İnsanlık ve Kürtler için korkutucu değerler: Irkçılık, Şiddet-Terör v.d… (III )

İbrahim GÜÇLÜ

 İnsanlarda, insanlıkta, toplumlarda var olan negatif ve pozitif değerlerin hepsinin kaynağı insandır, insanlardır. Bu değerlerin ve davranış tarzlarının hepsi, hemen-hemen bütün toplumlarda, milletlerde ve insan topluluklarında, halklarda var olan ortak değerler ve davranış tarzlarıdır. Ama bu değerlerin ve davranış tarzlarının seviyesi, oranları, toplumlardan toplumlara, milletlerden milletlere göre: Eğitim seviyesi, kapalı ve açık toplum olma, demokratik rejimde yaşamakla, faşist ve otoriter rejimlerde yaşamak arasında değişmektedir.

Bu değerlerin bir kısmına geçen iki yazımda baktım. Bu makalemde de başka bir kısım değerler üzerinde duracağım.

Irkçılık-Ayrımcılık ve Türk Irkçılığı: Irkçılık, doğal “ırk” kavramından türeyen bir kavramdır. Pozitif bir kavram olması düşünülürken, negatif bir kavram ve davranış tarzı olarak karşımıza çıkıyor. Aslından milliyetçilik gibi pozitif bir kavram olması gerekir. Ne yazık ki, egemen ve sömürgeci ulusların milliyetçiliği de insanlar tarafından zehirlenerek, kirletilerek ırkçılık dönüştürülüyor. Her milletten var olan ve doğal olan milliyetçilik, kendi milli haklarına sahip çıkarken, başka milletlerin milli haklarına da saygılı olmak ve hatta desteklemek gibi bir değer ve davranış tarzı olması gerekirken, başka milletlere düşmanlığa, ırkçılığa, başka milletlerin kurdu olmaya dönüşebiliyor.

Irkçı, insan ırklarının birbirlerine üstünlüğünü temel alan Irkçılık felsefesini benimsemiş kişilere verilen addır. Irkçı insanların göstermiş olduğu bu tutuma ise “ırkçılık” adı verilmektedir.

Irkçılık genel olarak çeşitli insan ırklar arasındaki biyolojik farklılıkların kültürel veya bireysel meseleleri de tayin etmesi gerektiğine ve doğal sebeplerle bir ırkın (çoğunlukla kendi ırkının) diğerlerinden üstün olduğuna ve diğerlerine hükmetmeye hakkı olduğuna duyulan inanç veya bu değerleri kabul eden doktrindir.  Irkçılık, sosyal ayrımcılığı, ırklar arasında fark gözetilmesini ve soykırıma kadar varabilen şiddeti haklı göstermektedir.

Irkçılık genel hatlarıyla incelendiğinde kendi kanını taşıyan, aynı dili konuşan ve aynı soydan gelenlerin başka soylardan gelenleri aşağılaması olarak algılanır.

İkinci Dünya Bölüşüm Savaşı sırasında Nazi Almanyası ırkçılık gerekçesiyle milyonlarca kişiyi öldürdü.

Irkçılık aynı zamanda bir katı ayrımcılıktır. Bu ayrımcılık, cinsiyet ve millet farklılıklarında kendisini gösterir.

Ayrımcılık, geçerli bir neden olmaksızın, fiili veya kendilerine atfedilen özellikleri nedeniyle insanların eşit muamele görmedikleri haksız bir durumdur. Genel Eşit Muamele Yasası (AGG), ayrımcılığın belirleyici özelliklerini etnik köken, cinsiyet, din veya dünya görüşü, engellilik, yaş ya da cinsel kimlik olarak belirlenmektedir.

“Ayrımcılık, gündelik yaşamın çeşitli alanlarında görülebilir. Toplumsal yaşamda bu durum, eğitim, meslek icrası ya da ücret uygulaması konusundaki kısıtlamalar olarak kendini belli eder.

Özel yaşamda ise ayrımcılık, bir kişinin başka bir kişiyi bir ya da daha fazla özelliği sebebiyle dikkate almaması, onu bir gruptan dışlaması ya da küçümsemesi vb. şeklinde görülür.

 Ayrımcılık, bir iş yerindeki bir kadının, kendisiyle aynı işi yapan erkeklere göre daha düşük ücret alması olarak da ortaya çıkabilir. Bunun hiçbir haklı gerekçesi yoktur ve bu durumda cinsiyet nedeniyle bir ayrımcılık söz konusudur. Cinsiyet ayrımcılığı, kadına yönelik şiddete, kadınları öldürmeye yol açar. Bu ayrımcılık sonucu birçok annemizin, bacımızın, halamızın, teyzelerimizin şiddet görmelerine ve katledilmelerine şahit olmaktayız.

Miletler arasındaki ırkçı ayrımcılık, daha kapsamlı, tehlikeli bir ayrımcılıktır. Bu ayrımcılık, milletlerin toplu katledilmelerine, jenoside tabi tutulmalarına, milletlerin ortadan kalkmasına, dillerin ve kültürlerin yok edilmesine yol açan büyük tehlike ve davranış tarzıdır.

Tarih boyunca da Kürt milleti, hem Osmanlı ve Fars imparatorlukları, hem de Lozan Antlaşmasından sonra dört sömürgeci milli devletin (Türk, Fars, Arap Devletlerinin) ırkçılıklarına maruz kaldı. Her sömürgeci devlet, kendi egemenliği altındaki Kürdistan parçalarından kendilerine özgü, kendi siyasi ve kültürel değerlerine, ideolojik tezlerine ve kabullerine göre ırkçı uygulamalar yaptılar.

Kürt milletine karşı ırkçılık ve ayrımcılık, Kürtleri yok saymakla başladı. Tarihsel olarak var olan en eski milletlerden birini yok saymaktan daha büyük ve korkunç bir ırkçılık olamaz. Kürtler yok sayılınca, ülkeleri, milli değerleri, dilleri, kültürleri, gelenekleri, yaşam tarzları, milleti millet yapan tüm değerleri yok sayıldı, gasp edildi. Bu hak gaspına karşı, ortaya çıkan hak arayışları, milli direnişleri ve mücadeleleri kanla, toplu cinayetlerle, soykırımla, Kürdistan’ın Kürtsüzleştirmek aşamasına geldi. Kürdistan işgal ve ilhak edildi. Kürtler, klasik sömürgecilik altı, daha kötü, barbar, talancı, ırkçı, yıkıcı, ayrımcı bir sömürgecilik sistemiyle karşı karşıya kaldı.

Kürdistan’ın Kuzeyinden yapısal bir devlet ve toplumsal ırkçılık var. Devlet ırkçılığı, Türklere de yayıldı ve yerleşti. Şu an Kuzeyli Kürtler böyle kapsamlı, toplumsal v devletçi tehlikeli bir ırkçılıkla karşı karşıya. Kürtlerin yok edilmesi için birçok metot ve tarz stratejik anlamda uygulanmakta ve hayata geçirilmektedir.

 

Şiddet-Terör: Şiddet ve terör, toplumsallığın, devletçi ırkçılığın ve ayrımcılığın bir ürünüdür. Toplumsal ve devlet ırkçılığı doğal olarak şiddet-teröre yol açmaktadır.

Terörizmterör  siyasal, dinsel ve/veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere, belirlenen hedef gruplara veya resmî, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolun kullanımını ifade eden terimdir. Hükümetlere veya kuruluşlara göre değişmekle birlikte, terör uygulayan organize çeşitli gruplara terör örgütü; terör uygulayan şahıslara ise terörist  denilmektedir.

Terörizm teriminin yasal farklılıklarındaki geçerliliğine rağmen, şimdiki zamana kadarki tanımı belirsizliğini hâlen korumaktadır. 

Şiddet, bir kişi veya gruba yönelik; mağdurun bedensel bütünlüğüne, mallarına veya simgesel ve kültürel değerlerine zarar verecek şekildeki her türlü davranıştır. Bir mala zarar verme, yakma gibi mala yönelik eylemler ile cinayet, yaralama, dayak, tecavüz, rehin alma gibi kişiye yönelik fiziksel saldırılar tehdit, küfür, ayrımcılık, hakaret gibi kişiyi duygusal baskı altına alan bireysel eylemlerin yanı sıra toplumsal koşullar ya da sistem tarafından uygulanan baskılar, savaş, teröre ve işgaller de şiddet örnekleridir.

Başka bir ifadeyle şiddet: Kendisine, başkasına, bir gruba veya topluma karşı kasti olarak fiziksel baskı veya güç kullanmak, tehdit etmek veya fiiliyata geçirmek, yaralama, ölüm, psikolojik zarar, gelişim bozukluğu veya mahrum bırakmaya neden olmak veya bu durumların gerçekleşme ihtimalini artırmaktır.

Şiddetin faili, mafya çetesi, toplumsal sınıf, kabile, etnik grup, devlet, ulus gibi farklı büyüklüktedir. Suç sayılıp sayılmamasına göre ikiye ayırarak cinayet, soygun, tecavüz, etnik temizlik, sömürgeleştirme suç sayılan açık şiddetin yanı sıra toplumun geleneklerinden ve kültürel değerlerinden kaynaklanan, suç sayılmayan dolaylı şiddete örnek olarak yaygın trafik kazaları, kronik yoksulluk, eğitimsizlik, çevre kıyımı da şiddettir.

Şiddet, demokratik olmayan toplumlarda sürekli bir durum olarak ortaya çıkan yapısal şiddet  ile elverişli durumlarda geçici olarak ortaya çıkan konjoktürel şiddet olarak ikiye ayrılabilir.

Hedefi açısından şiddet amaçsal ve araçsal şiddet şeklinde iki kısımda incelenebilir.: Amaçsal şiddet, kişinin kendi dışındaki birey, eşya veya hayvana kasıtlı olarak kötülük yapması, kötülük yapmayı arzulamasıdır. Araçsal şiddet ise başka bir kazanım için (örneğin gücünü, sosyal konumunu korumak için) şiddeti araç olarak kullanmaktır. 

Kürt milleti, tarihsel anlamda Kürdistan’ın bütün parçalarında bir devlet şiddeti ve terörü ile karşı karşıyadır. Kürdistan’da egemen olan sömürgeci devletler, Kürtlere yönelik olarak yapısal şiddet terörü beslemektedir. Devlet terörü ve şiddeti sonucu Kürtlere yönelik olarak büyük katliamlar, toplu kıyımlar, soykırım, jenosid yaşatılmaktadır.

Kürtler devlet şiddeti ve terörü yanında, bunun uzantısı olan örgüt şiddet ve terörü ile karşı karşıyadır. PKK, DEAŞ, Haşdi Şabi, Şİİ Milisler, Suni Hizbullahçılar ve benzeri şiddet ve terör örgütleri, açıkça Kürtlere şiddet ve terör uyguladılar. Günümüzde de uygulamaya devam ediyorlar.

 

Başka olumsuz başka bir kısım davranış tarzlarına sadece tanım olarak bakarsak, karşımıza çıkacak tablo aşağıdaki gibidir. 

İftira: Bir kimseye kasıtlı ve asılsız suç yükleme, kara çalma, bühtan. 

Vefasızlık: Vefası olmayan, sevgisi çabuk geçen, hakikatsizliktir. Dostluktan uzak olmaktır. 

Riyakârlık: Riyakâr kelimesi Arapça kökenlidir. Bu kelime, sıfat, ikiyüzlü, aldatma ve riya vb. kaçınılması gereken ve herkesin kaçınması gereken, topluma aykırı, insanlığa aykırı ve dine aykırı davranış vardır. Riyakar en yaygın olanlardandır ve genelde riyakâr nedir diye çok sık sorulur. İkiyüzlülük, dikkat edilmesi gereken ve kaçınılması gereken davranışlardan biridir.

“İkiyüzlü” kelimesi, söylediklerini gözlemlemeyen, kelimenin özüne sahip olmayan ve insanları aldatmak için çeşitli yalanlarda yalan söyleyenler için kullanılır. İkiyüzlü insanlar, kendilerini farklı tedavi eden insanlardır. İkiyüzlü ya da ikiyüzlü olan sorusuna en doğru cevap elbette ikiyüzlülüktür.

Hırsızlık: Başkasının taşınabilir mallarını, onun isteği ve onaşımı olmaksızın kendi çıkarı ve yararı için alma.

 Sahtekârlık: Sahte işler yapan, düzmeci, sahteci

 Diyarbekîr, 25 Mayıs 2021

 

 

Geef een reactie

Het e-mailadres wordt niet gepubliceerd. Vereiste velden zijn gemarkeerd met *