanlar var , ancak uygulama ve zamanlama mekanizmalarının hala tartışılması ve değerlendirilmesi gerekiyor.
Kaynaklarım bana DSG’nin kolektif bir varlık olarak deÄŸil bireyler olarak entegre olması gerektiÄŸini, Özerk Yönetim yapısının dağıtılması gerektiÄŸini, stratejik doÄŸal kaynakların devlet kontrolüne verilmesi gerektiÄŸini ve DSG içindeki tüm yabancı savaşçıların Suriye’yi terk etmesi gerektiÄŸini söylüyor. Bu doÄŸru mu?
Öncelikli odak noktamız sonuç elde etmek ve devam eden diyalog ve müzakerelerin başarılı olmasını sağlamaktır. Bu konuların ayrıntıları tartışmaya açık kalmaya devam ediyor.
Orduya gelince, şu anda yeniden örgütlenmesi için yapılandırılmış bir yaklaşımın izlendiğine inanıyorum ve DSG olarak bu süreci yönlendiren temel ilkelere uymaya tamamen bağlıyız. Bu bölgenin askeri kurumları entegre etme konusundaki tartışmalarda ele alacağımız farklı koşulları var. Askeri yön, özellikle uygulama mekanizmaları ve zaman çizelgeleri konusunda dikkatli bir müzakere gerektiriyor.
Savunma Bakanı Tümgeneral Murhaf Ebu Kasra ile görüştüğümde , ulusal orduyu yeniden yapılandırma planı olduğunu söyledi. DSG güçlerini söz konusu orduya entegre etmeye hazır mı?
Savunma Bakanlığı’nın bir parçası olmamız gerektiÄŸine inanıyoruz, ancak kullanılan yöntemler ve bunların nasıl uygulandığı konusunda söz sahibi olmamız önemlidir. Bu sürece dahil edildiÄŸimiz ve temel konularda danışıldığımız sürece baÄŸlı kalmaya devam edeceÄŸiz. BaÄŸlılığımız katılımımıza baÄŸlıdır.
Bu konuyu görüşmek üzere askeri düzeyde görüşmelere başladınız mı?
Hayır, ama müzakere talebinde bulunduk.
Peki ya yabancı savaşçılar?
Onları yabancı savaşçı olarak görmezdim. Onlar, savaş sırasında bu bölgeyi ve halkımızı savunmak için gelen Kürt kardeşlerimizdir. Bu savaşçılar, kökenlerine dönmeye hazırlar ve resmi bir ateşkes sağlandığında bunu yapacaklardır.
Åžu anda yaÅŸadığınız bölgede kaç tane Kürt ‘yabancı’ var?
Belirli rakamlara girmeyeceğim, ancak binlerce değil yüzlerce diyebilirsiniz. Yabancı savaşçılar meselesinin açık bir çifte standardı ele verdiğini belirtmem önemli, diğer gruplara mensup yabancı savaşçılara vatandaşlık verilirken, Kürt kardeşlerimiz sadece kendi akrabalarını korumak için bölgemize geldiler.
Peki ya stratejik kaynaklar? Åžam, bunlar üzerinde tam kontrol talep ediyor ve gelirlerin sadece bir kısmı kuzeydoÄŸu Suriye’ye(Rojava) tahsis ediliyor.
Prensip olarak buna itirazımız yok ancak temel talebimiz, eski rejim tarafından daha önce ihmal edilen bu bölgenin ötekileÅŸtirilmemesidir. Kaynakların dağıtımı adil olmalı ve Suriye’deki tüm bölgelerin hak ettiÄŸi payı almasını saÄŸlamalıdır.
Åžam da Özerk Yönetim’in feshedilmesini istiyor. Siz buna razı mısınız?
Mevcut sistemin olduğu gibi kalması konusunda ısrarcı değiliz ama geçiş dönemindeki anayasa tartışmalarında bu konuların ele alınması gerekir.
Son 10-12 yıldır kurduğumuz siyasi ve idari yapılar, öncelikle temel hizmetleri sağlamak ve bölgeyi o dönemde var olan askeri ve idari kurumlardan korumak amacıyla bir ihtiyaçtan doğmuştur.
Suriye’deki durum artık evrildiÄŸine göre, yeni gerçekliÄŸe uyum saÄŸlamak için tamamen hazırız. Daha doÄŸrusu, tüm güçlerin baÅŸkentte merkezileÅŸtirildiÄŸi Baas Partisi deneyimini tekrar yaÅŸamak istemiyoruz. Bu güçlerin bir kısmı sadece bizim bölgemize deÄŸil, bölgelere dağıtılmalı. Bu konular anayasa taslağı hazırlanırken veya Ulusal Diyalog Konferansı çerçevesinde tartışılmalıdır.
Bölgeler genelinde bir tür yerel yönetimden yanayız  . Ancak, Esad rejiminin devrilmesinden sonra Suriye’nin geçirdiÄŸi deÄŸiÅŸimlerle uyumlu bir ÅŸekilde bölgemizin idari çerçevesini tartışmaya açığız.
Esad rejiminin bu kadar çabuk çökeceğini bekliyor muydunuz?
Esad rejiminin düşmesi her zaman mümkündü, ancak sanırım hiç kimse bunun bu kadar hızlı olmasını beklemiyordu, hatta bunu organize edenler bile. Herkes için şaşırtıcı oldu.
Yeni hükümet yakın zamanda Ulusal Diyalog görüşmelerinin ilk turunu gerçekleştirdi ve bir hazırlık komitesi kurdu. Bu konudaki düşünceleriniz neler?
Komitenin oluşturulma şekliyle ilgili kesinlikle çekincelerimiz var. Temsilinin sadece Kürt topluluğunu değil, bölgenin çeşitli topluluklarını bir bütün olarak yansıtması gerektiğine inanıyoruz. Diğer topluluklar da diyalog sürecine dahil edilmelidir.
Eğer bizimle yönetim arasında yapılacak görüşmeler başarılı olursa, biz de uygun temsiliyet konusunda ısrarcı olacağız, ancak komite mevcut haliyle tüm Suriyelileri temsil etmiyor ve gerekeni yerine getirmiyor.
Ayrıca bir yasama organı ve geçiş hükümeti kurulmasından da söz ediliyor. Bu konuda bilgilendirildiniz ve danışıldınız mı?
Hayır. Yeterince ele alınmamış temel bir konu, yalnızca bir anlaÅŸmaya varanların katılmasına izin verilmesi, diÄŸerlerinin ise hariç tutulacağı düşüncesidir. Bu, ilk etapta Ulusal Diyalog Konferansı’nın amacını boÅŸa çıkarır. Katılım, önceden varılan anlaÅŸmaya baÄŸlı olmamalıdır . Aksine, farklı görüşlere sahip olanlar bile fikir birliÄŸine varmak için çalışmalıdır.
Temel ilkeler konusunda ortak bir zemine ulaşmak istiyoruz ve bu konferansa katılmaya kararlıyız. Katılmazsak , olumsuz ve işbirliği yapmayan taraf olarak etiketlenmek istemiyoruz.
Müzakereler sırasında Kürt haklarını anayasaya dahil etmeye çalıştığınızı düşünüyorum. Hangi anayasal hükümleri talep ediyorsunuz?
KuzeydoÄŸu Suriye’de çeÅŸitli topluluklar ve bölgeler, son on yıldır yürürlükte olan yerleÅŸik bir yönetim altında bir arada yaşıyor. Ancak Kürt halkı, Suriye’nin modern tarihi boyunca, bağımsızlıktan bugüne kadar sistematik baskıyla karşı karşıya kalmış benzersiz bir duruma sahip. Anadillerini kullanma, kendi dillerinde eÄŸitim alma ve hatta vatandaÅŸlık gibi en temel haklarından mahrum bırakıldılar. DoÄŸal olarak, Kürt siyasi ve kültürel hakları, dil ve bölgesel yönetim konuları da dahil olmak üzere, anayasanın taslağı hazırlanırken ele alınmalıdır.
Şam’da tepkiler nasıldı?
Prensip olarak itiraz etmediler. Genel olarak Kürt haklarının anayasaya dahil edilmesini desteklediklerini düşünüyorum, ancak henüz ayrıntıları tartışmadık.
Suriye’deki dış aktörler konusunda Türkiye’nin yeni hükümet ile DSG arasındaki diyaloÄŸu desteklediÄŸini düşünüyor musunuz?
Türkiye’nin diyaloÄŸa karşı olduÄŸunu düşünüyoruz, ancak karşı çıkmaları için hiçbir neden görmüyoruz. Türkiye’yi bu süreci engellemekten kaçınmaya teÅŸvik ediyoruz.
Peki ya ABD? DSG’nin Åžam’la diyaloÄŸunu destekledi mi?
ABD, bizi HTŞ yönetimi ile diyaloğa girmeye teşvik etmekle kalmıyor, aynı zamanda aktif olarak arabuluculuk yapıyor ve her iki tarafı da oturup müzakere etmeye zorluyor.
Åžimdiye kadar ne gibi tavsiyelerde bulundular?
Görüşmelerin rayından çıkmasını önlemek için iletişimi sürdürmemizi tavsiye ediyorlar. Anlaşmaya varabileceğimiz alanlara odaklanmamızı istiyorlar. Genel olarak, katılımları yardımcı ve olumlu oldu. Ayrıca ayrıntılara çok erken takılmamamızı da tavsiye ettiler. Önce bir diyalog kurmaya, sonra da ayrıntılara değinmeye odaklanıyoruz.
Donald Trump, baÅŸkanlıktaki ilk döneminde Ekim 2019’da ABD birliklerini Suriye’nin bazı bölgelerinden çekti ve bu da Türkiye’nin Ras al-Ayn(Serkeniye) ile Tel Abyad(Gre Spi) arasında bir bölge kurmasına olanak saÄŸladı. Bunu tekrar yapmasından endiÅŸe ediyor musunuz?
Trump, Suriye konusunda daha önce aldığı bazı kararlardan, özellikle de ABD askerlerinin çekilmesi kararından geri adım attı ve ABD, Türkiye’ye ateÅŸkesi sürdürmesi için baskı yaptı.
Kongre ayrıca Türkiye’nin ateÅŸkes sürecine uymasını saÄŸlamak için yaptırımlarla tehdit etti. O dönemde olumlu adımlar atıldı ve ÅŸimdi BaÅŸkan Trump’ın ilk döneminin sonunda bize verdiÄŸi taahhütleri yerine getirmesini bekliyoruz.
AnlaÅŸmalar, o zamanki baÅŸkan yardımcısı Mike Pence ve Türkiye hükümeti tarafından, Ekim AnlaÅŸmaları olarak adlandırdığımız anlaÅŸmalar aracılığıyla saÄŸlandı. Türkiye’nin bu anlaÅŸmaları desteklemesini bekliyoruz.
Tarih boyunca Kürtler ABD tarafından defalarca ihanete uğramış hissettiler. Bu korku sizin üzerinizde mi?
Ben iyimserliğimi koruyorum ve bunun gerçekleşmemesini içtenlikle umuyorum.
ABD’nin bölgedeki askeri varlığının sonsuza kadar devam edeceÄŸini mi düşünüyorsunuz, yoksa belirli bir zaman çizelgesi var mı?
Belirsiz bir ABD varlığı görmüyorum. Ve Amerikalı yetkililer bölgede kalıcı olarak kalmayacaklarını sürekli olarak belirttiler. Ancak, başlangıçtaki katılımlarına yol açan koşullar, özellikle terörizm ve IŞİD ile mücadele, hala devam ediyor.
Terörizm tehdidi tüm bölgeyi ve Amerikan çıkarlarını tehlikeye atmaya devam ediyor. Bu tehditler var olduğu sürece, ABD askeri varlığının gerekçesi de var olmaya devam edecek. Bu tehditler ortadan kalktığında, geri çekilecekler.
Suriye’nin yeni hükümeti, terör örgütüne karşı mücadele için Uluslararası Koalisyon ile yakın bir ÅŸekilde çalışan DSG’den IŞİD’e karşı mücadeleyi devralabileceÄŸini belirtti. Bu doÄŸru mu?
Bu konuda bir talep olduğuna inanıyorum ve buna hazır olduklarını düşünüyorum. Bu koalisyonun parçası olmak istemelerinde hiçbir sorunumuz yok.
DSG ile Heyet Tahrir el-Åžam’ın IŞİD’e karşı mücadelede iÅŸbirliÄŸi yapması mümkün mü?
Kesinlikle.
Bu yönde somut bir adım atıldı mı?
Şu ana kadar operasyonel bir adım atılmadı ama prensip olarak bu konuda işbirliğine açığız.
Peki ya Ä°ran’ın rolü? Bazıları, yeni hükümete karşı DSG’yi desteklemek ve onunla iÅŸbirliÄŸi yapmak için kanallar açtığını iddia ediyor. Sizin cevabınız ne?
Bu soruyu sorduÄŸunuz için mutlu oldum. Bu iddialar aleyhimize iÅŸliyor ve biz bunların kaynağını gayet iyi biliyoruz. Bu konuda Ä°ran ile hiçbir zaman bir iliÅŸkimiz olmadı ve olmayacak da -geçmiÅŸte, ÅŸimdi veya gelecekte. Ä°ran’ın güçlerimize destek verdiÄŸini veya hatta iÅŸbirliÄŸi giriÅŸimlerinde bulunduÄŸunu öne süren tüm raporlar tamamen yanlış ve kasıtlı olarak yanıltıcıdır. Bu konuda Ä°ran ile asla iÅŸbirliÄŸi yapmayacağız. Bu bizim açık ve kesin tutumumuzdur.
Suriye’deki savaşın üzerinden 14 yıl, Saddam rejiminin devrilmesinden 20 yıldan fazla zaman geçmesinin ardından, Ä°srail’in Gazze ve Lübnan’a yönelik son savaÅŸları ve Suriye’deki daha geniÅŸ çaplı deÄŸiÅŸimler göz önüne alındığında, bölgesel düzenin nasıl deÄŸiÅŸtiÄŸini görüyorsunuz?
Henüz yeni bir bölgesel düzenin tam olarak ÅŸekillenip ÅŸekillenmediÄŸinden emin deÄŸilim, ancak önemli deÄŸiÅŸikliklerin gerçekleÅŸtiÄŸine inanıyorum. Orta DoÄŸu’nun jeopolitik manzarası önemli ölçüde deÄŸiÅŸti ve ittifaklar geliÅŸti. Muhtemelen yeni bir bölgesel düzene doÄŸru gidiyoruz ve genel olarak bunun olumlu bir yöne gittiÄŸini düşünüyorum.
Birkaç gün önce PKK’nin Kürt lideri Abdullah Öcalan’ın tutuklanmasının yıldönümüydü. Hareketi ile Türkiye arasında barışa yönelik yeni bir giriÅŸimden söz ediliyor. Bu konuda söyleyeceÄŸiniz bir ÅŸey var mı?
Bilgilerimize göre, tutuklanmasının üzerinden 26 yıl geçmesine raÄŸmen, bir tür yeniden deÄŸerlendirme yapıldı. Åžimdi Kürt-Türk iliÅŸkilerinde bir dönüm noktasındayız ve yeni bir aÅŸamaya öncülük edecek bir ateÅŸkes olasılığı var. Bu aÅŸamanın Türkiye’de Öcalan liderliÄŸindeki Kürt ulusal hareketi ile Türk devleti arasında gerçekleÅŸmesini bekliyorum.
Bu geliÅŸmenin, Kürdistan’ın dört parçasındaki Kürt sorununu ve dolayısıyla daha geniÅŸ anlamda OrtadoÄŸu’yu etkileyeceÄŸi kuÅŸkusuzdur.
Irak Kürdistanı’ndaki Kürt liderler, Åžam ile müzakere etmenizi ve Suriye gücü olarak hareket etmenizi tavsiye ettiklerini belirttiler. Bu doÄŸru mu?
Ciddiye aldığım ve gerekli değerlendirmeleri yaptığım kardeşlerimden gelen bu tavsiyelerin değerli ve yapıcı olduğunu düşünüyorum.
Ä°yimser misiniz? Suriye’nin geleceÄŸini bir yıl sonra nasıl görüyorsunuz? Ve dört yıl sonra? Al-Sharaa seçimlerin dört yıl içinde yapılabileceÄŸini öne sürdü. Bu zaman çizelgesine iliÅŸkin görünümünüz nedir?
Dört yılın uzun bir süre olduğuna inanıyorum; ideal olarak, geçiş bundan daha kısa sürmeli. Hala endişelerimiz var çünkü siyasette hiçbir şey kesin olarak siyah veya beyaz değildir. Ancak iyimser kalmaya devam ediyoruz.
Suriye’nin yeniden inÅŸasında rolünüzü nasıl görüyorsunuz?
Yeni Suriye’yi ÅŸekillendirmede aktif bir rol oynama isteÄŸimizi teyit ettik. Bu bölge muazzam bir potansiyele sahip ve son 12 yılda çeÅŸitli sektörlerde kapsamlı uzmanlık biriktirdik.
Ä°dari ve askeri kadrolarımız ve bölgemizde edinilen deneyim zenginliÄŸiyle Suriye’nin yeniden inÅŸasını desteklemeye hazırız. Ancak bu tek taraflı bir çaba deÄŸil; dahil olan tüm tarafların iÅŸ birliÄŸi ve baÄŸlılığını gerektiriyor. (NA)